| Konu: | Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 07.01.2015 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Demin, Bingöl'de yaşananlarla ilgili durumu özetlemeye çalışmıştım. Hemen hafıza canlansın diye tekrar altını çizerek ifade edeyim. Bingöl Emniyet Müdürü ve ekibine yönelik bir suikast yapıldı, gözaltına alınan ya da tutuklanan tek bir kişi yok bu olayla ilgili. 4 genç Genç Köprüsü'nde yargısız infaz edildi, katledildi, bununla ilgili tek bir gözaltı ya da tutuklama yok. Ondan kısa bir süre sonra çevik kuvvet şube müdürü silahlı saldırıya uğradı, tek bir gözaltı ya da tutuklama yok. Bütün bunların üzerinin örtülmesine yönelik bilinçli bir çaba var, hem Bingöl emniyetinde hem de Bingöl savcısında.
Bakın, demin bahsettiğim, haksız yere gözaltına alınıp işkenceden geçirilen ve yüz kemikleri kırıldığı için ameliyat olmak zorunda kalan parti meclisi üyesi arkadaşımız geçen mahkemede, ilk mahkemede serbest bırakıldı. Mahkeme hâkiminin orada ifade ettiği cümleleri size aktarmak istiyorum. Olay anını gösteren güvenlik kamera görüntüleri medyaya yansımış olmasına rağmen, bu görüntülere ilişkin bir detaylı inceleme sonucunun olayın üzerinden üç ay gibi bir süre geçmesine rağmen dosyaya konmadığını ve dolayısıyla, olayın bu hâliyle vahim bir boyutta olduğunu mahkeme başkanı değerlendirmiş. "Şüphelilerin telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine ilişkin belgelerin TİB'den olayın hemen akabinde gönderilmiş olmasına rağmen yine uzun bir süre boyunca buna ilişkin bilirkişi raporunun dosyaya yansıtılmadığı..." Ben bu Genel Kurulda da olayla ilgili kriminal inceleme sonuçlarını falan da söylemiştim. Yani özcesi, aradan üç ay geçmesine rağmen ne kriminal inceleme bulguları ne telefonla ilgili birtakım iletişim bilgileri ne de MOBESE kamera görüntüleri doğru dürüst dosyaya konmamış. Bilinçli bir şekilde, bu dosyayı takip eden savcı tarafından bu olayların üzeri örtülmeye çalışılıyor ve bu savcı bütün bunlar yetmiyormuş gibi halk üzerinde terör estirmeye devam ediyor. Her gün Bingöl'de DBP, HDP il yöneticileri, üniversite öğrencileri âdeta kapıları kırılırcasına ev baskınlarına maruz kalıyorlar, gözaltına alınıyorlar, tutuklanıyorlar. Böyle bir yerde adaletten de sosyal devletten de hukuk devletinden de bahsetmek mümkün değil.
Sayın Adalet Bakanı burada ama ben tüm Hükûmete seslenmek istiyorum. Buna göz yuman Bingöl Valisi başta olmak üzere Bingöl Emniyet Müdürü ve Bingöl savcısının bu olayın üzerini neden bu kadar telaşla örtmek istediğine dair acil olarak bir idari soruşturma açılmalıdır. Başbakanı, Cumhurbaşkanını, İçişleri Bakanını yalan yanlış bilgilerle yönlendirmeye çalışan bir mekanizma mutlaka ortaya çıkarılmalıdır. Bunu ortaya çıkarmadığınız zaman buradan çıkıp "paralel birtakım yapılanmaların faaliyeti" dediğinizde hiçbir inandırıcılığınız kalmaz. Halk üzerindeki bu uygulanan gözaltı ve tutuklama, baskı terörünün bir an önce sonlandırılması, üniversite öğrencilerinin eğitim hakkını gasbedecek uygulamaların bir an önce kaldırılması, Bingöl'deki mevcut -faili malum bizce- olayların açığa çıkarılmasıyla ilgili bir süreç yürütülmelidir.
Biz açık bir şekilde uyarıyoruz. Cizre'de, Yüksekova'da, Bingöl'de, Urfa'da şu anda Hükûmetinizin sorumluluğu altında ve bilgisi dâhilinde karanlık birtakım işler çevriliyor. Orada âdeta bütün kent merkezlerini kan gölüne çevirmek isteyen birtakım yaklaşımlar ortaya konuyor. Bunlarla ilgili acil tedbirlerin alınması gerektiğini tekrar ifade ediyorum. Özellikle de tekrar altını çizerek vurguluyorum: Bu dosyalarla ilgili olayın üstünü örtmeye çalışan savcının da derhâl görevden alınması gerektiğini burada ifade etmek istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.