GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:39
Tarih:07.01.2015

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Ceza İnfaz Kurumları ve Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı'nın 2'nci maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, özellikle şu anlatacağım hususların çok dikkatli bir şekilde dinlenmesini sizlerden bilhassa rica ediyorum. Konu önemlidir. Ceza infaz kurumlarının güvenliklerinin, hizmetlerinin, bunların en iyi şekilde yapılmasını elbette bizler gibi sizler de istiyorsunuz. Bizler de istiyoruz. Ama konu sadece onunla ilgili değildir ve sınırlı değildir, konu bunların nasıl yapılacağı ve ondan sonrası, denetimiyle ilgilidir.

Şimdi, bakın, ben size kronolojik olarak neler yapılması gerektiğini bir hatırlatayım sorumlu bir muhalefet anlayışıyla ve neler yapmadığınızı da sizlere kanıtlamaya çalışayım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1984 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından işkenceye karşı bir sözleşme kararlaştırıldı ve işkence yasağının ihlalini ve zalimane uygulamaları gidermek üzere üye devletlerin katılmasını öngören bir sözleşme imzalandı. Sayın Bakan, 1987 yılında yürürlüğe girdi bu ve ondan sonra yine Birleşmiş Milletler tarafından 2002 yılında bir seçmeli protokol imzalandı. Bu görmüş olduğunuz protokol. Nedir bu protokol? Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşme ve Seçmeli Protokol. Bu protokolle cezaevlerindeki haksız uygulamaların, işkencelerin, oradaki personelin yapmış olduğu kötü muamelelerin denetlenmesi öngörülüyordu ve bunun için bütün üye ülkelere hem uluslararası düzeyde hem de ulusal düzeyde denetim mekanizmalarının kurulması emredilmişti. Türkiye bu sözleşmeyi, az önce bahsettiğim sözleşmeyi 27 Eylül 2011 tarihinde onayladı sayın milletvekilleri. 27 Eylül 2011 tarihinde onaylayınca, o sözleşmeye göre bir yıllık süremiz vardı, biz bir yıllık süre içerisinde bu denetim mekanizmalarını kurmak zorundaydık. Nitekim 27 Eylül 2012 tarihinde şimdiki Başbakan, o zamanki Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu gitti Birleşmiş Milletlere, onayladığımız bu protokolü tevdi etti, "Evet, biz de Türkiye olarak kuruyoruz." dedi.

Sayın Bakan, şimdi sizlere sormak istiyorum: Cezaevlerindeki işkenceyi, zalimane davranışları habersiz olarak denetlemek üzere kurulmuş olan bu kurum Türkiye'de mevcut mudur? İşin can alıcı noktası buradadır. Şimdi, siz şunu bana söyleyeceksiniz: 2012 tarihinde, bildiğiniz gibi, İnsan Hakları Kurumu kurduk. Siz bu görevi İnsan Hakları Kurumuna verdiniz, İnsan Hakları Kurumunun 7 dairesinden bir tanesine verdiniz ama bu kuruluş ve İnsan Hakları Kurumu hâlen Birleşmiş Milletler nezdinde akredite olmamıştır sayın milletvekilleri. Yani Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen bir denetim mekanizması Türkiye'de kurulmamıştır. İnsan Hakları Kurumuyla ilgili, geçenlerde, bir başbakan yardımcısı... O zamanki itirazlarımızda biz demiştik ki: "İnsan Hakları Kurumu da Birleşmiş Milletlerin Paris İlkeleri çerçevesinde kabul ettiği bir kurum değildir. Yakın zamanda bunu değiştirirsiniz." Bir başbakan yardımcısı bize dedi ki geçen gün, iki hafta önce: "11 maddesini değiştiren bir kanun hazırlıyoruz."

Bakın, dediğimiz noktaya geliyorsunuz değerli milletvekilleri. Yani kendi kendimizi aldatmayalım. Yukarıdaki, dışarıdaki uluslararası kuruluşlar zaten her şeyi çok net görüyorlar, Türkiye ne yapıyor diye bakıyorlar. Türkiye'de çok ciddi, ağır insan hakları ihlalleri var. Bu ağır insan hakları ihlallerinin en büyükleri cezaevlerinde oluyor değerli arkadaşlar. Hasta mahkûmlar, mahkûmlara davranışlar, içerideki mahkûmlara karşı gardiyanların davranışları, zalimane davranışlar, işkence, bunların hepsi cezaevlerinde oluyor ama Türkiye, Birleşmiş Milletlere onay vermesine rağmen, kabul etmesine rağmen bu denetim mekanizmalarını kurmuyor.

Soru şu Sayın Bakan: Türkiye -İnsan Hakları Kurumunun akredite olmadığı, Birleşmiş Milletlerin kabul etmediği- cezaevlerindeki bu denetim mekanizmasını ne zaman kuracaktır? Soru bu, bu kanunun gerisi hikâye değerli arkadaşlarım. Siz habersiz denetimi kabul ediyor musunuz etmiyor musunuz? Uluslararası kuruluşlar Türkiye'ye bir gün gelip cezaevlerinizi habersiz denetleyecek mi denetlemeyecek mi? Türkiye'deki kuruluşlar bunu habersiz denetleyecek mi denetlemeyecek mi?

Sorunun can alıcı noktası buradadır, gerisi teferruattır diyorum, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)