GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:39
Tarih:07.01.2015

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu beş dakikalık süre içerisinde tekrar hasta tutsaklarla ilgili bazı bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum.

Tam iki yıldır Hükûmetle yaptığımız bütün görüşmelerde, kanser hastası olan, felç hastası olan, tek başına hayatını idame ettiremeyen, cezaevlerinde kalması durumunda yaşamını yitireceği açık bir şekilde belli olan hasta, tutuklu ve hükümlülerle ilgili birtakım sözler duyuyoruz. Demin grup başkan vekilimiz bir soru yöneltti Sayın Adalet Bakanına, yine burada almış olduğumuz cevabı tam iki yıldır bize söylüyorlar: "Bu konuda bir yasal düzenleme yapacağız, gerekeni yapacağız, en kısa sürede Meclise getireceğiz, Genel Kurula getireceğiz." vesaire ama bu arada da insanlar ölmeye devam ediyor. Yani sadece HDP milletvekilleri değil ya da diğer muhalefet partilerinin milletvekilleri değil aslında AK PARTİ milletvekillerinin de pek çoğu, cezaevine uğrayan, cezaeviyle muhatap olan pek çok milletvekili bununla ilgili durumun insanlık ayıbı olduğunu kabul ediyor.

Bu Meclis bünyesinde çözüm süreciyle ilgili bir komisyon kuruldu, o komisyon bir rapor hazırladı, o raporun en üstünde cezaevinde yaşamını idame ettiremeyen hastalarla ilgili bir an önce bir düzenlemenin yapılması tavsiye edildi. Yani kendi milletvekillerinizin bile bu konuda tavsiye ettiği bir insanlık ayıbında hâlâ adım atmamakta, hâlâ "Gereğini yapıyoruz, yasayı getireceğiz." oyalamasında bulunmaya devam ediyorsunuz. Cumhurbaşkanı "Bu konuda gerekli düzenlemeler yapılmalı." diyor, Başbakan "Yapılmalı." diyor, Hükûmetten hangi bakanla muhatap oluyorsak "Yapılmalı." diyor, enteresandır, bir önceki Adalet Bakanı da bu Adalet Bakanı da "Yapılmalı." diyor ama yapılamıyor. Yani ya Hükûmetiniz bürokrasiye söz geçiremiyor ya da diğer ihtimali buradan ahlaki olarak ben ifade etmeyeyim. Bu büyük bir ayıptır arkadaşlar. Kanser hastası olan, felç hastası olan, nefes alma dışında herhangi bir fonksiyonu kalmamış olan insanları dört duvar arasında ölüme terk etmek fiilî bir idamdır, yaşam hakkının gasbıdır, bu açıktır.

Bakın, birkaç gün önce Lütfü Taş adındaki bir arkadaşımızı kaybettik. Diyarbakır Cezaevinde Lütfü Taş kalp krizi neticesinde yaşamını yitirdi.

Lütfü Taş kimdir biliyor musunuz? Habur sürecinde Kandil'den gelip, barış için bu ülkeye gelip birtakım adımların önünü açmak isteyen bir arkadaşımızdı. Kandil'den, Habur'dan Türkiye'ye gelirken Lütfü Taş, bu ülkeye barış gelmesi için, bu ülkede toplumsal barışın sağlanması için en temiz duygularla geldi. Siz, barış için gelmiş olan arkadaşımızı önce cezaevine attınız, yıllardır cezaevlerinde tutuyorsunuz, hastayken hastaneye göndermiyorsunuz ve en sonunda, maalesef cenazesini kaldırtmak zorunda bırakıyorsunuz. Böyle bir anlayışla ne toplumsal barışı tesis etmek mümkün olur ne de özellikle ülkenin demokratikleşmesi açısından bir umut yaratmak mümkün olur diyorum.

Ben, bu hasta tutsaklarla ilgili mesainin, Adalet Bakanlığının ve bu Meclisin birinci önceliği olması gerektiğini düşünüyorum. Defalarca buradan da ifade ettik. Gece yarılarına kadar bu Meclis eğer mesai yapıyorsa, en önce halletmesi gereken sorun, insanlık ayıbı olarak hepimizin önünde duran bu düzenlemeleri bir an önce yasalaştırmak olmalıdır. Bunu yapmadığınız zaman, maalesef ölümlerle ilgili dramları bu ülkenin halkının gündemine getirmeye devam edersiniz.

Cezaevlerinde pek çok sorun yaşanıyor ama özellikle bu nakil ve sürgünlerle ilgili de gerçekten vicdanları kanatacak çok ağır şeyler yaşanıyor. Bingöl'den Tekirdağ'a, Bingöl'den Amasya'ya bir aileyi sırf çocuğunu görmek için göndermek ne ahlaka sığar ne vicdana sığar ne dine, imana sığar ne de siyasi ahlaka sığar diyorum. Hele hele bu son dönemde, özellikle mevsim koşullarıyla beraber, cezaevlerine ziyarete giden pek çok aileden ölümlerin yaşandığını, trafik kazasında ölümlerin yaşandığını ifade ediyorum. Ailelerin rahat ulaşabileceği yerlere tutuklu ve hükümlülerin naklinin yapılması gerektiğini buradan ifade etmek istiyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.