GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik Alanda İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:55
Tarih:12.02.2015

REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Kardeş devlet Türkmenistan'la ilgili bir uluslararası anlaşmanın onaylanmasıyla ilgili görüşmelerde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, "kardeş devlet" denince rahmetli Türkmenbaşı'nı anmadan da geçmek mümkün değildir. Rahmetli Türkmenbaşı her zaman "Bir millet iki devlet." sözünü söyleyen ve onun da arkasında duran bir insandı, onu da rahmet ve şükranla anıyorum.

Tabii, bu anlaşmanın da ülkemize, milletimize, her iki devlete de hayırlar getirmesini, bundan sonra daha farklı anlaşmaların da bu şekilde getirilmesini temenni etmek istiyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, 1990'lı yıllar, tabii, Türk dünyasıyla ilgili bahtın açılmış olduğu yıllardır. 1990'lı yıllarda, bir anda işte Sovyetler Birliği dağılmış, akabinde de bağımsız Türk devletleri ortaya çıkmıştır, bunlardan bir tanesi de Türkmenistan'dır. Türkmenistan bağımsızlığını kazandığı tarihten itibaren de Orta Asya'daki parlayan yıldız şeklinde olmuş ve hakikaten çok önemli gelişmeler oluşturarak millî gelir noktasından tutun da diğer yerlerine kadar Aşkabat kentinin görünümüne kadar çok büyük gelişmeler görülmüştür ve şu an itibarıyla da o bölgede büyük bir denge unsuru olan devletler içerisinde olduğunu söylemek durumdayız.

Tabii, bunların yanında özellikle diğer Türk devletlerini de şöyle değerlendirdiğimiz zaman bu devletlerin hepsinde çok ciddi manada gelişmeler olduğu da görülüyor. Tabii, biz Türkiye olarak önce bunların hepsinin bağımsızlıklarının devam etmesini ve bağımsızlığın ilelebet, artarak, güçlenerek devam etmesinden yana olmak mecburiyetindeyiz. Bu noktada da bu ülkelerle her türlü ilişkiye nasıl 1990'lı yıllarda başlamışsak bundan sonraki dönemde de devam ettirmek mecburiyetindeyiz.

Ayrıca bu ülkelerin birçoğunun şu anda çok ciddi manada sorunları vardır. Bakınız, önümüzdeki günlerde, 26 Şubatta, Hocalı katliamını hep beraber anacağız. Şu anda Azerbaycan devletinin topraklarının büyük bir kısmı yani üçte 1'ine varan kısmı maalesef Ermenistan tarafından işgal altındadır. Hocalı katliamı, 1992 yılında çok ciddi manada ağır saldırının olduğu ve saldırı da 25 Şubatı 26 Şubata bağlayan bir gecede Ermeniler tarafından yapılmıştır; 83 çocuk, 106 kadın, 70'ten fazla yaşlı insan olmak üzere toplam 613 kişi katledilmiştir. Bu katliam bir soykırımdır yani orada yaşayan insanların hepsi Ermenilerin saldırıları neticesinde katledilmiştir. İşte, burada hatta daha sonra yapılan, bu öldürülen, şehit edilen kardeşlerimizin üzerindeki otopsilerde insanların cesetlerinin yakıldığı, gözlerinin oyulduğu yani insanoğlunun kabul edemeyeceği ağır bir şekilde bunların katledilmiş olduğunu da görüyoruz.

İşte, burada hepimize çok farklı görevler düşmektedir. Hocalı katliamı dünyanın her tarafına anlatılmalıdır. Şu anda Hocalı katliamını yapanlar; işte Ermenistan'ın devlet başkanlarıdır, meclis başkanlarıdır, işte, Sarkisyan'dan tutun da diğerlerine kadar. Ama şurası bir gerçektir ki bunlarla ilgili, başta dünyadaki bütün devletler olmak üzere, dünyadaki STK'lar olmak üzere hiçbir şey yapılmamış olduğunu da görüyoruz. İşte, Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak bizlere burada çok ciddi manada görevler düşüyor. Bizler de diğer devletler gibi sessiz kalamayız, sorumsuz duramayız. Yani, orada bir işgal varsa, Azerbaycan topraklarının üçte 1'i işgal altındaysa, o bölgede yaşayan 1 milyonun üzerinde Azerbaycan Türkü kardeşimiz eğer kendi bölgelerinden başka bölgelere göç etmişlerse, onların tabirleriyle kaçkın konuma gelmişlerse onların haklarını savunmak da öncelikle bizlere düşmektedir. Yani, o, 1992 yılında yapılan Hocalı katliamını dünyaya unutturmamak ve onların faillerinin de mutlaka ve mutlaka cezalandırılmasını istemek mecburiyetindeyiz.

Saygıdeğer milletvekilleri, sadece bunlar mı? Hayır. Bakınız, Ahıska Türkleri, işte 1948'de Stalin döneminde zorla göç ettirilen gruplardan bir tanesidir. Aynı durum Kırım Türklerinin başına gelmiştir ama Kırım Türkleri kendi bölgelerine bir nebze olsun dönebilmişken Ahıska Türklerinin maalesef dönmemiş olduğunu da görüyoruz. Şu anda Ahıska Türklerinin de Ahıska bölgesine yani Türklerin öz yurdu, ana vatanı olan o bölgeye dönmesi gerekmektedir. Bu manada da Türkiye Cumhuriyeti devleti maalesef yine duyarsız kalmış. O, geriye dönüşle ilgili çok ciddi birtakım çalışmalar yapılmamış olduğunu da görüyoruz. Hâlbuki, Kırım Türklerine TİKA marifetiyle ev alınması, arazi alınması; yaklaşık olarak 5 bine yakın ailenin dönüşü bu şekilde sağlanmıştır. Aynı tabloyu Ahıska Türklerine sağlamış olsaydık herhâlde durum daha farklı olurdu diye düşünüyorum.

Bunun yanında, Doğu Türkistan'ında, Suriye'sinde, Irak'ında, IŞİD terör örgütünün saldırılarıyla beraber o bölgelerde çok ciddi manada Türklerin mağduriyet içerisinde olduğunu görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

REŞAT DOĞRU (Devamla) - İşte, öyleyse Türkiye Cumhuriyeti devletine buralarda görev düşmektedir diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)