GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Terör ve bölücülüğe ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:46
Tarih:22.01.2015

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; terör ve bölücülük, Türkiye'nin bugün en acil ve en önemli sorunudur. Terör Türkiye'de yapısallaşmaktadır, terör Türkiye'de kurumsallaşmaktadır, terör Türkiye'de devletleşmektedir.

Herkesin aklını başına devşirmesi için bu konuşmayı özellikle ifade etmek istiyorum. Türkiye'nin sınırları kevgire dönmüş, serseri mayın gibi dolaşan milyonlarca göçmenin sığınağı hâline gelmiştir. Bugün, Türkiye'nin güneydoğusu, sokaklarında silahlı adamların dolaştığı bir yerdir. Yine burada şanlı bayrak askerî karargâhlardan indirilmiş, bölücülük, yıkıcılık ve terör gemi azıya almıştır. Çözüm süreci sayesinde güneydoğuda güvenlik, düzen ve kontrol PKK milislerinin eline geçmiştir. AKP Hükûmetinin bölgede meydana gelen olaylar karşısında yaptığı tek şey Öcalan, HDP ve Kandil'den yardım talep etmektir. AKP Hükûmeti 26 gün şehirlerarası bir yolun PKK çeteleri tarafından kapatılmasına ses çıkarmamıştır. Devletin egemenlik hakkı bu PKK'lı teröristlere kullandırılmıştır. Mahallelerin giriş ve çıkışını hendeklerle kapatan ve özerklik ilan eden PKK'lı eşkıya sürüsüne AKP müdahale ettirmemiştir. "Çözüm süreci zarar görmesin." diye devletin ve milletin bölgeden sürülmesini AKP seyretmektedir. AKP, devletin egemenlik hakkını PKK'yla paylaşarak büyük bir suç işlemiştir. HDP'nin 6-7 Ekimde "Sokakları Kobani'ye çevirin." talimatlarıyla başlayan ve 50 civarında vatandaşın öldürülmesiyle sona eren eylemler dolayısıyla AKP, suç ortağı HDP hakkında işlem dahi yaptırmamıştır. PKK silahlı mücadeleyle iradesiz AKP'ye diz çöktürmüştür. AKP ise "Çözüm silahla değil müzakereyle olur." diyerek bölge halkını PKK'nın silahlı militanlarına teslim etmiştir. AKP'nin bu politikası bölgede korucuları, devlete bağlı halkı ve devleti sahipsiz bırakmıştır. Sonuçta, bölgeden batıya göç hızlanmıştır. PKK bölgeden haraç almakta, yargı yapmakta, yol kapamakta, kimlik sormaktadır. Devletin güvenlik güçleri ise AKP tarafından eli kolu bağlı, olanı biteni seyretmektedir. Güneydoğuda bıçak kemiğe dayanmıştır. Halk "Ya devlet başa ya PKK leşe!" sloganı atmaya başlamıştır.

Değerli milletvekilleri, Cizre'de HÜDA-PAR ile PKK on saati aşkın ağır silahlarla çatışıyor, orta yerde devlet ve güvenlik güçleri yok. Aynı şey Kobani'de yaşanıyor; orada da YPG ile IŞİD çarpışıyor, orada da Suriye güçleri yok. AKP yönetiminde Cizre ile Kobani, Türkiye ile Suriye arasında hiçbir fark kalmamıştır.

Yalçın Akdoğan: "Cizre'de yaşanan olaylara HDP müdahale etmeli." diyor. Bundan daha utanç verici bir açıklama olabilir mi? Yaşananlardan çok daha tehlikeli bir gelişme Türkiye'yi bekliyor: PKK bölgede silah dağıtmadık ev bırakmamıştır. Uyarıyorum buradan özellikle, dikkatle izleyin bunu. Örgüt çok güvendiği YDG-H unsurlarına Kalaşnikof yerine Bixi silahlarını dağıtmıştır. Dağıtılan silah ve mühimmat içerisinde suikast silahları Kanaslar da vardır. Son bir aydır Cizre, Silopi ve Yüksekova'da her akşam silahlar ateşleniyor, molotoflar atılıyor, gece saatlerine kadar çatışmalar sürüyor. Bütün bunlar spor olsun diye yapılmıyor beyler.

PKK/YDG-H'nin şehirlerde açtıkları hendekler güvenlik güçlerinin değil, PKK'nın talimat ve müdahalesiyle kapatılmıştır. PKK kentlerdeki milislerine şu talimatı veriyor: "Artık, hendekleri kapatın. Hendek açtığınızda sadece bir mahalle bizim oluyordu. Artık, şehirlerin tamamı bizim, hendeklere gerek yok, kapatın." Bu talimat üzerine, YDG-H timleri açtıkları hendekleri kapatıyor. Bütün bunların ne anlama geldiği açıktır.

PKK, tüm şehirlerde son isyan ve devrimci halk ayaklanması için tüm silah ve teçhizatını tamamlamış durumda. Her şey Hükûmetin gözleri önünde, hatta onun göz yummasıyla yapılıyor. İktidar "Aman çözüm ve seçim süreci zarar görmesin." diye olanı biteni sineye çekiyor. Çözüm süreci terörü değil, devleti çözmüştür. AKP döneminde bölücülük tavan yapmıştır. PKK iç çatışma için bütün hazırlıklarını tamamlamıştır, AKP ise büyüklere çözüm masalları anlatmaktadır.

Durum hem acil hem de vahimdir. Türk milletini AKP'den hesap sormaya, devletine ve bayrağına sahip çıkmaya çağırıyorum. Halkın tercihi ya AKP'den ya da Türkiye'nin bütünlüğünden yana olacaktır. Üçüncü bir yol kalmamıştır. (MHP sıralarından alkışlar)