| Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 29.01.2015 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Maden Kanunu'yla ilgili bir yasayı burada görüşürken gönül ister ki madencilik alanıyla ilgili bütün sorunları detaylı bir şekilde ele almış ve çözüm önerilerini yasalaştırmış bir taslakla halkın önüne çıkalım. Ama maalesef, bugüne kadar, AKP Hükûmeti döneminde, her alanda olduğu gibi madencilik alanında da asıl sorunların tespitine ve çözümlerin yasalaşmasına yönelik düzenlemeler bugüne kadar söz konusu olmadı. Bu yasa tasarısında da yine aynı zihniyetin, aynı anlayışın devam ettirildiğini görmekteyiz, bunu özellikle vurgulamak istiyoruz.
Çünkü madencilik alanında bütün sorunların ana kaynağı, aslında redevans sistemi, taşeronlaştırmaya dayanan, özelleştirmeye dayanan bir anlayıştır. Bugüne kadar biz, burada, defalarca, bu özelleştirme anlayışının, madencilerin ölümüne neden olan bu redevans sisteminin, taşeronlaştırma anlayışının kaldırılması gerektiğini ifade ettik. Dayıbaşı sisteminin madenciler açısından nasıl madenleri bir mezarlık hâline getirdiğini defalarca burada sizlerle paylaştık. Ama maalesef, özellikle madencilik alanındaki güvencesiz çalışma koşulları aynı şekilde devam ediyor.
Gelişmiş ülkelerde ileri teknolojiyle yaşam kurtaracak olan yaşam odalarının bile hâlâ ciddi bir şekilde ele alınmamış olması, AKP Hükûmetinin madencilik alanına hangi ciddiyetle yaklaştığını ortaya koyması açısından son derece önemlidir. Bizce madencilik alanında genel olarak bütün üretim ve hizmet süreçleri kamu eliyle yapılmalıdır. Kamu eliyle yapmıyorsanız bile madencilik alanında aşırı kâr hırsını, emek sömürüsünü ve ekolojik talanı sınırlayacak birtakım düzenlemeleri buraya mutlaka getirmeniz gerekiyordu ama siz, bir yıl içerisinde 325 madencinin iş cinayetleriyle yaşamını yitirmiş olmasını bile, deyim yerindeyse dert etmediniz. O ölümlerden sonra, çıkıp "Bu işin fıtratında var, bu işin kaderidir." hatta bazı ölümlerden sonra "Güzel öldüler." diyebilecek kadar pervasız birtakım anlayışları ortaya koydunuz. Dolayısıyla da bugün, madencilik alanındaki sorunlar dağ gibi önümüzde durmaya devam ediyor.
Biz, emek karşıtı ve sermaye lehine olan hiçbir yasal düzenlemenize burada destek vermeyeceğiz. Bugün, sadece madencilik alanında değil, çalışma hayatının her alanında emek karşıtı politikalarınıza karşı işçilerin, emekçilerin yükselen itirazlarını umarım görüyorsunuzdur. Bakın, metal alanında, bugün, BİRLEŞİK METAL-İŞ Sendikasına bağlı metal işçileri 10 kentte 22 fabrikada grev kararı aldılar. Biz, emek karşıtı politikalara karşı birleşik metal işçilerinin yükseltmiş olduğu bu sesi buradan kutluyoruz. Halkların Demokratik Partisi olarak onların yanında olduğumuzu, mücadelelerinin sonuç alıncaya kadar destekçisi olduğumuzu buradan ifade etmek istiyoruz.
Bugün 22 fabrikada başlayan grev, 19 Şubat itibarıyla 42 fabrikaya çıkacak ve 15 bine yakın işçi, emekçi sizin emek karşıtı politikalarınıza karşı taleplerini güçlü bir şekilde haykıracak. Eğer gerek madencilik alanında gerekse çalışma hayatının diğer bütün alanlarında, siz, işçiyi, emekçiyi karşınıza almak istemiyorsanız, emekten yana bir duyarlılık ortaya koymak istiyorsanız bu grevden çıkan taleplere kulak kabartmalısınız düşüncesindeyiz. Bugüne kadar, maalesef çok acımasız neoliberal politikaları yasalaştırma, sermaye lehine düzenleme yapma dışında herhangi bir şey yapmadınız. Umarım, bu yanlıştan bir an önce vazgeçersiniz. Emek lehine, işçi sağlığını ve iş güvenliğini önceleyen yasal düzenlemelerle halkın karşısına çıkarsınız diyoruz. O nedenle, biz, bu yasa tasarısı görüşüldüğü sürece, Halkların Demokratik Partisi olarak itirazlarımızı buradan halkımızla ve Genel Kurulla paylaşmaya devam edeceğiz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)