GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarı ve Teklifi
Yasama Yılı:5
Birleşim:41
Tarih:13.01.2015

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten önemli bir kanun tasarısının görüşmelerine başladık. Arkadaşlarımız da ifade ettiler, uzun yıllardan beri teşebbüs edilmesine rağmen bir türlü yasalaşamayan, şu veya bu nedenle yasalaşamayan ama mutlaka regüle edilmesi gereken, kurallara bağlanması gereken bir konu. Bu nedenle, bugüne kadar gelmiş olması, bugüne kadar bu konunun yasalaşmamış olması bir eksikliktir ama sonuç itibarıyla belki çok ayrıntılı, neden gelmediği gibi tartışmalara çok fazla girmeye gerek yok. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun gündemindedir. İnşallah yasalaşacak ve hizmet etmeye devam edecektir.

Şimdi, değerli arkadaşlar, yine arkadaşlarımız bahsetti. Komisyon çalışmalarında çok uzun tartışmalar yaşandı, kesintisiz on sekiz buçuk saatlik bir çalışma maratonu sonucunda Komisyon görüşmeleri gerçekleştirildi, tamamlandı. Esasında bir ara alt komisyona gönderilmesi noktasında bir eğilim belirdi fakat daha sonra yine Komisyondaki arkadaşlarımızla birlikte yaptığımız görüşmelerde bu Komisyon alt komisyon gibi çalışsın ve hiç ara vermeden, duman çıkana kadar, beyaz duman çıkana kadar bu çalışmaları tamamlayalım diye bir kanaat ortaya çıktı ve bu kanaatin neticesinde biz alt komisyona göndermedik. Yoksa alt komisyona gönderilmemesi noktasında herhangi bir ön yargımız söz konusu değildi. Zaten Komisyonda da alt komisyon gibi çalıştık.

Biraz önce ifade etmeye çalıştım, ben gerçekten bütün Komisyondaki arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Konu bütün boyutlarıyla, enine boyuna, âdeta moleküllerine ayrılarak tartışıldı, istişare edildi. Muhalefete mensup arkadaşlarımızın "Bizim hiçbir kanaatimiz, görüşümüz dikkate alınmadı." şeklinde bir açıklamaları oldu. Yani esasında belki tüm talepler yerine getirilemedi ama ciddi anlamda katkı sağladılar. Hatta, bakın, bu sizin talebiniz üzerinedir, Genel Kurulda böyle söylersiniz diye bir konuyu -şu anda hatırlayamadım ama- hatırlatmıştım. Belki arkadaşlarımız hatırlarlar. Yani gerçekten muhalefetiyle iktidarıyla bütün arkadaşlarımızın değerli katkılarıyla, enine boyuna tartışılarak bu noktaya getirildi.

Komisyon görüşmelerinde de ifade ettim, şu hâli ideal değil. Yani bunu biliyoruz. Esnaf ve sanatkâr açısından bakıldığında ideal düzenlemelerden ibaret olduğunu söyleyemiyoruz. Yani bu kesin. Neden? Çünkü şu an itibarıyla bir yapı var, alışveriş merkezlerinin, perakende ticaretin oluşturduğu bir yapı var, kökleşmiş, yerleşmiş bir yapı var.

VAHAP SEÇER (Mersin) - İşte, onun için, niçin geciktiğini tartışmak lazım. İşte bunların cevabını siz verdiniz, "Tartışmayalım." diyorsunuz ama.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Tabii, şimdi, bu yapıyı yerinden oynatmadan, bu yapıyı âdeta sarsmadan...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bu yapının temelleri çürük ama.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -...âdeta hallaç pamuğu gibi atmadan ideal düzenlemeyi yapamayız. Bunu hepiniz biliyorsunuz.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Bizim iktidarımızda...

VAHAP SEÇER (Mersin) - Keşke daha önce yapsaydınız.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Dolayısıyla, yani, dediğim gibi, tartışabiliriz. Geçmişte şu oldu bu oldu, şunlar yaşandı, bunlar geldi bunlar gitti, bunları tartışabiliriz. Ama bu tartışmalar, söylemeye çalıştığım bu gerçeği hiçbir zaman değiştirmez. Dolayısıyla onları yok sayarak, yani şu andaki yapıyı yok sayarak bir kural koymaya çalışmak çok gerçekçi değil, zaten sonuç da almak mümkün değil. Ha, elbette yaklaşımımız her zaman, esnaf ve sanatkâra olabilecek en lehe düzenlemeleri en geniş kapsamıyla yapabilmektir.

Bu tasarı, inanın, bu hassasiyetle ve bu yaklaşımla hazırlandı. Zaten, bakın, bu tasarıdaki tüm düzenlemeler -altını çizerek söylüyorum- bütün düzenlemeler, bütün kurallar, getirilen tüm düzenlemeler esnaf ve sanatkârımızın lehinedir. Bugünkü duruma baktığınızda, şu anda uygulanan sisteme baktığınızda, onunla karşılaştırdığınızda, getirilen düzenlemelerin tamamı, bilaistisna hepsi esnaf ve sanatkârımızın lehinedir. Bir başka ifadeyle, sermaye olarak güçlü, esnaf ve sanatkârımız karşısında zaman zaman eleştiri konusu olacak şekilde faaliyette bulunan alışveriş merkezleri, perakende zincir mağazalarının lehine hiçbir düzenleme yoktur mevcuda göre. Bu da çok önemlidir. Evet, aynen söylüyorum. Bütün düzenlemeler, getirilen bu tasarıdaki tüm kurallar esnaf ve sanatkârın lehinedir, bir tane de alışveriş merkezlerinin, büyük sermayenin bu anlamda lehine bir düzenleme söz konusu değildir. Yani tekrar söylüyorum: Yeterli midir, tüm taleplerini karşılıyor mu esnaf ve sanatkârımızın? Değil, hayır, onu söylüyorum yani ama mevcut şartlar içerisinde olabilecek olan en uygun düzenlemeler manzumesi olduğunu söylememiz sanıyorum yanlış olmaz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, getirilen düzenlemelere -tabii, on dakika hatırlatması var, ona uyacağım, biraz önce ifade edildi- geçmeden önce birkaç konuyu açıklığa kavuşturmak istiyorum, görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi, çalışma saatlerinin valilere verilmesi meselesi.

Şimdi, bakın, bir arkadaşımız -sanıyorum Sayın Zozani, tam hatırlamıyorum- bahsetti, gerçekten burada bu uygulama hayata geçirilirken her il, her ilçe farklı, birbirinden kopuk şekilde uygulanmamalı. Yani sonuç itibarıyla en tepeden koordine edecek bir gözün bunları görebilmesi, bakabilmesi gerekiyor. Eğer bu yetki şu anda olduğu gibi belediyelerimiz tarafından uygulanacaksa, işte o dediğimiz sakınca ortaya çıkar. Çünkü bu sistemde doğal olarak bütün belediyelerin bu kararlarını yani çalışma saatleriyle ilgili kararlarını gözden geçirebilecek, onlara bütün olarak bakabilecek, fotoğrafın tamamını ortaya koyabilecek bir yapılanma söz konusu değil; doğal olarak söz konusu değil, eleştirmek için söylemiyorum. Dolayısıyla... Ama valiler bu imkâna sahip. Nasıl sahip? Hükûmetin temsilcisi olarak sahip. Dolayısıyla, hem özelin spesifik durumunu dikkate alarak bu kararlarını verebilirler hem de bütün Türkiye'deki çalışma saatleri uygulamasını da dikkate alarak bu özelliği nedeniyle bir standardize etme imkânını sunabilirler. Bu avantajı vardır valinin. Yoksa, başka hiçbir niyeti, amacı söz konusu değil. Esas kargaşa, bu yetki mahallî idarelerde, belediyelerde olduğu zaman ortaya çıkabilir. Bunun altının çizilmesi gerekiyor.

Yine, alışveriş merkezlerinin açılmasına ilişkin kriterlerin belirlenmesi yetkisi de Bakanlar Kuruluna veriliyor. Yine, bazı arkadaşlarımız tarafından ifade edildi, dile getirildi: "Bunlar neden kanunla düzenlenmedi? Bunlar esasa müteallik düzenlemeler." Doğru, esasa müteallik düzenlemeler ama bu kuralların kanunla konulmuş olması daha sonra bir değişiklik ihtiyacı ortaya çıktığında bunların değiştirilmesini zorlaştırır. Gelişen sosyal, ticari hayat, globalleşen dünya yani şehirleşme yeni kriterler ortaya çıkarabilir ya da mevcut kriterlerin gözden geçirilmesi zaruretini, ihtiyacını gündeme getirebilir. Bütün bu durumlarda sistemin, yapının esnek olması gerekir. Yani kuralı kanunla koydunuz, tekrar kanunla değiştirme ihtiyacı olduğunda onun, tabii, değiştirilmesi kolay değil yani yeni bir kanun çıkarmak kolay değil. Dolayısıyla... Ha, çok da kolay olmaması gerekiyor. Yani mesela bir bakanlığa ya da ikincil mevzuata verilmesi de birtakım sakıncalar içerebilir. Bakanlar Kuruluna verilmesiyle bu anlamda hem değişiklik ihtiyacı hasıl olduğunda bunu hayata geçirme noktasında gerekli esnekliğe sahip olur ama aynı zamanda, sonuç itibarıyla bir Bakanlar Kurulu kararıdır, çok kolay alınacak bir karar değildir. Her ikisini, böyle, dengede tutabilecek bir düzenleme gibi değerlendirilebilir. Yoksa sistem belli bir süreden sonra tıkanma noktasına girebilir.

Şimdi, biraz önce ifade ettim, sektör Türkiye'de ve dünyada sürekli büyüyor, bunun mutlaka regüle edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla, bu çerçevede önemi bir hayli fazla. Tabii, zamanım yok, getirilen birkaç önemli düzenlemeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Yani hep esnaf ve sanatkârın lehine olduğunu söylediğim düzenlemelerden bir tanesi; bir defa, şu hâliyle, şu uygulama biçimiyle esnaf ve sanatkârımız alışveriş merkezlerine giremiyorlar, orada tutunamıyorlar. Şimdi, bazı arkadaşlarımız diyorlar ki: "Yani siz bu imkânı sağlasanız ne olacak, kanun sağlasa ne olacak? Zaten orada kiralar pahalı." Yani sorun o değil ya da olayın tam yansıma biçimi bu değil. Onlar girmek istiyorlar alışveriş merkezlerine, yer kiralamak istiyorlar ama özellikle bazı alışveriş merkezleri -tırnak içerisinde söylüyorum- kendi prestijleri açısından esnaf ve sanatkârımıza yer vermek istemiyorlar.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Prestiji mi sarsıyormuş esnaf sanatkâr?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Neyse, yani durum bu ama. Elbette kabul etmiyoruz, eleştiriyoruz. Zaten, diyelim ki getirisi olmayan bir alışveriş merkezinde esnafımız zorla yüzde 5'i kullanmak durumunda değil. Yani o karşılaştırmayı kendisi yapacak, orada geleceğe yönelik olarak yani bir gelir beklentisi söz konusuysa o imkânı kullanacak. Dolayısıyla, esnaf ve sanatkârımızın -yüzde 5 gibi, ciddi bir alandır- alışveriş merkezlerinde bu şekilde önlerinin açılması gerçekten önemli bir düzenlemedir.

Alışveriş merkezleri para kazanıyor Türkiye'de, büyük bölümü para kazanıyor -kiralar belli zaten- kiralar belirleniyor, ondan sonra seçiliyor insanlar, yani alacaklılar ya da kiracılar seçiliyor ama bunların içerisinde maalesef -rakamlar da bunu gösteriyor- esnaf ve sanatkârımız yok. Dolayısıyla esnaf ve sanatkârımıza bu kapının açılması çok önemli bir imkândır çünkü alışverişler burada yapılıyor, ticaret burada yapılıyor büyük oranda. O yüzden bu imkândan faydalandırmak gerekiyor.

Yine, getirilen en önemli düzenlemelerden bir tanesi, bakın, esnaf ve sanatkârımızın, küçük üreticinin karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan bir tanesi kendini tanıtamama, markalaşamama. Küçük üretici üretiyor ama başkası adına üretiyor, sermaye sahibi adına üretiyor. O üretiminin ortaya çıkardığı olumlu bütün sonuçları o sermaye sahibi kullanıyor. Diyelim, bugün bir alışveriş merkezi, bir market, küçük esnafa, üreticiye bazı malları ürettiriyor ama satış noktasında, rafta, satışta sadece kendi ismi var, üreticinin ismi yok. Hâlbuki arkada o kaliteli ürünü üreten bir esnaf var, bir üretici var ama şu anda bunun ismini göremiyorsunuz.

Bitiriyorum Engin Bey, bitiriyorum, evet.

Bunu göremiyorsunuz. Bu anlamda, bundan sonra üreticinin de orada, uygun puntolarla yazılı ismi, bilgileri yer alacak. Düşünebiliyor musunuz, bakın, üreticiye, küçük üreticiye, esnaf ve sanatkâra bu şekilde binlerce, on binlerce, milyonlarca insana ulaşma imkânı sağlanacak ve esas, tabii, reklamı yapılacak olan burada... Alışveriş merkezinin reklamı yapılıyor zaten, esas o malın üzerinde, paketin üzerinde onun bilgileri, onun ismi var. Ama şimdi yeni olarak, ilave olarak, onu üreten ama hiç ortalıkta gözükmeyen, adı sanı duyulmayan, bilinmeyen ve kendini tanıtma imkânı olmayan küçük esnaf ve sanatkâra bu imkân sağlanıyor. Düşünebiliyor musunuz, zincir bir mağazadan satın aldığı zaman tüketici, o ürünü üretmiş olan üreticinin ismini görebilecek. Böyle bir imkânı üretici başka hiçbir yerde bulamaz. Yani alışveriş merkezlerinin bu, çok insana ulaşma potansiyelini, kapasitesini üreticinin lehine düzenliyoruz.

Sözü bitirmem gerekiyor. İlerleyen maddelerde, inşallah, gerekirse açıklamalar yaparız. Evet, Engin Bey'e sözümüz vardı, dolayısıyla kısa kesmem gerekiyor.

Ben tasarının hayırlı olmasını diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)