| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 21.12.2014 |
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın 7'nci maddesi üzerinde aleyhte söz almış bulunuyorum. Sizleri ve emekçi halkımızı iyi akşamlar dileyerek saygıyla selamlıyorum.
On üç günlük bütçe maratonu hayırlısıyla yarın sona eriyor. Bu bütçe görüşmelerinde rakamlar havada uçuştu, rakamlar ve oranlar üzerinden herkes birbirini ikna etmeye çalıştı, ne kadar ikna ettiyse.
İlgili bakanlık, bakanlar ekonominin iyiliğinden, büyümeden ve istikrardan söz ettiler. Gerçekten, ülkede bir istikrar var, bu doğru; halkımızın sürekli yoksullaşma istikrarı içinde olduğunu biliyoruz, bu anlamdaki istikrar doğrudur.
Büyümeden söz ediliyor. Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu Genel Kurulda yaptığı konuşmada, hem tarihsel açıdan hem rakamlarla on iki yıllık AKP iktidarındaki büyümenin kendinden önceki hükûmetler döneminden daha düşük seviyede olduğunu anlattılar.
Ekonomide iyilikten söz ediliyor, bunu sorgulamamız için, bu bütçenin kimler için yapıldığını ve iktidar partisinin gerçekten kimleri temsil ettiğini iyi tahlil etmemiz gerekiyor. AKP, gelenekleri, halkımızın geleneksel yaşam tarzını ve inançlarını istismar ederek kendini halktan yana göstermeye çalışarak aslında, küresel sermayenin ve onların ülkemizdeki yerli iş birlikçilerinin temsilcisi bir siyasi parti konumundadır ve bütçeye de bu mantık çerçevesinde bakmaktadır. Bir örnekle bunu anlatmaya çalışırsak: İktidara geldiklerinde ülkemizde 4 tane olan dolar milyarderi sayısı 44'tür. İktidar partisinin uyguladığı mali politikalar marifetleriyle halkımız sürekli yoksullaşarak 4 olan dolar milyarderi sayısını 44'e çıkarmış olması bunun en bariz örneğidir. Bu ekonomik yapı "Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir." ekonomisidir. Bir iş kolunda sürekli tekelleşme var, ekonomik olarak zayıf olanlar sürekli aradan çıkıyorlar. Bir gün öyle bir gün gelecek ki iş birlikçi sermaye bile, kendi altındaki sermaye gruplarını tasfiye ettikten sonra, küresel sermayeyle karşı karşıya gelecek ve kendi de ortadan kalkacaktır. Bunun en bariz örneği, seçim bölgem ve ilim Giresun'un temel geçim kaynağı olan fındıkta, en son bölgedeki önemli bir ekonomik kuruluş İtalyan Ferrero tarafından satın alınarak aradan çıkarılmış ve fındık ticaretinin tamamı yabancı sermayenin eline geçmiştir.
Sürekli, burada, dünyanın 17'nci büyük ekonomisi olmakla övünüyoruz hep beraber. Ama, gerçekten, dünyanın 17'nci büyük ekonomisi olan bu ülkenin halkı yaşam standartları açısından sıralamada dünyada 77'nci geliyorsa o zaman, bu bütçenin kimler için yapıldığını net bir şekilde anlamış oluruz.
Türkiye bir tarım ülkesiyken artık, tarımdan vazgeçen ve ithalatçı duruma gelen bir ülke konumunda. Geçen bütçe görüşmelerinde yaptığım konuşmada da 2 Trakya büyüklüğündeki arazide tarımdan vazgeçildiğini ve 2013 yılında gıda ve tarım ürünlerine 37 milyar dolar ödeme yaptığımızı anlatmıştım.
Konya ilinden küçük Hollanda 105 milyar dolar tarım ve gıda satarken bereketli Anadolu topraklarından ancak 17 milyar dolar bir ihracat yapmamız, iktidara gelmenin bedeli olarak tarımda yabancı sermayeye verdiğimiz tavizin göstergesidir.
Zamanım kalmadı. Bu bütçenin kimlere hayırlar getireceği bellidir. Emekçi halkımız da her zamanki gibi çile çekmeye devam edecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)