| Konu: | İzmir Milletvekili Oktay Vural, Bingöl Milletvekili İdris Baluken ve Ankara Milletvekili Levent Gök'ün yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 20.02.2015 |
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle şunu ifade edeyim: Tabii, dün gecenin geç saatlerinde benim kullandığım ifadelerin tamamını dinlemeden, konuşma metnimin tamamına bakmadan -maalesef, âdeta, cımbızla bir cümlesi alınmak suretiyle- zaten gerisini de dinlemeden tüm muhalefet milletvekilleri ayağa kalktı. Eğer konuşmanın tam içeriğine bakarlarsa, baştan sona kadar bu konuşmayı tetkik ederlerse ki burada kastımın muhalefet olmadığı çok açık ve net bir şekilde ortaya çıkacaktır ve burada, suç işlemeye eğilimli kişilerin, özellikle devamında da bahsettiğim kişilerin -ki bunlardan kastımın da- o yakıp yıkan Vandallar olduğunu çok açık göreceklerdi. Ben -hele ki- demokratik siyaseti savunan bir kişi olarak tüm milletvekillerinin görüşlerini engin bir hoşgörüyle de dinlediğimi herkes çok iyi bilir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, özellikle, şurada bir kısmını sadece şey yapacağım -baştan aşağıya baktığınızda- tutanaktan: "Yalnız, değerli arkadaşlar, hep 'İç Tüzük'teki hakkımızı kullanalım.' diyorlar. Evet, ona saygımız var, İç Tüzük'teki hakkınızı kullanacaksınız ama değerli arkadaşlar, İç Tüzük'teki hakkınızı kullanırken de lütfen ama lütfen bu Meclisin âdeta anayasası konumundaki İç Tüzük'ün amir hükümlerine uyalım. 'Acele ediyorsunuz.' diyorsunuz."
OKTAY VURAL (İzmir) - Ne alakası var bunun?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - "Allah aşkına sorarım size: Üç gündür, üç tam gündür çalışmamıza rağmen henüz şu kanun metninin geneli üzerindeki görüşmelere başlamamışken nasıl acele ettiğimizi söyleyebilirsiniz?"
OKTAY VURAL (İzmir) - Ne anlatıyor?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Bakın arkadaşlar, bakın, dün de tamamını dinleseydiniz eminim ki bu şey olmayacaktı.
OKTAY VURAL (İzmir) - Ne tamamı? Bunun ne alakası var? "Karşı çıkanlar suç işlemeye eğilimli olanlardır." dedin.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Hayır.
"Engin bir hoşgörüyle bu grup duruyor. İktidar grubu bugüne kadar bütün söylemlerinize, bütün eylemlerinize rağmen sıcak, samimi ve mümkün mertebe yerinden saygıyla sizi dinliyor, katılmasa da dinliyor." diyorum.
"Bakın, bu yasaya kimler karşı çıkabilir? Bu yasaya ancak ve ancak suç işleme eğilimli olanlar karşı çıkabilir, sade vatandaş bu yasayı ister."
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Biz zaten karşı çıkıyoruz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - "Bakın, değerli arkadaşlar -devamını da dinleyelim- vatandaş, özgür ortamda dolaşmak istiyor. Vatandaş, can ve mal emniyetinin olduğu bir ortamda dolaşmak istiyor, kafasına bir demir bilye gelmeden, çocuğuyla özgürce parkta dolaşmak istiyor."
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, özür dileyecek mi dilemeyecek mi, biz tutanağı okuduk zaten?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - "Vatandaş bunu istiyor bizden."
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Hâlâ diretmenin bir gereği var mı Allah aşkına, aptal mı zannediyorsunuz ya! Erdemli olun biraz ya!
AHMET AYDIN (Adıyaman) - "Özgür bir ortamda, vatandaş, devletin can ve mal emniyetini sağladığı bir ortamda olmak istiyor. Dolayısıyla, tam da sizlerin de özgürce dolaşabilmesi, özgürce yaşayabilmesi -ama suçlular hariç- masum vatandaşların korunması adına bu yasaya ihtiyaç var değerli arkadaşlar."
Burada ben, suçluları, orada o bütün bu sıkıntılara sebebiyet veren; yakmakla, yıkmakla kendini âdeta görevli hisseden; vatandaşın canına, malına kastedenleri çok açık ve net bir şekilde... Orada zaten "suçlular" diye ifade kullanmışım, bu manada da "Suçlular hariç, masum vatandaşların korunması." demişim. Burada kastımın muhalefet olmadığı çok açık ve net ortadadır.
Yani dünden beri keşke de konuşmanın tamamı dinlenebilseydi, burada böyle bir kastın olmadığı, kastımın salt ve salt suçlulara yönelik olduğu, bu suçu işleyenlerin bu kanundan rahatsız olabileceği, Vandalizm yapanların bu kanundan rahatsız olabileceğini ifade etmektir, meramım bundandır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.