| Konu: | Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarı ve Teklifi |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 14.01.2015 |
ALİ HALAMAN (Adana) - Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sıra sayısı 675 olan 27 maddelik esnaf teşkilatıyla ilgili bir kanun. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi, esnafları saygı, sevgiyle selamlarım.
Bu kanun, daha çok 1995'ten bugüne kadar devam eden çılgın sermayenin üreticiyi, tüketiciyi, esnafı, manavı, terziyi, bakkalı, KOBİ'leri yok eden, yani bugün AVM diyorlar, işte hipermarket diyorlar, bunların tekelleşmesini önleme amacıyla hazırlanmış 27 maddelik bir kanun gibi gözüküyor ama aslında kanun bu çılgın sermayenin meşrulaşmasını yani AVM'lerin, alışveriş merkezlerinin meşru hâlde devam etmesini söylüyor. Ben de buna istinaden, bu kanunla ilgili görüşlerimi belirlerken -geçmiş dönemde de, 1999'da bir kanun, bu AVM'ler geliyordu, o zaman 5 kilometre öteye yapılması hazırlanmıştı ama o kanunla çıkmadı- şimdi ben kendi memleketimizden misal vereceğim: Ben Kozanlıyım. Son on yılın içerisinde bu belediyeler, özellikle AKP'li belediyeler yer vererek, yurt vererek "Esnaf, eğer işini iyi yapmıyorsan gel bu markette asgari ücretle çalış." diyerek; işte BİM'di, Migros'tu, yine siyasilerin özellikle ilgili olduğu Kiler marketler, LC Waikiki, A101 market, ŞOK deniyor, bunları getirdiler, belediyeler bunlara zemin hazırladı, fiziki şartlarını oluşturdu, zabıtayı önünde bekletti, dolayısıyla birçok yasaklar getirdi. Bunlar kurulduğu yerde vergisini de vermedi, vergisini de başka yerde veriyorlar. Sanki bir yatırım yapmış, bir üretim yapmış gibi, bulunduğu alanda faaliyet gösteren, esnafın, terzinin, manavın çevresinde, böyle hatırlı siyasiler "İşte bizde de asgari ücretten işçi çalıştırılıyor." diyerek bunları meşrulaştırdılar.
Dolayısıyla, bu arkadaşlarımız da zaman zaman söylüyor, bu çok çılgın bir sermaye. Bunlar için ithalat kolaylaştı yani inekçiliği zaten yasakladıkları için sütü, yoğurdu bile yurt dışından getirdiler, raflarda, tereklerde gözüküyor. Şimdi, bunlar olurken, marketlerin önüne vergi dairesi gitmiyor, ticaret odası da gitmiyor, belediyenin zabıtası da gitmiyor zaten ama iki tane, esnaf, önüne sobasını koysa vergi dairesinin memuru varıyor, "Ticaret odası aidatını ödedin mi?" diyor. Terzi dükkânının önünde, zaten kalmamış... Bundan şikâyetçi olan terzi, manav, esnaf varsa adam, yetkili yani iktidar veya iktidarı temsilen esnafla ilgilenen bakanlar diyor ki: "Ya, sen bu işi iyi yapamıyorsun, gel, burada asgari ücretle çalış. Ne işin var orada?"
Şimdi, bunların hiçbiri bizim memleketimizin, milletimizin yani "orta ölçekli" dediğimiz, "KOBİ" dediğimiz, dolayısıyla, "terzi" dediğimiz, "manav" dediğimiz, "yerli üretim" dediğimiz... Ürettiklerini satma noktasında da fiziki şartlar adil olmadığı için ortada kaybolan zayıf esnaf oluyor.
Şimdi, bu "market" dedikleri hipermarket veya alışveriş merkezleri, bunlar genelde de iktidarın inisiyatifinde, böyle imar alanları açılarak yapılıyor, daha çok hatırlı siyasilerin yaptığı da bir iş. Keşke bu kanun bunları önleme noktasında, az da olsa haksız rekabeti ortadan kaldıran -alışveriş merkezlerini veya fiziki şartlarını- yani hem vergisinde hem borsasında hem ticaret odasında keşke birazcık derli toplu, hafif yollu onun önünü açan bir kanun olsaydı.
Bundan dolayı, ben bu kanunun on yıldır mevcut bu çılgın sermayenin daha çok meşrulaşması, daha çok ileriye taşınması için bu noktada bazen işte, "Kanuni mevzuatları da ortaya koyduk." diyerek yapılan bir kanun olması dolayısıyla... Bazen milletvekili arkadaşlar "Ya, bu kanun iyi ya, şurası şöyle." diyerek başlıyor, ben, hayır, hiç de öyle demiyorum. Amayla, keşkeyle bu işler olmaz. Bu kanunun 27 maddesi belki kadük gibi duruyordu düne göre ama bugün buraya geldiyse esnafına, terzisine, manavına, ticaret odasına kayıtlı, KOBİ'ye kayıtlı esnafına ciddi bir yarar sağlama noktasında... Dolayısıyla, bu yani al sat zenginlerinin önüne bir nokta koymasını arzu ederdim.
Saygı sevgiyle selamlıyorum Meclisi. (MHP sıralarından alkışlar)