GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Yasama Yılı:5
Birleşim:46
Tarih:22.01.2015

MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, daha önce de geneli üzerinde görüşlerimizi söyledik ama bir kısmı dikkate alındı, bir kısmıyla ilgili Sayın Hükûmetten, bakanlardan biraz daha destek ve açıklama bekliyoruz.

Öncelikle tekraren söylüyorum: Millî mayın merkezinin kurulması konusu gecikmiş bir husustur, 2009 yılında mayın kanunu çıktığından beri kurulmalıydı. Hâlâ bu konuda yapılan çalışmalar olmakla beraber bir koordinasyon olmadığını görüyoruz. Bu nedenle, yapılan mayın ihaleleri sonucunda maalesef mesafe katedilemediğinden 2022'ye kadar uzatma alındı Ottawa Sözleşmesi çerçevesinde. Hâlâ, sanki üç ayda temizlenecekmiş gibi o gün Meclisi sıkıştıran irade ortadayken Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi, son çalışmalardan sonra Suriye sınırındaki tartışmalarla beraber askıya alınmış durumda. Bu çerçevede, bu kanunun gelmesini vesile kılarak, millî mayın merkezinin bundan sonra yapılacak bütün ihalelerde, denetim işlerinde, sertifikasyonda tek yetkili kurum olması gerektiğini, onlarla beraber ilgili kurum ve kuruluşların da bu sürece girerek bu mayın temizleme işini yapması gerektiğini düşünüyoruz. Onun için, tabii, burada arkadaşlarımız söylüyor ama mayın merkezi "millî" derken uluslararası literatürde "national center" dendiği için söyleniyor, mayınlar değil merkezin kendisi genel bir merkez olduğu için bunlar söyleniyor.

Öncelikle, doğu sınırlarındaki temizlemelerle ilgili, değerli arkadaşlar, Sayın Bakana da uyarıda bulunmuştum, umut ediyorum o ihale süreci tamamlanmaz çünkü şimdilik geciktirilmiş durumda Ermenistan sınırı, doğu sınırlarıyla ilgili yapılan bir mayın temizleme ihalesi var ve bunu Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı yapıyor. Bu kapsamda, bu çalışmaların şimdilik durdurulması gerektiğini düşünüyorum, bilmiyorum, o konuda Bakanlığımızın bir girişimi var mı? Onları da niye uyarmıştım değerli arkadaşlar? Şu anda söz konusu olan Ermenistan sınırı, bildiğiniz gibi, tehcirin yüzüncü yılı nedeniyle daha önem kazanmış durumda. Bu çerçevede de birtakım uluslararası çalışmalar yapılıyor. Şu anda bir heyetimiz bunlarla ilgili yurt dışına gidecek. Onun ötesinde, birçok ülkenin parlamentosunda sözde Ermeni soykırımı yasa tasarıları görüşülüyor veya teklifler bekliyor. Bu kapsamda dikkatli olunması gerektiğini düşünüyorum. Sayın Bakana da onun için uyarıda bulunmuştum. "İnşallah, bu UNDP'nin yaptığı ihale tamamlanmadan millî mayın merkezine devredilir." diye bir daha temennide bulunuyorum.

Neden önemli değerli arkadaşlar? "Burada birtakım şeyler oluyor." dedim. TİGEM Ermenistan sınırıyla ilgili kiralama ihalesine çıkıyor aynı anda. Yani, hassas olmamızın nedenlerini başlıkları itibarıyla söylemiştim ama birkaç örnek size vermek istiyorum: Şimdi, Dilucu'nda, TİGEM'in, "tarımsal faaliyeti açma" adı altında Ermenistan-İran-Nahcivan arasındaki sınırda askerî yasak bölgedeki Kâzım Karabekir Çiftliğini otuz yıllığına özel sektöre devretmek üzere ilana çıktığını söyledim. Maalesef, Tarım Bakanımızdan bu konuda tatmin edici bir cevap gelmedi, tabii, Hükûmetimizin Millî Savunma Bakanı burada ama. Yani, Sayın Bakanım, ben bunları tam anlayamıyorum. Yani, arkadaşlar buradayken şunu soracağım: Bu söylediğimiz çiftliğin olduğu bölgeyi "Otuz yıllığına kiraya vereceğiz." diyorlar. Kaçıncı derece askerî yasak bölgededir acaba diye merak ediyorum çünkü buralar hep askerî bölge. Geçtiğimiz yıllarda Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün sizlerle belki istişareli olarak askerî yasak bölgeleri yeniden bir elden geçirip tapularıyla... Tabii, daha açık söyleyeyim. Çünkü, biri dedi ki: "Ya, bu Kara Harp Okulunun burada ne iş var, Ankara'nın en güzel, en verimli yerinde?" Biz hemen alarma geçtik herhâlde burayı da AVM yapacaklar diye. Onun için, şimdi böyle bir sınıf kaydırmaca olunca askerî ihtiyaçtan mı kaynaklanıyor, ticari ihtiyaçtan mı kaynaklanıyor, siyasi ihtiyaçtan mı kaynaklanıyor açıkçası kafamız karışıyor. Onun için, askerî yasak bölgede olan yerler, tamam, bir kısmı ekiliyor, dikiliyor olabilir ama, bunların... Daha önce de Ceylânpınar'da olmuştu biliyorsunuz, Suriye sınırındaki mayınlar temizlenirken bunları da hep beraber "müştemilatı" diye buraya kanuna yazdılar bir de yani "mütemmim cüzleri" diye. Eğer Allah göstermesin, o şekliyle geçseydi kanun, Anayasa Mahkemesi o maddeyi iptal etmeseydi şimdiye çoktan belki de oralara birileri yerleşmiş olacaktı dedim. Onun için bu konularda hassasız çünkü yabancı ortak... Özel kesime açtığınız zaman "Ben yabancıya vermem." deme şansınız yok arkadaşlar. Açtınız, geldi bir yabancı şirket, kiraladı. Daha net söylüyorum, Ermenistan sınırında, Amerika'da yaşayan bir Ermeni uyruklu vatandaş gelmiş, bir şirket kurmuş, geldi aldı "Sınırda tarım yapacağım." diye. Şimdi, bizim bu, sınır güvenliğimiz açısından önemli bir husustur. Hele hele bu konuda çalışmalar yapılıyor, basından izliyoruz, birtakım konferanslar, paneller, işte kapalı sınır açılsın diye. Bizim bu konuda hassas olduğumuzu bir defa daha belirtmek istiyorum. Neden? Bugün ayın 22'si. İki gün önce 20 Ocak Bakü'nün işgalinin yıl dönümüydü. Onun arkasından yaşanan katliamları, artı Karabağ'da hâlâ devam eden işgali biliyorsunuz. Şimdi, Karabağ sorunu çözülmeden, bu konu tartışılmadan onunla ilgili birtakım siyasi veya ticari faaliyetler oluyorsa buna şiddetle hep birlikte karşı çıkmamız lazım. Böyle birkaç tane şey üst üste geldiği zaman değerli arkadaşlar, hem askerî yasak bölgelerin sınıflandırmasının değiştirilmesi hem çiftliğin buradan birtakım çalışmalarla özel sektöre açılması için ihalelere çıkılması ve en önemlisi -daha önce de belirttim Sayın Bakana, değerli arkadaşlar da ifade ettiler- buradaki mayın temizleme faaliyetinin önce -Avrupa Birliği- Sınır Yönetimi Bürosu diyelim İçişleri Bakanlığının, sonrasında olmayınca da, şimdi yine UNDP projesi olarak devam ettiğini söyledim. Ve komiktir arkadaşlar yani hadi Avrupa Birliğine veriyorsunuz, niye diyoruz? 56 milyon eurocuk, onun da 39'unu Avrupa Birliği verecekmiş, onun için ulusal katkıyla yapacağız. Yani "Bunu vermekten âciz miyiz?" diye sordum. İnşallah bu kanun bir an önce yürürlüğe girer ve millî mayın merkezi bütün bu mayın temizleme faaliyetlerini tek elden yürütmek üzere yapar. Ama hâlâ eksiğimiz var Sayın Bakanım.

Aslında, bu vesileyle, Suriye Sınırındaki Mayınların Temizlenmesi Kanunu'nda olanları da alıp da genel bir hüküm hâline getirmemiz lazım. Yani genel bir yetki alıyormuşuz gibi görünüyor millî mayın merkezinin tanımında ama gerekirse geçici maddelerle bir ekleme yaparak ilave şeylerle o özel çıkardığımız hükümler, yani Suriye sınırı diye yaptığımız şeyleri millî mayın merkezine vermemiz gerekiyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Niye "millî"? "Millî"siz olamaz mı?

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Mayın merkezi, ulusal mayın merkezi fark etmiyor. Uluslararası, "national" diye geçtiği için arkadaşlar öyle çevirmiş.

Dolayısıyla bu mayın merkezinin bu konularda tek otorite olması gerekiyor. Bunları yapmadığımız zaman, farklı farklı, yeni yeni teklifler ortaya çıkacaktır. İnşallah, demin dediğim gibi, Birleşmiş Milletlerin, Avrupa Birliğinin devreden çıkarılması, burada yapılan ihalelerde de diğer bir husus -önergeyle kısmen düzeltti arkadaşlarımız- millî şirketlerin, Türk şirketlerinin de bu mayın temizleme sürecine dâhil olması ve tecrübe kazanması. Çünkü bu patlayıcılar ve mayın temizliği sektörü dünyadaki en önemli, 3-4 trilyon dolarlık büyük bir sektör. Bu çerçevede, tecrübe kazanmaları, yabancı şirketlerle beraber de olsa bir ortaklık kurarak bu sektörde yer almaları gerektiğini düşünüyoruz. Kısmen yapılsa da inşallah bunlar ikincil düzenlemelerde, yönetmelikte, esaslarda ve ihale şartnamelerinde dikkate alınacaktır diye umut ediyorum.

Diğer bir husussa bununla ilgili Sayın Bakanım, temizlikle ilgili yapıyoruz ama buna bağlı olarak sınır fiziki güvenlik sistemi çalışmalarımız maalesef tam tamamlanamadı. Bir taraftan mayını temizledikten sonra, bunun arkasından da o güvenliği sağlamamız lazım. Sadece elektronik değil kimi yerde fiziki olarak birtakım şeylerle bu çalışmaların yapılması gerekiyor. Paralel bir şekilde, Millî Savunma Bakanlığımızın da, ilgili kuruluşların, sınırdaki fiziki güvenlik sistemini güçlendirecek, olmayan yerlerde tesis edecek çalışmaları bir an önce yapması sınırlarımızın yol geçen hanı olmasını da engelleyecektir. Bu yaşanan kriz sürecinde, özellikle Suriye'yle, Irak'la olan sınırlarımızda bu sorunları yaşadık. Mayınlar temizlendikten sonra da bu fiziki güvenlik sisteminin tesis edilmesi gerekir. İnşallah kanun, daha önce yapılan yanlışları da önleyerek şu anda devam eden süreçleri de alıp ülkemizin çıkarları doğrultusunda yapılacak bir merkezin kurulmasına vesile olur diyorum.

Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)