GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Yasama Yılı:5
Birleşim:46
Tarih:22.01.2015

HDP GRUBU ADINA ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Görüşülmekte olan yasa tasarısının dördüncü bölümü üzerine grubumuz adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, çoğunlukla sınırlarımızda ve ülke içinde pek çok bölgede döşendiği bilinen mayınların temizlenmesine niyet edilmiş olmasını önemli buluyoruz. Diliyoruz ki bu yasa Parlamento tarafından kabul edildikten sonra, yürürlüğe girdikten sonra yasanın gerekleri yerine getirilir ve gerçekten bu arazilerdeki mayınların temizlenmesine başlanır diye umut ediyoruz. Böyle bir beklentimizi konuşmamızın başında ifade etmek istiyorum çünkü daha önce niyetlenildi, hatta yanılmıyorsam, tarihi yanlış hatırlamıyorsam 2008'de Mardin'de bir kısım arazideki mayınların temizlenmesine dönük bir ihale de gerçekleşti ama o ihale iptal edildi ve gerekleri hiçbir zaman yerine getirilmedi. Dolayısıyla, yasayı çıkarmak ile mayınları temizlemenin aynı şey olmadığını başta ifade etmiş olayım. Diliyoruz ki gerçek anlamda bu defa mayınların temizlenmesine başlanacaktır.

Öncelikle, bu mayınların temizlenmesiyle ilgili, büyük bir kısmı Türkiye'nin Suriye sınırında olan bir bölgede çoğunlukla da elli yıldan fazla bir süredir döşeli olan mayınların temizlenmesiyle birlikte ülke ekonomisine çok ciddi bir artı değer katacağını hepimiz biliyoruz. Bunların üzerinde ayrıntılarıyla konuşmaya gerek yok.

Burada yasada olmayan ama tanık olduğum kadarıyla konuşmacıların da değinmediği bir hususu da Sayın Bakanın ve ilgililerin dikkatine getirmek istiyorum. Türkiye'de arazide pek çok yerde döşeli bu mayınların haritaları yok ortalıkta. Bu haritalar ivedilikle çıkarılmalıdır. Neredeyse bu haritalar, bu mayınları kim, ne şekilde döşemiş ise ortaya çıkarıp hem o bölgelerde, orada yaşayan insanlara mayınlı bölge olduğuna dair uyarıların yapılması gerekir hem de acilen oralardaki mayınların da temizlenmesi gerekir.

Niye bu hususu dikkatinize getiriyorum Sayın Bakanım? Tarih olarak vereyim, 27 Mayıs 2009'da Çukurca'da Tugay Komutanlığına yakın bir bölgede mayın patlaması gerçekleşti. Kamuoyuna "PKK'nin mayınları patladı, 7 askerimiz şehit oldu." şeklinde haber servis edildi. Herkes Çukurca'daki o mayın patlamasının, infilakının müsebbibinin PKK olduğunu ifade etti, herkes öyle bildi. Ancak, gerçeklik o değil. Sonradan Çukurca Tugay Komutanı -isim vermeyeceğim, isimleri de belli- Hakkâri Tümen Komutanı -dönemin Tümen Komutanı, dönemin komutanlarından söz ediyorum, isim vermeyeceğim, onun da ismi belli- sonra Van Asayiş Kolordu Komutanının -onun da ismi belli, burada yazılı, onu da vermeyeceğim- ve ayrıca bir yarbay -onun da ismi belli- kendi aralarındaki telefon konuşmalarında o mayınların askerin döşediği mayınlar olduğu gerçeği ortaya çıktı. 2009'dan beri Türkiye bu gerçekliği biliyor. 7 asker orada yaşamını yitirmiş, kendi döşediği mayına basmış ve yaşamını yitirmiş. O gün bu gündür bu konu yargıya intikal etti mi etmedi mi kamuoyuna hiçbir şekilde bir bilgilendirme yapılmış değil. Sayın Bakan bu konuda bizi bilgilendirirse çok sevineceğiz.

O mayının patlaması tesadüf değildi bize göre, geldik buralarda o dönem de ifade edildi, sonraki dönemlerde de biz bu konuyu gündeme taşıdık ve üzerinde konuştuk. O mayının patlaması Hükûmetin meşhur demokratikleşme paketinin açıklandığı dönemdir. Demokratikleşme paketi açıldı. Dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Gül'ün "İyi şeyler olacak." açıklamasının hemen akabinde gerçekleşti. Dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin Demokratik Toplum Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet Türk arasında demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü esaslı görüşmenin gerçekleştiği dönemde bu mayın patladı. O nedenle biz tesadüf olarak bakmadık. Nasıl ki geçen hafta buradan Cizre'yle ilgili uyarılarımızı yaptık ve hemen bir gün sonrasında, iki gün sonrasında burada yaptığımız uyarıların ne kadar yerinde ve gerçek olduğunu teyit eden gelişmelere bildiklik, tanıklık ettiysek, o dönemde bu mayınların patlaması bir tesadüf değildi.

Bakın, şimdi AK PARTİ'li olmadığı için kimse açıklamalarını sahiplenmiyor ama dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin iki gün önce çok ciddi açıklamalar yaptı. Kendisi çıktı, bu kürsüden resmini gösterdi, Serap Sezer'in resmini bizim gruba yöneltti, bu şekilde gösterdi, "Siz bu kızın katilisiniz." dedi. O mealde açıklamalar yaptı. Bu kürsüden o açıklamayı yaptı. İki gün önce, sanki o konuşmaları bu kürsüde yapmış olan kişi kendisi değilmiş gibi açıklama yapıyor: İstanbul Küçükçekmece'de 8 Kasım 2009 tarihinde İETT otobüsüne patlayıcı madde atan ve o eylemleri neticesinde Serap Sezer isimli kızımızın yaşamını yitirmesine sebebiyet veren şahısların istihbarat elemanları olduğunu söyledi. Hükûmet suspus! Bu konuyla ilgili 2 kişi yargılanmış, mahkeme ceza kesmiş hem de her birine ağırlaştırılmış müebbet cezası vermiş, KCK tutuklusu olarak. İtirafta bulunan, açıklama yapan sıradan bir insan değil, bu ülkenin İçişleri Bakanlığını yapmış ve bu ülkenin istihbarat arşivine vâkıf olan bir şahıs bunu yapmıştır. Bu nedenle sıradan bir insan olmadığını ifade ediyorum, yoksa sıradan insanlardan çok daha geride olduğunu biliyorum.

Hükûmet üç gündür suspus. İçişleri Bakanı bir açıklama yapmıyor, Başbakan bir açıklama yapmıyor, hiç kimse bu konuda bir şey söylemiyor. Söylemeniz gerekmiyor mu? Daha başka nelere bu ülkenin istihbarat birimleri, güvenlik birimleri karıştı da sonradan birilerine işler havale edilip üstü örtüldü? Bu konuda açıklamaların yapılması gerekir.

Tekrar ediyoruz. Eninde sonunda bu karanlık işlerin failleri kimlerse, kim ne şekilde ne tür karanlık oyunlar tezgâhlamışsa günyüzüne çıkacaktır. Eninde sonunda gizli kapaklı hiçbir şey kalmayacaktır.

Hükûmete çağrımızdır. Bu konuda Hükûmetin elinin altında bilgiler var, biliyor. Gelsin, bunları açıklasın, kamuoyu da rahatlasın, bir daha bu karanlık oyunları tezgâhlayanlar aynı oyunlara tevessül etmesinler, cesaret bulmasınlar. Hükûmetin sessizliği bu karanlık odaklara cesaret oluyor. Bu nedenle, biz, Hükûmeti bu konuda eleştiriyoruz, eleştirmeye devam edeceğiz; uyarıyoruz, uyarmaya devam edeceğiz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)