| Konu: | MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmında yer alan, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve arkadaşları tarafından, işsizlik ve buna bağlı olarak gelişen iç göç sorununun (10/214); Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve arkadaşları tarafından, 28/11/2012 tarih ve 7099 sayıyla Yozgat ilinin işsizlik sorununun; Kütahya Milletvekili Alim Işık ve arkadaşları tarafından, 9/4/2013 tarih ve 11473 sayıyla üniversite mezunlarının yaşadıkları işsizlik sorununun; Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve arkadaşları tarafından, 6/6/2013 tarih ve 14207 sayıyla işsizlik sorununun toplum üzerindeki olumsuz etkilerinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve arkadaşları tarafından, 20/1/2015 tarih ve 3897 sayıyla işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun 17 Şubat 2015 Salı gü |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 17.02.2015 |
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Elitaş, ne kadar şirinlik yaparsanız yapın, bu işin tadı kaçtı.
ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan, herkesi dinlemeyin efendim (!) Herkesi dinliyorsunuz (!)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Kaçırıyorsunuz tadını.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ancak birkaç cümle bir şey söylemek de istiyorum: Yani insanımızın ve ülkemizin hangi sorununu bu sinir ortamında tartışmayı, tezekkür etmeyi, müzakere etmeyi düşünüyorsunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Çok sakiniz, siz çok gerginsiniz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Çok mu sakinsiniz? Yani, Sayın Başkanın sabrının daha ne kadar devam edeceğini...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Niye korkuyorsunuz Sayın Şandır?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Ama, bakın, Sayın Elitaş, saat dokuz. Siz akşam yemeğinizi yatsı namazından iki saat sonra mı yiyorsunuz? Var mı böyle bir şey?
Yani, değerli arkadaşlar...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkanın oradaki yemek işi...
BAŞKAN - Sayın Şandır, lütfen konuşmanıza devam edin.
Sayın Elitaş, siz de bireysel laf atmayın lütfen.
Buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sayın Başkanım, Genel Kurulu siz yöneteceksiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Doğru.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Suhuleti siz sağlayacaksınız, sakin olmak durumundasınız. Siz sinirli olursanız bu Genel Kurul nasıl tartışsın, nasıl konuşsun Allah aşkına? (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Başkan çok sakin.
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Başkan güzel yönetiyor, Başkanda sıkıntı yok.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, bugün Genel Kurul, Türkiye'nin çok acı bir hadisesiyle çalışmaya başladı, onu konuşmakla başladı. Ben, grup adına kısa konuşmamda "acımızı ve utancımızı" diye tanımladım. Gerçekten, Türkiye'ye, Türk milletine, hele ki Mersin'e hiç yakışmayan bir olayı yaşadık; onun acısını, öfkesini burada konuştuk, aynı cümlelerle konuştuk. Bir şey teklif ettim, bizim Grup Başkan Vekilimiz de teklif etti ama Sayın Başkan, sayın gruplar dikkate almadı. "Gelin, bu konuyu Meclisin bir bildirisi, bir kararı hâlinde dünyaya duyuralım. Bu kadına olan şiddeti kınayan bir bildiri yayınlayalım." dedik. O bile gündeme alınmadı. Yani, bu sinirlilik içerisinde, bu hayhuy içerisinde hangi meseleyi tartışabileceğinizi düşünüyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, Meclisi çalıştırmak iktidar grubunun görevidir. Tabii ki, muhalefet olarak bizim, burada kanunların hızla çıkmasını, sağlıklı çıkmasını, doğru çıkmasını engellemek gibi bir hakkımız yok ama Türkiye'nin ve toplumun sorunları üzerinde konuşmak yani Hükûmetin gündeminin dışında milletin gündemini buraya getirmek gibi bir hakkımız var ve bunun üzerinde de muhalefet grupları olarak biz önergelerle tartışmayı buraya taşımak durumundayız. Eğer buna sabır gösteremezseniz bu ülkeyi ve bu Meclisi yönetemiyorsunuz demektir değerli arkadaşlar.
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Yönetemesek, bir sürü kanun çıkardık Hocam, çok kanun çıkardık...
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Yani, sizin kızmaya hakkınız yok sayın milletvekilim.
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Yönetiyoruz, gayet güzel yönetiyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Yani, oradan sürekli burada konuşan hatibe laf atarak görevinizi yapmış olmazsınız.
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Bir sürü kanun çıktı Hocam, çok önemli kanunlar çıktı, çıkacak.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Allah aşkına, bakın, saat dokuza gelmiş, hâlâ yemek arası verecek miyiz, vermeyecek miyiz, bunu tartışıyoruz. Meclis Başkanı bu noktada bile Genel Kurulu ikna edemiyor, tartışmaya sebep oluyor. Ben bu psikolojinin bu Meclise, ülkeye bir fayda getirmeyeceğini dikkatinize sunmak istiyorum, yoksa bir tartışmaya sebep olmak değil mesele.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bize göre Türkiye'nin en önemli, insanımızın en önemli sorunu olan ekmek sorununu, iş sorununu Meclisin gündemine getiriyoruz, bu konuyu tartışalım. On iki yılı tamamladınız, on iki yıldır birçok bakanınızın itiraf ettiği, Sayın Başbakanın itiraf ettiği, "Çözemedik, başarılı olamadık." dediğiniz işsizliği konuşmak istiyoruz ama aç karnına gecenin saat dokuzunda tartışıyoruz. Doğru mudur bu, makul mudur arkadaşlar?
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Yiyebilirsiniz, yemekhane açık. Açık Hocam, orası açık.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Ya, böyle bir şey olmaz, bu kadar sorumsuzluk olmaz sayın milletvekili. Bu mesele çocuk oyuncağı, böyle değil yani bu iş böyle değil. Yani, buranın nezaheti, buranın nezaketi bu tavrı kaldırmaz. Her şeyin bir usulü var yani zamanında bu işler, aralar verilse, yemekler yenilse ve ciddi konular tartışılsa, ciddi tartışılsa olmayacak mı?
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Ülkenin ciddi meselelerinden yemek mi gözümüz görüyor Hocam? En önemli meseleleri çıkarıyoruz, yemek önemli mi Hocam?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, işsizlik dediğimiz hadise rakamlarla ifade edilmenin çok ötesinde sonuçları itibarıyla... Yani, şimdi, nasıl müzakere edeceğiz değerli arkadaşlar?
(Kürsü önünde toplanmalar)
BAŞKAN - Sayın Halaçoğlu...
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sayın Başkan...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ne oluyor Sayın Başkan? Böyle olmaz ki ya!
BAŞKAN - Sayın Grup Başkan Vekili, lütfen, Sayın Şandır konuşuyor.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sayın Şandır'ın konuşması hiçbir şeye gerekçe gösterilmemeli.
Değerli arkadaşlar...
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Şimdiye kadar, buraya grup başkan vekilleri geldiğinde böyle bir anons yapıldı mı Sayın Başkan?
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) - Hocam, sana hiç yakışmıyor ya, hiç yakışmıyor bunlar sana ya.
İHSAN ŞENER (Ordu) - Yakışıyor mu sana?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Yani, şimdiye kadar...
BAŞKAN - Sayın Şandır, siz devam edebilir misiniz lütfen.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Nasıl edeyim efendim?
BAŞKAN - Ben ne yapabilirim? Sizin Grup Başkanınız yapıyor bu işi.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Size gelmişim, bir şey söylüyorum...
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Hocam, yerine geç, hatibi engelleme. Kendi hatibini engelliyorsun ya!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sayın Başkanım, bu Genel Kurulu siz yöneteceksiniz, lütfen yani.
BAŞKAN - Buyurun.
Ne yapabilirim başka? Olağanüstü güçlerim yok.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Ama doğru da zamanı böyle sıkıştırırsanız bu sinirlilik kendiliğinden yükselecek Sayın Başkan.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Böyle bir anons yaptı mı şimdiye kadar hiç kimse?
İHSAN ŞENER (Ordu) - Yakışıyor mu sana! Yazık sana be!
BAŞKAN - Lütfen, Sayın Şandır, zamanınız geçiyor ve süre eklemeyeceğim size, lütfen.
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) - Oyuncağa çevirdiniz. Bilim adamısın, ayıp ya!
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Ne ayıp ya! Ne konuşuyorsunuz be!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sayın Grup Başkan Vekiline bağırmayın arkadaşlar ya.
İHSAN ŞENER (Ordu) - Yakışıyor mu sana!
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Susun be! Neyi konuşuyorsun? Neyi konuştuğumu biliyor musun?
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) - Bilim adamısın, sana saygı duyuyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bağırmayın arkadaşlar ya, niye bağırıyorsunuz arkadaş ya?
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) - Sen bilim adamısın...
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sen ne karışıyorsun?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bağır dur bakayım ya, neyi bağırıyorsun?
BAŞKAN - Sayın Halaçoğlu, kürsüde bir milletvekili konuşuyor, lütfen...
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) - Kendi vekiline saygılı ol hiç olmazsa.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, güçlü olan, haklı olan sabırlı olur, kızmaz. Siz haklı değilsiniz, inanınız ki güçlü de değilsiniz. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Onun için mi geriyorsunuz?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Şu işsizlik meselesini çözememiş olmanın, ne diyeyim, ayıbı mı diyeyim, Türkiye'ye yakışmıyor. Türkiye'de üniversite bitirmiş her 4 gençten biri işsiz geziyor.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) - Kendi zamanınızda nasıldı Hocam ya, iktidarınızda? Allah'ınızı severseniz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Beyefendi, sayın milletvekilim, Türkiye'yi on iki yıldır tek başınıza yönetiyorsunuz.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) - Anladım da 57'nci Hükûmeti anlatın, 57'nci Hükûmeti.
FARUK BAL (Konya) - Geç sen bunları, geç.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Niye onu anlatsın?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Siz kendinizi eğer 57'nci Cumhuriyet Hükûmetinin 3 partili koalisyonuyla mukayese ediyorsanız vay hâlinize! Sizin Türkiye'yi yönetemediğinizin ispatı bu itirazınızdır sayın milletvekili. Yani, on iki yıl sonra kalkıp hâlâ 2002'deki 3 partili koalisyonu kendinize mazeret, başarısızlığınıza gerekçe gösteriyorsanız bu ayıp size yeter, Allah işinizi rast getirsin, ne diyeyim size. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) - CHP alkışlıyor.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Efendim, yani ben arzu ederdim ki dadaş sen alkışlasaydın.
Gerçekten, değerli arkadaşlar, bakın, işin ızdırabını size söylüyorum, bakın, bir gerçeği söylüyorum: Mersin Büyükşehir Belediyesine 30 Marttan 30 Ekime kadar "iş" diye müracaat eden, "taşeron işçiliği" diye müracaat eden insan sayısı 75 bin kişiyi geçti değerli arkadaşlar.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Alın onları, sizin belediyeniz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Tekrar ediyorum: Üniversite mezunu, taşeron işçiliğine yani ayda bin liraya talipli 75 bin kişi kapıda bekliyor. Bu sizin eseriniz, sizin Türkiye'nizin, sizin yönettiğiniz Türkiye'nin sonucu bu.
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Sizin iktidarınızda daha kötüydü.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Aziz dostum, Mersin; zenginliklerin ve güzelliklerin şehri Mersin -sayın milletvekilim karşımda- Türkiye'nin en yüksek işsizliğinin yaşandığı Mersin ve ne yazık ki Mersin göç veriyor. 12 milletvekilliğinden 11'e düştü. Niye? Bu kadar güzel Mersin'de insanlar karınlarını doyuramıyor, sizin o uçuk kaçık projeleriniz yolunda İstanbul'a sığınıyor.
Dolayısıyla, sizinle bu Genel Kurulda, hele bu psikolojiyle, hele, Sayın Başkana çok saygım var, Başkan oluşunda burada çok övmüştüm...
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - ...kazanç görmüştüm ama Sayın Başkanın bu yönetim anlayışıyla, bu siniriyle burada hiçbir ciddi konu konuşulmaz.
BAŞKAN - Haksızlık yapıyorsunuz bana Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Ne milletin ne ülkenin hiçbir ciddi konusunun görüşüleceğine kani değilim.
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - İstihdam hiç bir dönemde bu kadar artmamıştır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Onun için, bu önergeyi yani diğer arkadaşlarımız da konuşacaklar ama sizin anlayabileceğinizi tahmin etmiyorum. Siz başka şeylerle meşgulsünüz. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
Allah işinizi rast getirsin. Sizin sonunuz başka bir yer. Hayırlı olsun.
Sağ olun. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)