| Konu: | Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 47 |
| Tarih: | 27.01.2015 |
CHP GRUBU ADINA GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; 24'üncü Dönemin sonuna geliyoruz. Türkiye'de tarım sektörüyle ilgili hepimizin kabul edebileceği, sadece gerçekleri konuşacağımız objektif bir değerlendirmeye ihtiyaç var. Çünkü dünyanın bütün ülkelerinde tarım stratejik bir sektör ve Türkiye olarak bu stratejik sektörün gereğini yerine getirmek zorundayız. Biz bugün ana muhalefet partisiyiz, iktidarda Adalet ve Kalkınma Partisi var, evet, Milliyetçi Hareket Partisi, HDP muhalefet sıralarında oturuyorlar ama bizlerin tarım konusunda bir ortak söyleme, ortak düşünceye dönme ihtiyacımız vardır. Bizler, birbirimize hepimizin tekrar etmekten artık usandığı sözleri söyleyerek bu dönemi tamamlayamayız. O hâlde, artık nihayet birinin bir grup adına yaptığı konuşmada, herkesin kabul edebileceği ve hepimize ufuk çizebilecek bir söyleme bu Meclisi davet etmesi gerekiyor.
Sevgili arkadaşlarım, söylediklerimin tamamını Türkiye İstatistik Kurumunun verilerinden lütfen kontrol ediniz ve eğer ben bu kürsüde bir muhalefet milletvekili olarak bir tek rakamı çarpıtıyorsam yerime oturur oturmaz beni ikaz ediniz.
On iki yıllık AKP iktidarının bir muhasebesini yapmak gerekiyor. Bakınız, bitkisel üretimde yalnızca mısırda, yalnızca ayçiçeğinde ve yalnızca çeltikte, bu 3 üründe artış vardır. Tebrik etmek gerekir mi? Evet. Mısır için, çeltik için ve ayçiçeği için üretim artışı sağlayan politikaları kim ortaya koyduysa tebrik etmek gerekir, örneğin çeltikte o tohum ıslahını yapan ziraat mühendisi arkadaşımızı tebrik etmek gerekir.
Peki, bunları söylerken ben şimdi başka gerçekleri de ifade etmek zorundayım. Yılda 4 milyon ton ortalama buğday üreten bir ülkenin yurttaşı ve milletvekili olmak sizlerin hoşuna gidiyor mu? Bana kimse bunu un ihracatıyla açıklamaya kalkışmasın. Tekrar rakam veriyorum size: Bu memleketin on iki yılda buğday ithalatı için ödediği para 9,2 milyar dolardır, un ihracatından kazandığı para 6,5 milyar dolardır. Dünyada hiçbir ülke ham madde ithal edip, işlenmiş madde ihraç edip para kaybetmez. Bunu yalnızca Türkiye yapıyor. O hâlde burada, buğday meselesinde ve un ihracatında kimlerin numara çevirdiğini Türkiye'nin anlaması ve birilerinin bunu denetlemesi lazım. Bunu Tarım Bakanlığı yapmayacak da kim yapacak?
Ben bir rakam daha vereyim: Türkiye pamuk üretiyor mu? Evet, üretiyor. Türkiye'nin, on iki yıllık döneminizde ürettiği pamuk miktarı 9,5 milyon tondur, ithal ettiği pamuk miktarı 8 milyon tondur. Ben şimdi tekrar soruyorum: Bu Mecliste oturan milletvekilleri olarak, ürettiği kadar pamuk ithal eden bir memleketin siyasetçisi olmaktan memnun muyuz, bu konuda birilerini sorumlu tutmayacak mıyız? Daha acısını söyleyeyim: Yılda yalnızca pamuk ithalatına 4 katrilyon lira pamuk ithalat parası ödeyen bir memleketin evladı olmak iyi bir şey midir? Ege'den pamuk çekilmiştir, Akdeniz'den, Çukurova'dan pamuk çekilmiştir ve pamuk yalnızca bir Güneydoğu Anadolu ürünü hâline gelmiştir.
Size bir soya üretiminden bahsedeyim. 804 bin tondur on iki yılda üretilebilen bütün soya miktarı. İthal edilen miktar nedir biliyor musunuz arkadaşlar? İnanmazsanız tekrar edeyim: 12,5 milyon tondur. Bir memleket, 804 bin ton üretiyor; 12,5 milyon ithal ediyor ve Tarım Bakanı 11'inci bütçesine imza atmakla övünüyor. Bütün bunların bir muhasebesini yapmak zorunda değil miyiz? Bunun hesabını yalnızca CHP milletvekilleri, muhalefet milletvekilleri mi soracak? Burada bulunan AKP milletvekilleri, iktidar partisi milletvekilleri, on iki yıldır yetki verdikleri Bakanlığın bir soya üretimini 200 bin tona çıkartamamasının hesabını sormamalı mı arkadaşlar? Bütün bunları hep beraber değerlendirmemeli miyiz?
Başbakanınız bugün söylüyor: "Mercimeği, fasulyeyi primle destekleyeceğiz." diye. Bakın bakalım, her iki üründe de iktidarınız döneminde 100'er bin ton geriledi mi gerilemedi mi üretim? Çok değil, on beş yıl evvel Nadas Alanlarının Daraltılması Projesi çerçevesinde her tarafı nohutla, mercimekle bu memleket doldurmamış mıydı? Hatta baklavayı mercimekli yapıyorlar diye dalga geçiyorlardı. Yeşil mercimeği almıyor, sarı mercimeği istiyor diye, biz, Hindistan'a, yeşil mercimeğin kabuğunu kırıp sarı mercimek olarak satıyorduk. Şimdi Hindistan'dan, Kanada'dan, Habeşistan'dan yeşil mercimek, fasulye ithal etmek birilerinin kanına dokunmuyor mu acaba? Bunun hesabını biz sormayacağız da kim soracak sevgili arkadaşlarım? (CHP sıralarından alkışlar)
Sevgili dostlarım, bir veteriner hekim olan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı konuşmaya geldi mi neredeyse beni de ikna edecek. Ben size rakam vereyim: 1980'de bu memleketin nüfusu 44 milyondu, bugün 77 milyon; her yıl 1 milyon nüfus artırdık bu memlekette. 50 milyon koyunumuz vardı 1980'de, bugün 29 milyon koyunumuz var; her 2 koyundan 1'ini kaybettik. 19 milyon keçimiz vardı, bugün 9 milyon keçimiz var; her 2 keçiden 1'ini kaybettik. 16 milyon sığırımız vardı, 14 milyon sığırımız var; sığırımız 2 milyon azaldı. 1 milyon mandamız vardı -arkadaşlar teşekkür ediyorlar- 118 bin manda kaldı; her 10 mandadan 9'unu kaybetti bu memleket. Şimdi sorarsanız Tarım Bakanına, der ki: "İktidarımızın son döneminde canlı hayvan varlığında artış oldu." Sanıyor ki biz bakmayacağız rakamlara. Son dört yılda ne kadar canlı hayvan ithal ettiniz? 3,5 milyon canlı hayvan ithal ettiniz; 2 milyon koyun, 1,5 milyon sığır ithal ettiniz yani sizin "Canlı hayvan varlığı arttı." diye söylediğiniz şey maalesef ithalat yaptığınız şeydir.
Unutmuyoruz, Fransa'dan size "Legion d'honneur" ödülü verdiler yani siz Fransa nişanı taşıyorsunuz. Sebebi ne biliyor musunuz? Siz Fransa tarımını desteklediğiniz için Fransa'dan nişan aldınız. Ben de her zaman soruyorum: Gidin Amasya'da Suluova'dan bir alın bakalım o nişanı ya da gidin Trakya'dan alın bakalım o nişanı; besici size nasıl bir madalya vermeyi tercih edecek? Bütün bunları hep beraber konuşmak zorundayız.
Sevgili arkadaşlarım, bakın, hayvancılık, Türkiye'de, ithalat yapılmazsa ayakta duramayacak noktadadır. Üstelik de bir acı gerçeği daha söyleyeyim. Ben diyorum ki: "Bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı yılda 7 kilogram kırmızı et tüketiyor." Tarım Bakanı düzeltiyor beni, diyor ki: "7 kilogram değil, 12 kilogramdır." Peki, bu sefer sizin dediğiniz doğru olsun, 12 kilogram. Bir Avrupalı ortalama ne kadar tüketiyor biliyor musunuz? 77 kilogram tüketiyor. Ortalama bir Avrupalının...
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - 13, 13.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) -13 diye düzeltiyor, işte Tarım Bakanının ciddiyeti burada arkadaşlar.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Onun yüzde 70'i, Avrupa'nınki domuz, domuz, onu söylesene.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Düzeltiyorum, peki, sen "13." diyorsun, ben de 13 diyeyim. Ortalama 77 kilogram bir Avrupalı...
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Avrupalının yediğinin yüzde 70'i domuz, domuz.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Sayın Bakan, ben bitirince gelirsin buraya, konuşursun, böyle laf atarak bir yere varılmaz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Hadi oradan, yalan yanlış bilgiler verme!
BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen...
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Böyle laf atacağına çalış, çalış, çalış da memleket bir yere gelsin. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir Avrupalı ortalama 77 kilogram kırmızı et tüketiyor, Türk insanı 13 kilogram tüketiyor; Tarım Bakanı "13 kilogram." diyor. Bundan utanacağına diyor ki: "Ama orada domuz eti yiyorlar." Kardeşim, sen de koyun etiyle ikame et, elini tutan mı var? Bu insanlara 10 liradan lop et ithalatı yaptırıyorsun ama 25 liradan aşağıya kimse 1 kilogram kıymayı yiyemiyor. Niye biliyor musunuz? Bu ithalatı kimlerin yaptığını, hangi yandaşların cebinin dolduğunu biliyoruz, Et ve Balık Kurumunun nasıl bir ithalatçı kurum hâline getirildiğini biliyoruz.
Ben bu sözlerime niye başladım? Bir muhalefet milletvekili olarak konuşmuyorum, üretimi artanları söyledim ama Türkiye'nin tarımının da raporunu size bütün gerçekliğiyle ortaya koydum.
AKP'li milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum: Nasıl biz bunun hesabını sorduysak, siz de on bir yıldır bu Bakanlıkta oturup da tarımı düzeltmek yerine başka işlerle uğraşan ve gariban köylüyü desteksiz bırakan bu Tarım Bakanının hesabını sorun. Eğer hesabını sormazsanız Türkiye ithalatçı bir ülke olarak maalesef beslenememeye devam edecek.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)