GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmında yer alan ana dilde eğitim yasağının tüm boyutlarıyla araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin (10/326) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Şubat 2015 Cumartesi günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:60
Tarih:21.02.2015

LEVENT GÖK (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisinin vermiş olduğu grup önerisi üzerinde söz aldım. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının kimlikleri nedeniyle hiçbir ayrımcılığa ve eşitsizliğe maruz kalmayacakları, herkesin ülkesine kendisini eşit derecede aidiyet hissedeceği, insan hak ve özgürlüklerini sonuna kadar kullanabileceği, eksiksiz hayata geçirilecek gerçek bir demokrasinin ve temel hak ve hürriyetlerinin inşasının hedef alınacağı bir düzen, bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak arzuladığımız bir dönemdir. Bu doğrultuda, çağdaş demokrasinin gereği olan tüm hakların garantiye alınması, yerinden yönetimin güçlendirilmesi, bölgeler arası sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin giderilmesi ve gerekirse doğrudan kamu yatırımlarıyla Türkiye'de gelişmeye açık olan bölgelerin desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde farklı etnik yapıların, farklı kültür kimliklerinin var olması, bunların varlıklarının sürdürülmesi ulusal zenginliğimizdir. Cumhuriyet Halk Partisi, devletin etnik farklılıklar üzerinde politikalar oluşturmasını benimsemez. Devletin görevi, bütün etnik kimliklerin, din ve mezhep farklılıklarının üzerinde, onların üzerine çıkarak insanı odak yapan yaklaşımları ortaya koymak, ortak değerleri bulup çıkartmaktır. Ancak etnik kimliğini bireysel olarak vurgulamak isteyenleri saygıyla karşılamak ve etnik kimliği de insanların bir şerefi olarak saymak demokrasinin ve insan haklarının bir gereğidir. Devletin, vatandaşların etnik kökenini, dinini, mezhebini görmeyen, bütün vatandaşlara eşit davranan bir yapıya sahip olması gerekir. Sorunlar sadece yasalardaki eksiklerden değil, uygulamadaki bazı yanlışlıklardan dolayı da gerçekleşmektedir. Dolayısıyla, yurttaşlarımızın farklı etnik kökenden gelmeleri, farklı kültürel, mezhepsel, dinsel özellikler taşımaları, bir arada olmalarının ve ortak bir ulus olmalarının engeli olamaz. Bu farklılıklar ulus olarak zenginliğimizin güç kaynağıdır. Kişisel, kültürel haklara saygı kişinin kimliğine saygıdır, insana, insan haklarına ve çoğulcu demokrasiye saygının gereğidir. Kişisel, kültürel haklar hiçbir erk tarafından çiğnenemez. Kimsenin ırkı ve kökeni de diğerinden üstün değildir. Bu nedenle, ırk temelinde çözüm arayışlarının veya asimilasyon uygulamalarının tuzaklarından demokrasimizi korumak gerekmektedir. Cumhuriyet Halk Partisinin entegrasyon anlayışı farklı etnik kimliklerin ve inançların ortadan kaldırılmasını değil, onlara saygı göstererek ülke bütünlüğünün ulus devlet anlayışıyla korunmasını amaçlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin en temel sorunlarından birini oluşturan Kürt sorunu konusunda Cumhuriyet Halk Partisi olarak, gerek verdiğimiz kanun teklifleri ve gerekse Meclisteki araştırma komisyonu önergelerimizle bu sorunun çözümü konusunda pek çok başvurumuz olmuştur, hâlen de devam etmektedir. Bunların başlıcalarını ifade etmek isterim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir kere, demokratik temsilin sağlanması ve milletvekili genel seçimlerindeki barajın makul bir orana indirilmesi -yüzde 3 gibi, yüzde 5 gibi- ve belediye ve il genel meclisleri seçimlerinde ise barajın ondalık baraj olarak uygulanması bizim önerilerimizden bir tanesidir.

Siyasi partilere devlet yardımının tüm siyasi partileri kapsayacak şekilde adil bir hâle getirilmesini öneriyoruz.

Yine, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir toplumsal mutabakat ve ortak akıl heyeti komisyonu kurularak Kürt sorunundaki çözümle ilgili önerilerin Meclisin şeffaflığı ve denetiminde gerçekleşmesini arzu ediyoruz.

Yine, eski Diyarbakır Cezaevi'nin, Kürt sorununu doğuran en önemli nedenlerden bir tanesi olan Diyarbakır Cezaevi'nin insan hakları ve demokrasi müzesi olmasını öngörüyoruz.

Boşaltılan yerleşim yerlerinin mağdurlarına verilmesi, mayınlı arazilerin temizlenip yoksul köylüye, tarımsal faaliyetlere açılması Cumhuriyet Halk Partisinin amaçları arasındadır.

Yine, davaları başka illere nakledilen ve bu şekilde, adil yargılamadan faydalanmayan yurttaşlarımızın da bu mağduriyetlerine son verilmesi, polisin biber gazı kullanması ve orantısız şiddet uygulamasının önüne geçilmesi doğuda karşılaştığımız en büyük antidemokratik uygulamalar olarak karşımıza çıkmakta ve biz de bunların karşısında bu önergelerle, kanun tekliflerimizle bunların önlenmesini amaçlamaktayız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, doğu ve güneydoğuda yaşanan, "Kürt sorunu" diye nitelendirdiğimiz bu sorunla ilgili olarak geçmişte yaşanan hak ihlallerinin araştırılması, toplumsal barışı bozan olayların ve nedenlerinin araştırılması, zorunlu göçün yarattığı sorunların araştırılması, faili meçhul cinayetlerin araştırılması, işkence ve işkencecilerin araştırılması, yasa dışı dinlemelerin araştırılması, fişlemelerin araştırılması, nefret suçlarındaki artışın araştırılması, gerçekleri araştırma komisyonunun kurulması şeklinde verdiğimiz önergelerle doğu ve güneydoğuda yaşanan soruna dikkat çekip bu konuya Cumhuriyet Halk Partisinin sağlıklı yaklaşımlarını kamuoyuyla paylaşmış bulunuyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Eylül darbesiyle ülkemizde, Türkiye'de Türkçenin dışındaki dillerin konuşulması, yazılması, öğretilmesi, bu dillerde yayın yapılması, basılı eser çıkartılması, değişik etnik kültürlerin araştırılması yasaklanmıştır. Türkiye'de "Kürt sorunu" diye nitelendirdiğimiz sorunun ana temelinde 1980 askerî darbesinin temelini oluşturan bu yasakçı anlayış yatmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi, AKP'li milletvekillerinin pek çoğunun evveliyatından geldiği Refah Partisi içerisinde yer aldığı dönemde kimsenin daha adını koymadığı bu soruna adını koymuş, "Kürt sorunu" diye nitelendirerek 1991 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kanun teklifi vermiştir. Bu kanun teklifinde, Türkçeden farklı dillerin kullanılması hakkındaki kanun teklifimizde Türkçeden başka dillerin kullanılmasına yasak getiren 12 Eylül yasakçı anlayışının kaldırılması talep edilmiş ve bu şekilde, Türkçe dışındaki çok sayıdaki değişik dillerin varlığının ve bunun yurttaşlarımız tarafından konuşulduğu gerçeğinin altı çizilmiştir. Bu dillerin konuşulması, sosyal yaşamda kullanılması, bu dillerde araştırma yapılması, inceleme yapılması Türkçenin resmî dil olarak kullanılmasına engel değildir. Değişik dillerin varlığını kabul eden ve bu dillerin kullanılmasının doğallığını kabul eden anlayış gerçekçidir ve günümüzün geçerli anlayışıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz bu kanun teklifiyle birlikte bunun ötesine geçen daha başka bir kanun teklifi o günlerde maalesef olmamıştır. Hâlbuki biz ülkemizin asli unsuru olan Kürt kökenli olsun başka diğer kökenli olsun bütün yurttaşlarımızın bu kültürel zenginliğini Türkiye'mizin ortak bir kültürü olarak kabul ediyoruz ve Türkçe resmî eğitim dili ve yazışma dili olmak kaydıyla, Türkçenin dışındaki diğer dillerin de kullanılmasını, ana dil öğretiminin yapılmasını, eğitiminin yapılmasını ve bu şekilde Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin de çocuğun üstün yararını öne geçiren anlayışının Türkiye'de kabul edilmesini öneriyoruz. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 14'üncü maddesi bu ilkelerin ışığında değerlendirilmelidir. Bu maddenin (1)'inci fıkrasında "Devletlerin çocuğun düşünce, din, vicdan özgürlüğüne saygı göstermeleri gerekmektedir." denmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda bizim son duruşumuz şu şekildedir: Türkçe resmî dildir, eğitim dilimiz resmî dil olarak Türkçedir, Türkçenin dışında diğer dillerin kullanılması çocuğun üstün yararı çerçevesinde gerçekleşmelidir. Bu konuda pedagogların, sosyologların, hukukçuların ve tüm dünya örneklerinin de ortaya konulduğu bir tabloda bu konudaki gerekli girişimlerin yapılmasını destekliyor ve bu önerge çerçevesinde de bu şekilde düşüncelerimizi ifade ediyoruz.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)