| Konu: | 21 Şubat Uluslararası Anadil Günü'ne ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 60 |
| Tarih: | 21.02.2015 |
HALİL AKSOY (Ağrı) - "..."(x)Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 21 Şubat Dünya Anadil Günü nedeniyle gündem dışı söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
"..."(xx)UNESCO 1999 yılında aldığı bir kararla 21 Şubat gününü Uluslararası Anadil Günü olarak kabul etmiş ve ilk kez 2000 yılında kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla Dünya Anadil Günü kutlanmaya başlamıştır.
UNESCO verilerine göre dünya üzerinde 2.500 dil yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır, Türkiye'de ise yok olma riski olan ana dili sayısı 18 adettir. UNESCO tarafından, yüz yıl içerisinde bir dili konuşacak çocuk kalmayacak durumdaysa o dil tehlikede, bir dili konuşan hiç çocuk kalmamışsa o dil ölü olarak kabul edilmektedir. Etnik ve ulus düzeyinde toplulukların bütün ilişki ve etkinliklerinde, günlük yaşamlarında kullandıkları ve anlaştıkları dil o topluluğun ana dilidir. Daha geniş bir tanımla, bir insanın hiçbir eğitime tabi tutulmaksızın, ailesi, çevresi ve toplumu aracılığıyla öğrendiği dil ana dili olarak tanımlanmaktadır. Her insanın ana dili, et ve tırnak gibi onun ayrılmaz bir parçası olduğu hâlde, Türkiye'de ana dil eğitimi tartışmalarında bilimsel ve pedagojik gerçekler bilinçli olarak geri plana itilmektedir.
Bir ülke için önemli olan, ekonomik ve toplumsal başarı sağlamak kadar dilsel ve kültürel zenginliklerin de nesilden nesle aktarılmasının olanaklarını da yaratmaktır. Ancak bu başarıldığı zaman gerçek anlamda toplumsal ve kültürel gelişme, bir ilerleme sağlanabilir. Bireylerin ana dili dışında sonradan öğrendikleri ikinci, üçüncü diller, o dillerle iletişim kurmayı sağlasa bile insanın ana dili gibi olmamaktadır. Ana dilin kullanılmasının engellenmesi, ilgili toplumun bütün bireylerini değişik boyutta etkilese de tartışmasız olarak en fazla etkilenen kesim çocuklardır.
Türkiye, dil ve kültürlerin çeşitliliği açısından oldukça zengin bir ülkedir. Kürtçe, Gürcüce, Hemşince, Lazca, Çerkezce, Pontusça, Süryanice, Abazaca, Ermenice, Rumca, Arapça, Çeçence, Acemce, Mıhallemice ve Pomakça bunlardan birkaçıdır. Fakat bu zenginliğin önünde anayasal bir engel bulunmaktadır.
"..."(x) Türkiye'de Kürtler ve Kürtçe, uzun yıllar inkâr edilmiştir. Kürtlerden ve Kürtçeden söz etmek âdeta vatan hainliğiyle eş değerde tutulmuştur. 2000'li yıllarda bir bakan "Kürtçe eğitim istemek vatan hainliğidir." dedi. Arkasından bir bakan da Kürtçenin bir medeniyet dili olmadığını söyledi. Bakın, Kürtçenin bir medeniyet dili olmadığını söyleyen Sayın Bakana Ahmedi Hani'nin çok güzel bir cevabı var, der ki: "..." (xx) Türkçe "Kürtler marifetten anlamaz, marifet kökünden asılsızdırlar. Demesinler ki çeşitli milletler kitap sahibidirler de bir tek Kürtler bundan nasibini almamış, hem de fikir ehli olanlar." demektedir.
Bugün hâlâ Kürtçeden söz edenler, Kürtçe ana dilde eğitim talep edenler bölücülükle suçlanıyor. Kürtçenin üzerindeki baskılar yalnızca yurt içinde değil, yurt dışında da devam etmiştir. 1980'lerde İsveç'te ilk kez bir Kürtçe anaokulu açıldı ve bu anaokulunun kapatılması için Türkiye başvuruda bulundu, talebi reddedildi. Bu konuda CHP de gerçekten rolünü oynamakta biçare kalmıştır.
Türkiye, bir yandan bütün dünya çocuklarına bayram armağan ettiğini söylerken bir yandan da milyonlarca çocuğun kendi ana dillerinde eğitim görmesine engel olmaktadır. 21 Şubat Dünya Anadil Günü'nde, eğitim sistemi açısından milyonlarca çocuğun ana dilini kullanamadığı, ana dilde eğitim göremediği için yaşadığı psikolojik travma ve mağduriyet bu konuda somut politikalar gerçekleştirilmesini gerektiriyor.
Sözlerime son verirken 21 Şubat Dünya Anadil Günü'nü kutluyorum. Kendi ana dilimle de hitap etmek istiyorum: "..." (x)
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)