GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:50
Tarih:03.02.2015

ALİ HALAMAN (Adana) - Başkanım, teşekkür ederim.

Değerli milletvekilleri, 683 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 24'üncü maddesi için Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz aldım. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlarım.

Tabii, bu kanun enerji, dolayısıyla maden... Ama, on iki senelik mevcut iktidar döneminde enerjiye veya madene baktığımızda, ben çok iyimser, olumlu baktığım bir konu görmedim. Yani kendi bölgemde... Burada madde madde olarak belki "Şu an devlet elini çekecek bu işlerden, biz bunu özel sektöre devredeceğiz veya yabancı sermayeye devredeceğiz, bunun için özel bürolar kurduracağız -müşavirlik büroları- bunlar kanalıyla da denetlettireceğiz." diyebilirsiniz.

Dolayısıyla, burada ruhsatlarla ilgili olsun... Benim kendi bölgemde -yani krom da olsa, bakır da olsa- bu maden işiyle uğraşan birtakım arkadaşlarım vardı. Bu on iki yıllık dönemde bir dönem para kazandıklarını söylediler. Nakliyecisi dâhil hepsi iflas etti hemen hemen yani madenle uğraşanların birçoğu iflas etti. Dolayısıyla, yer altındaki madenlerle ilgilenen zaten birkaç tane yabancı firma var. İşte, bunlara genelde "Yahudiler" deniyor. Bunların taşeronları olanların -işte ruhsat karşılığı nasıl yapıyorlarsa- hiçbir tanesi doğru dürüst bir netice alamadılar yani.

Dolayısıyla, bu kanun da bu madenle uğraşan insanların yani ekonomilerine, yaptıkları işlere cevaz verecek bir kanun değil.

Diğer biri de bizim yine Adana'da Tufanbeyli var. Bu Tufanbeyli'de bir termik santral... Bu Sabancılar yabancı ortak bulmuşlar, dolayısıyla hazine arazisi demişler. Devlet ne yapmış? Hazine garantisi vermiş. İşte, sermaye getiriyoruz denmiş. Bunu yaparken de yap-sat gibi kırk dokuz yıllığına vermişler. Dolayısıyla, çevresindeki köylerin daha yapma, alma niyeti hasıl olduğu için 3-5 tane köyün tarlasını, takımını da işte çevreye zarar vesaire düşünmeden düşük fiyatlara bunların tarlasını, takımını almışlar, dolayısıyla siz buradan göçün diyor. Bunun bir sürü de çevre zararı var. Ama gaye olarak şöyle deniyor: Yani, Türkiye'nin enerjiye ihtiyacı var. Su akıyor, işte bizim Adanalılar bakıyor der gibi buraları işgal etmişler. Şimdi, termik santral başlamış -ben geçmiş dönemini de bilirim yani bizim de uğraştığımız dönem- kavga hiç bitmiyor, dolayısıyla her gün kavga var. Yine, bizim Adana'nın bu ırmakları var; işte, HES dediler, yine, bu Sabancılar, yabancı firmalar geldiler, patlıyor, çatlıyor, insanlar ölüyor. Alıcısı devlet olması dolayısıyla, bu işlenen yerli kömürden kaynaklanan çok da tatlı bir iş aslında yani çok da para kazanıyorlar. Yani, Türkiye'de alıcısı bulunan, enerjiden başka bir sektör mü var? Adam üretecek, işte, pahalı pahalı satacak; dolayısıyla, istediği kadar adamın ektiği mercimekti, arpaydı, buğdaydı, bunlar göz önüne alınmayacak, "Hadi, enerji daha kârlı, sen başka yere git." diyecekler. Dolayısıyla, bunların tahsilatını yapan da özel firma şimdi. Geçenlerde sanayi sitesine gidiyordum ben; traktör, işte, tamir, köten möten, sürekli elektrik kesiliyor. Elektriğin kesilmesiyle beraber kime bunu söyleyeceğini, telefonla arıyorsun, bulamıyorsun. "İşte, bunun tahsilatını -yani belki isim vermek doğru bir şey olmaz da ben veriyorum- Sabancılar..." diyorlar. Ya, bu Sabancılar elli sene önce Adana'nın parasını pulunu kazana, kazana, kazana pamuğundan buğdayından, çektiler İstanbul'a gittiler. Vergisini bile Adana'da vermediler. Yani, ne oldu da bu beş senenin içinde tekrar Adana'ya döndüler de suyunu aldılar, suyunu işgal ettiler, yer altındaki madeni aldılar. Yani "Parasız pulsuz bunu işleyip biz daha çok enerji üreteceğiz." diyerek böyle bir faaliyet yapıyorlar.

Bu kanunun hiçbir tanesinin bizim madenle ilgili, enerjiyle ilgili iyileşme noktasında cevap verecek bir kanun olmadığını söyler, hepinize saygı, sevgiler sunarım. Sağ olun. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)