GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 17/2/2015 tarihli 56'ncı Birleşiminin kapalı olarak gerçekleştirilen oturumlarının tutanakları ile tutanak özetlerinin, İç Tüzük'ün 71'inci maddesine göre yayımlanmasının Genel Kurulun onayına sunulmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:59
Tarih:20.02.2015

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Böylelikle sadece konuşma süresi işgali de yapılmamış olur. İç Tüzük hakkı olarak AK PARTİ'li hatibin kullanmadığı süreyi süreme ekleme yönündeki tutumunuzu takdir ettiğimi ifade ederek başlamak istiyorum. Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisinin İç Tüzük'ün 71'inci maddesine dayalı olarak -İç Tüzük'ün 71'inci maddesi kapalı oturumla ilgili iş ve işlemleri düzenliyor- buna ilişkin olarak verdiği önerge lehinde grubumuz adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu önergenin lehindeyiz çünkü biz o gün burada yaşanan vahşeti Türkiye kamuoyunun bir ibret vesikası olarak görmesini arzu ediyoruz. Türkiye kamuoyunun -kapalı oturumda- AK PARTİ iktidarının milletvekillerinin saldırgan yüzünü, saldırgan tutumunu görmesini arzu ediyoruz. Bizim de o gün kapalı oturuma ilişkin önergemiz vardı. Biz önergeyi şunun için verdik: Ola ki bu Hükûmetin bu yasa tasarısıyla ilgili olarak devlet sırrı niteliğinde elinde bilgiler vardır, dokümanlar vardır; Genel Kurulla paylaşma arzusunda olabilir, bizi ikna edebilir. Bu nedenle kapalı oturum talebinde bulunduk. Ancak, kapalı oturumda gördüğümüz şu: Böyle bir şey yok. AK PARTİ iktidarının kendini güvenceye alan bir yasa tasarısı ve bu yasa tasarısını ille de Genel Kurula kabul ettireceği iddiasıyla burada zor kullanarak da geçirebileceğini düşünüyor. Kapalı oturumda olan esasında bu. Türkiye kamuoyunun, kapalı oturumda, duymasında, bilmesinde beis olan hiçbir şey söz konusu değildir. Ama sizin açınızdan, grubunuz açısından Türkiye kamuoyunun bilmesinde beis olan şeylerin olduğu aşikâr. Türkiye kamuoyunun bu tutanaklar, bu görüntüler açıklandığı zaman göreceği nedir? AK PARTİ iktidarının şiddet yüzü, şiddetini görecektir.

Esasında, Türkiye'de Parlamento tarihi boyunca ilk defa uygulamalı bir tasarı Genel Kurulda görüşülüyor, uygulayarak görüşüyorsunuz. Biz de buna karşı çıkıyoruz. Biliyoruz, bu yasa çıktığında, sizin kravatlı olarak burada yaptığınız zulmü polis misliyle sokakta gerçekleştirecektir. Biz bunu biliyoruz. Kravatlı olarak burada yaptığınızın katbekat fazlasını polis sokakta gerçekleştirecektir. Size bağlı kolluk kuvvetleri bunu gerçekleştirecektir. Esasında buna "emniyet teşkilatı" dememek lazım. AKP devletinin özel koruma birliklerinin yapacağı şeyleri söylüyoruz. Bunun için karşıyız. Bunun için itirazlarımızı dile getiriyoruz.

Başbakanı bir tarafa bırakalım, bugün Cumhurbaşkanı da Parlamentonun gündemine müdahale ediyor, "Bu yasa öyle ama böyle geçecek." diyor. Anayasa'nın hangi sayfasında, hangi maddesinde Cumhurbaşkanına böyle bir yetki verilmiş? Oysaki bizim de "En azından bu zulme burada barikat kuramaz isek Cumhurbaşkanının önüne son karar mercisi olarak gittiğinde elini belki vicdanına koyar, bu antidemokratik darbe yasasını, olağanüstü hâl yasasını belki veto eder." diye beklentimiz vardı. Oysaki boşuna beklentinin içerisine girmişiz. Kendisi meydanda, köy köy -neredeyse şehir şehir diyecektim, onu da geçmiş- dolaşıyor, AK PARTİ'ye oy talep ediyor, Parlamentonun gündemine müdahale ediyor. E, vallahi, sayın milletvekilleri, buna karşı direnmek haktır, bilirsiniz, direnmek de bizim fıtratımızda vardır. Biz direneceğiz bu yasaya karşı. Bu yasa bu hâliyle bu Parlamentodan geç-me-ye-cek. Onu açık ve net söylüyoruz. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar) Bu yasa, açık ve net olarak, bir darbe yasasıdır, böyle, iç güvenlik, miç güvenlik yasası falan değildir. Bu yasa darbe yasasıdır, özel hâl, olağanüstü hâl uygulama zeminini hazırlayacak bir yasa tasarısıdır. Dolayısıyla, bizim bu yasaya karşı kendi tutumumuzu ortaya koymamız, bizim açımızdan da doğal bir haktır.

Genel Başkanımız salı günkü grup toplantısında açık açık ifade etti, elinizdeki malzemeyi aldı, dedi ki: Her yerde çıkıp söylüyorsunuz, bugün de İçişleri Bakanı televizyonlarda açıkladı. "Efendim, bunlar molotofçu, efendim, bunlar bonzaici, o nedenle de karşı çıkıyorlar." Açık açık ifade etti, çağrı yaptı, dedi ki: "Bonzaiyle, molotofla ilgili düzenlemeyi getirin, bir günde birlikte Parlamentodan geçirelim." Molotofla ilgili kimi korkutuyorsunuz Allah'ınızı severseniz?

Bakın, bu yasadan en az zarar görecek grup HDP grubudur, bizim kitlemizdir çünkü biz buralara katbekat zulmü gerimizde bırakarak geldik, ateşte sınandık, ölümü ensemizde hissettik ama diz çökmedik, dimdik ayakta durduk, sizin gibi nice hükûmetleri tarihin çöp sepetine attık; biz var olduk. (HDP sıralarından alkışlar) Ama bu yasa, artık sadece HDP'ye yönelik bir yasa değil, bizim tabanımıza yönelik bir yasa değil. Bu yasa çıktığında, evet, hiç kimse kendini Türkiye'de güvende hissetmeyecektir. MHP'lisi, CHP'lisi, AKP'lisi, hiç kimse, Türkiye'de iktidara muhalefet edecek hiç kimse kendini güvende hissetmeyecektir. 400 vekil istiyorsunuz. Allah etmesin, 400'ü, 500'ü alabilirsiniz. Geçmişte Saddam Hükûmeti, Saddam yönetimi sürekli yüzde 92, yüzde 95'le iktidar olurdu. Suriye'deki zat yüzde 95, yüzde 97'yle iktidara geliyor. Sizin onlardan hiçbir farkınız kalmayacak. Esasında biz sizi büyük bir yanlıştan koruyoruz, kendinize gelin diye sizi silkeliyoruz. Kendinize gelin. Bakın, Orta Doğu'daki diğer diktatörlerle benzeşme yönünde hızla ilerliyorsunuz. Biz direnerek sizinle baş ederiz ama siz tarihe bu şekilde geçerseniz, sizin açınızdan geri dönüşü yoktur. Her gün iktidarda olmazsınız. Demokrasi bir gün size de lazım olur.

ÖNDER MATLI (Bursa) - Her gün.

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Bakın, sürdürücüsü olduğunuz gelenekte, 2 Mart 1994 darbesinde el kaldırdınız. Burada oturan milletvekili arkadaşlarımızın yaka paça cezaevine gönderilmesine cevaz veren bir gelenekten geldiniz siz. Ne oldu? 94'ten 2004'e, 2014'e biz buradayız ama sizin geleneğiniz sürekli pişmanlıklarını ifade etti. Aynı pişmanlıkları bir yıl sonra, beş yıl sonra tekrar yaşamanızı arzu etmiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Demokrasi hepimize lazımdır, demokratik yaşam hepimize lazımdır. Tersi, hiçbirimizin arzu etmeyeceği yanlışları hepimizin önüne koyar. Görevimiz de bu yanlışlardan kendimizi korumaktır. Sizleri de koruyoruz. Bakın, açık ve net söylüyoruz: Sizleri de bir yanlıştan koruyoruz.

Sayın Başkan, kullanılamayan süreyi talep ediyoruz.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, bizim kullanmadığımız süreyi veremezsiniz efendim.

BAŞKAN - Bir saniye Sayın Ünal. Zaten süre verilmiş değil.

Sayın Zozani size...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, Sayın Başkan, başlangıçta vereceğinizi söylediniz.

BAŞKAN - Hayır, vereceğim demedim efendim, sürenizi kullanın dedim. Lütfen... Tutanakları getirebiliriz, ben süre vereceğim demedim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sayın Başkan, başlangıçta vereceğim dediniz.

BAŞKAN - Lütfen, Sayın Zozani... Efendim, İç Tüzük'te böyle bir hüküm de yok.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, Sayın Başkan, tersi durumda zaten iktidar partisi sürekli Parlamentonun konuşma hakkını gasbediyor. Siz iyi bir uygulama yaptınız, sözünüzde durmanıza davet ediyoruz.

BAŞKAN - İç Tüzük'teki hüküm, 63'üncü madde, grup önerilerinde...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, Sayın Başkan, altı dakikası kalmıştı; altı dakika boyunca ben de burada sessiz duruyorum.