GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmında yer alan kadınların istihdam ve ücret eşitsizliği sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin (10/700) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Şubat 2015 Cumartesi günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:60
Tarih:21.02.2015

GÜLSER YILDIRIM (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bizler bu ülkenin kadınları olarak, yaşamın her alanına yayılan şiddet dalgasının durdurulması için tek başına kanunların sertleştirilmesinin çözüm olamayacağına inanıyoruz. Kadına karşı şiddet özellikle son yıllarda daha görünür olmuş ve âdeta bu ülkede bir kültür hâline gelmiştir. Yargıda yapılacak düzenlemelerle birlikte asıl değişmesi gereken şeyin erkek egemen bakış açısı ve özellikle iktidar partisinin erkek egemen zihniyetinin ciddi anlamda değişime uğraması olduğu açıktır. Burada, milyonlarca insanı temsil eden milletvekillerinin kullandıkları dil ve üslup maalesef dışarıda anında yankısını bulmakta ve kadına karşı şiddet dalgasını daha da körüklemektedir.

Ben sizlere kısaca birkaç istatistikten söz etmek istiyorum. İnsan Hakları Derneğinin verilerine göre Türkiye'de her dört saatte bir 1 kadın tecavüze uğruyor veya erkek şiddetine maruz kalıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'na göre 2014 yılında en az 294 kadın erkek şiddetiyle hayatını kaybetti. Bu ülkede üniversite mezunu kadın çalışanların dahi yüzde 75'i en az bir kez şiddete maruz kalmaktadır.

Kadınların yüzde 38'i yaşamlarının herhangi bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddetten birine maruz kalıyor. Evli kadınların yüzde 12'si cinsel şiddet yaşıyor. Kadınların yüzde 26'sı 18 yaşını tamamlamadan evlendiriliyor. Kadınların yüzde 44'ü şiddetten kimseye söz etmiyor. Her 10 kadından 3'ü şiddete fiziksel olarak karşılık veriyor ve evini kısa süreliğine terk ediyor.

Kurumsal başvurularda bulunanların oranı ise sadece yüzde 11. Kadınların yüzde 80'den fazlası evlilik yaşı, nikâh şekli ve mal paylaşımına ilişkin kanun maddelerini biliyor, buna karşılık yüzde 60'ı kadının çalışmak için eşinden izin almasının gerekmediğinden habersiz. Erken yaşta evlenen kadınların yarısı fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalırken 18'inden sonra evlenenlerde bu oran üçte 1'e iniyor. Kadınların yüzde 9'u çocukluk döneminde 15 yaşından önce cinsel istismara maruz bırakılıyor.

2014'te öldürülen her 100 kadından 9'u öldürüleceğinden emindi, yani koruma talebinde bulundu, bu koruma altında öldürüldü. Katil her 100 erkekten 4'ü daha önce şiddet uygulamaktan yargılanmıştı ama hapisten kurtulmuştu. 2014'te kadın ölümleri 2013'e oranla yüzde 31 artış gösterdi. 2014'te sadece 109 kadın ya da kız çocuğu yaşadıkları tecavüzü yargıya taşıdı.

Son on beş yılda kadına tecavüzden yargılanan devlet görevlilerinin sayıları da bir hayli kabarık. Buna göre, 241 polis, 91 asker, 17 özel timci, 15 korucu ve 45 gardiyan tecavüz suçundan yargılandı, ancak hiçbiri ceza almadı. Bu ülkede kanunlar tecavüzcüleri ve katilleri cesaretlendirmeye devam ediyor.

Tarsus'ta hedef olduğu tecavüz girişiminin ardından öldürülen Özgecan Aslan'la birlikte Türkiye'de 2015'in ilk bir buçuk ayında öldürülen kadınların sayısı 39'a yükseldi. Bu korkunç tablonun düzelmesi için devlet, kadına yönelik her türlü kötü muamele, kadın ticareti ve kadın bedeninin istismarını önlemekle yükümlüdür; bu şiddetin değişmesi için ilk önce erkek egemen dilini ve kültürünü terk ederek kendinden başlamalıdır. Devlet, aile içi şiddet ve namus cinayetlerinin insanlık suçları olduğunu kabul etmek zorundadır. Mevcut yasalar ve devletin resmî ağızlarından çıkan sözler kadına karşı ayrımcılık ve şiddeti körüklemektedir. Kadınların siyasal partiler, üniversiteler, sendikalar, belediyeler ve Türkiye Büyük Millet Meclisi başta olmak üzere bütün yönetim mekanizmalarında eşit katılımını sağlamak gerekir.

Asıl olması gereken bu iken, partimizin bu ülkenin siyasetine kazandırdığı eş başkanlık sistemine dahi tahammülü olmayan bir erkek zihniyetiyle karşı karşıyayız. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve bu cinnet hâline dönen şiddeti durdurmak için geniş ölçekli eylem planları hazırlayacak, bu planların uygulanmasını denetleyecek, özerk bütçeli, içinde bütün kadın kurumlarının ve örgütlerinin yer aldığı bağımsız bir bakanlığın, kadın bakanlığının kurulması elzemdir. İlkokuldan itibaren bütün eğitim müfredatlarında erkekliği ve savaşçılığı yücelten, kadını sadece çile çeken, çocuk doğuran ve erkeğe bakmakla yükümlü bir varlığa indirgeyen ayrımcı anlayış tamamıyla çıkartılarak ciddi bir reforma gidilmelidir. Bu ülkede sosyal medyada, siyasette ve gündelik konuşmalarda yaygın olan ırkçı ve ayrımcı söylem baz alındığında tablonun ne kadar korkunç olduğu ortaya çıkacaktır. Kadını eve kapatmaya zorlayan ve kadını sadece bir namus nesnesi olarak algılayan bu zehirli anlayış, kadın cinayetlerinden ve kadına karşı işlenen suçlardan birinci derecede sorumludur.

Biz parti olarak bütün arkadaşlarımızla birlikte, kadına karşı uygulanan şiddeti, ayrımcılığı ve her türlü kötü muameleyi lanetliyor, kadınların eşitlik ve özgürlük temelinde bir yaşam inşa etmesinin bütün koşulları yaratılıncaya kadar mücadele edeceğimizi buradan bir kez daha tekrar ilan ediyoruz.

Bu ülkede, emekçilerin, yoksulların ve kadınların dayanışması için güçlü bir demokrasi ve eşitlik kültürünün en acil ihtiyaç olduğunu belirtip, kadına karşı uygulanan şiddeti nefretle kınadığımızı söylemek istiyoruz.

Bu ülkeye demokrasi, özgürlük ve eşitlik kültürünü taşıyacak olan asıl dinamik, erkek egemen kültürü parçalayacak olan güçlü bir kadın dayanışmasıdır.

Bunu da söylemek istiyorum ki kadın konusunda, maalesef, ne CHP ne MHP üzerine düşeni yapmamıştır.

Bir diğer konu da bugün Dünya Anadil Günü olduğundan dolayı bunu da kutlamak istiyorum. Kendi ana dilimizde eğitim görmekten mahrum bırakılmış bir halk olarak, bu kürsüden, bütün dünya ana dil halklarını kutluyorum.

Bir de kendi ana dilimle bu kutlamayı yapmak istiyorum. (...) (X)

Saygılar. (HDP sıralarından alkışlar)