GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Süleyman Şah Türbesi'ne yapılan operasyona ilişkin HDP Grubu adına açıklaması
Yasama Yılı:5
Birleşim:62
Tarih:23.02.2015

HDP GRUBU ADINA NAZMİ GÜR (Van) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, biraz önce Sayın Bakan Genel Kurula bilgi verdi. Biz de Süleyman Şah Operasyonu'yla ilgili gerçekleri, düşüncelerimizi, görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Değerli arkadaşlar, böylesi bir operasyon sonucu Süleyman Şah, maalesef, mezarında rahat uyumamış, 3'üncü kez mezar yeri değiştirilerek Suriye'nin ve bizim "Rojava Kürdistan" dediğimiz Kobani kantonunun bir köyüne nakledilmiştir.

Bu olayı baştan itibaren takip ettik, Genel Kurulu Grup Başkan Vekilimiz aracılığıyla bilgilendirdik, Hükûmetten bilgi istedik ve biliyorsunuz, biz burada bir yasayı tartışırken eş zamanlı bir şekilde de bu operasyon gerçekleştirildi fakat bu operasyonu tek başına Türkiye yapmadı. Bu gerçeği sizlerle, arkadaşlarımızla paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, önce, 1923'ten itibaren, Lozan'da Caber Kalesi'nin bir bölümü Türkiye toprağı sayıldı. 1921'de Ankara Antlaşması'yla, Türkiye-Fransa arasındaki bir antlaşmayla, bu Türkiye toprağı orada korundu fakat bir baraj yapımıyla nakledildi. Daha sonra, nakledildiği yerde -yine 2'nci bir baraj- Tabka Barajı yapılırken yerini değiştirme olanağı doğdu ve bu nedenle, bir kez daha, 1995 yılında mezarın yeri değiştirildi. Şimdi, başka bir nedenle, yeni bir baraj yapılmıyor ama başka bir gerekçeyle Hükûmet karar verdi ve Süleyman Şah Türbesi bulunduğu yerden taşınarak Kobani kantonunun Eşme köyüne nakledildi. Geçici olduğunu söylüyor Hükûmet bunun ama bunun yaratacağı hukuki sorunları, uluslararası hukuku da göz önünde bulundurmakta fayda var.

Baştan itibaren, bu operasyon yapılırken değerli arkadaşlar, başta Kobani kantonu yetkilileri olmak üzere, PYD ve YPG yetkilileriyle de görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Olması gereken de buydu aslında çünkü Türkiye'nin Kobani'den bu kadar zırhlı aracı, bu kadar silahlı bir gücü 35-40 kilometre öteye kadar götürmesinin imkânı yoktu dolayısıyla Kobani kantonu yetkilileri PYD ve YPG güçleri bu konuda bilgilendirilmiş, onların onayı, onların katılımı ve desteğiyle bu operasyon gerçekleştirilmiştir.

Bu gerçeği -isterseniz, kısaca- YPG'nin yaptığı basın açıklamasında görmek gerekir; olduğu gibi okuyorum: "Türk ordusuna bağlı zırhlı araçlar ve askerlerin katılımıyla dün gece Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik bir operasyon düzenlenmiştir. Bu operasyon, YPG Komutanlığımızın bilgisi dâhilinde ve YPG Kobani güçlerimizin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Türk devletinin talebi ve koalisyon güçlerinin isteğini değerlendiren komutanlığımız insani boyutları ön planda olan operasyonda bir sakınca görmemiş ve onay vermiştir. YPG Kobani Komutanlığımızca belirlenen yetkili arkadaşlarımız ile Türk devlet yetkilileri arasında yürütülen dört günlük tartışmaların ardından operasyon planlaması yapılmıştır." Bu, ortak bir operasyon elbette ki.

"Bu çerçevede, dün gece saat 21.00'de Türk ordusuna bağlı zırhlı araçlar ve belli sayıda asker Mürşitpınar Kapısı'ndan Kobani kantonu sınırları içine girmiştir. Türk ordusu, daha önce belirlenen yol hattı üzerinden güçlerimize ait araçlar eşliğinde ilerleyerek Süleyman Şah Türbesi'ne ulaşmıştır. Güçlerimizin denetiminde bulunan alanlar içinde Türk askerlerinin mevzilendirilmesi ve ikmalinde sorumluluk alan güçlerimiz geri çekilme esnasında da bu görevini eksiksiz yerine getirmiştir."

OKTAY VURAL (İzmir) - Bravo! PKK'yla birlikte iş birliği yapıyorsunuz! YPG'nin savunma bakanı mı oldunuz?

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sizi Mondrosçular sizi!

NAZMİ GÜR (Devamla) - "Güçlerimizin aktif katıldığı operasyon tamamlanmıştır."

Bu, tabii, YPG'nin açıklaması değerli arkadaşlar.

Şimdi, bu operasyon sonucu, böyle bir operasyon sonucu taşınmıştır.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Bak, ne hâllere düştünüz? Ne hâllere düştünüz? YPG'den yardım dileniyorsunuz! Sizi sünepeler sizi!

NAZMİ GÜR (Devamla) - Taşınmanın her aşamasında Kobani'de bulunan bütün yetkililer gerekli desteği sağlamıştır.

OKTAY VURAL (İzmir) - Alkışlasanıza! Alkışlasanıza ya! Ya, alkışlasanıza AKP Grubu! Birlikte operasyon yapmışlar!

NAZMİ GÜR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ikinci önemli konu, elbette ki hukuki durumdur.

OKTAY VURAL (İzmir) - Paşa, arkanı dönsene!

NAZMİ GÜR (Devamla) - Uluslararası hukuka göre, Türkiye defakto bir durum yaratmış ve aslında kendisine ait bir toprak parçasından başka bir toprak parçasına, Kobani'nin Eşme köyündeki toprak parçasına bunu taşımıştır.

OKTAY VURAL (İzmir) - Arkanı dönsene Paşa! Dönsene!

NAZMİ GÜR (Devamla) - Bu, tümüyle defakto bir durumdur. Kobani'deki Eşme köyü on gün önce yeniden, biliyorsunuz, DAİŞ güçlerinden, çetelerinden temizlendi; çatışa çatışa temizlendi, orada YPG güçleri onlarca şehit verdi. Eşme köyünün bir Suriye toprağı olduğunu ve aynı zamanda Kobani kantonunun bir parçası olduğunu asla unutmamamız lazım. Sınıra yakın, 100 metre, 180 metre uzaklıktaki bu alan elbette ki Kobani kantonunun yetkililerinin izniyle ve desteğiyle gerçekleştirilmiştir. (MHP sıralarından gürültüler)

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Yazıklar olsun!

OKTAY VURAL (İzmir) - Bravo, AKP Grubundan alkışlar!

SİNAN OĞAN (Iğdır) - Sayın Paşa, Sayın Bakan, duyuyor musun?

NAZMİ GÜR (Devamla) - Oradaki toprak parçasının defakto bir durumla Süleymah Şah Türbesi'ne dönüştürülmesi bundan sonra elbette ki hem kanton yönetimi hem de Kürtler açısından son derece önemli bir tarihî durumdur. (MHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) - Kahraman Millî Savunma Bakanı! Kahraman Millî Savunma Bakanı, IŞİD'le, PKK'yla nasıl anlaşma yaptığını açıkla!

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bu millete, bu büyük devlete bu zulüm, zulüm!

NAZMİ GÜR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bundan sonra Süleyman Şah Türbesi'nin yapılacağı alan elbette ki, söylediğimiz gibi, Eşme köyünün toprakları ve Kobani kantonuna bağlı bir toprak parçası.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Acaba YPG'ye bunun karşılığında ne verildi, hangi sözler verildi?

NAZMİ GÜR (Devamla) - Oranın da aynı zamanda, Sayın Bakan, bir özel mülkiyet konusu olduğunu da sizlere belirtmek lazım. Bu geçici durum, defakto durum Hükûmetin kibir dolu açıklamalarına yansıtılmış, bu bir zafer olarak ilan edilmiştir ama orada bulunan güçlerin, yerel(x) güçlerin; orada bulunan, iş birliği yaptığı bütün güçlerin bu operasyondaki başarısını göz ardı ederek dile getirilmesi elbette ki üstten bakıcı, elbette ki kabul edilemez bir durum ve tutumdur.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bak, bak, bak, bak! Ey milletim, duyun! Yazın bunu yandaş, candaş medya, yazın!

NAZMİ GÜR (Devamla) - Şimdi, önümüzde önemli bir konu daha var değerli arkadaşlar; o da iki aşamada gerçekleştirilecek bu operasyon henüz bizce bitmemiştir çünkü birinci aşamada orada görevli olan askerler geri çekilmiş, ikinci aşama ise türbenin Türkiye sınırına yakın olan bir bölgeye taşınma işidir. Bu iş uluslararası hukuka gerçekten ne kadar uygundur, ne kadar değildir, önümüzdeki günlerde son derece tartışma konusudur. Dediğimiz gibi, uluslararası hukuka karşı defakto bir durum söz konusudur. Bu defakto durum karşısında, elbette ki Süleyman Şah, Eşme köyünde yapımı devam edecek olan bu türbeye defnedildiğinde, aynı zamanda demokratik ve özgür Suriye güçleriyle bundan sonra ve rejim değişikliği gerçekleştirildiğinde, yeni bir mutabakat zaptının uluslararası hukuk konusu olacağı da kesindir. Bu taşınma işinin uluslararası hukuk boyutunu da bu şekilde dile getirebiliriz.

Diğer önemli bir konu değerli arkadaşlar, o bölgede Kobani kantonu ile Türkiye arasındaki ilişkilerdir. Biz öteden beri, Rojava bölgesinde kurulan 3 kantonun Türkiye'yle olan iyi ilişkilerinin sürdürülmesini, geliştirilmesini istedik ama her zaman Hükûmet arkasını döndü, her zaman Hükûmet bu güçlerle ilişkilerde son derece ketum davrandı. Örneğin, Kobani'de altı aydır savaş sürerken Kobani'de insani bir kantonun açılması konusunda da son derece ketum davrandı ama işte, görüyorsunuz, Kürtler insani bir durum söz konusu olduğunda iş birliğinden kaçınmıyorlar.

Bu, elbette ki Türkiye-Kobani kantonu ilişkileri açısından son derece önemli bir dönüm noktasıdır; bizim açımızdan, bundan sonra, Türkiye Hükûmetinin Kobani'yle birlikte 3 kantonu tanıması, onlarla ilişkilerini sürdürmesi, 3 bölgede de 3 resmî kapının açılmasıdır. Mürşitpınar Sınır Kapısı artık, bundan sonra resmî bir gümrük kapısı olarak açılmalı, sadece insani yardım ya da insan geliş gidişlerinden çıkarılmalı, Kobani Hükûmetiyle resmî ilişkiler düzeyinde bu Mürşitpınar Kapısı gümrük kapısı olarak, resmî gümrük kapısı olarak aynı zamanda ticari ilişkilere de, ticarete de açılmalıdır.

Bu ilişki tarzı elbette ki bölgede yeni bir durum yaratacaktır. Böyle bir durum üzerinden Hükûmetin ilişkilerini geliştirmesini, Hükûmetin her 3 kantonu tanımasını ve bundan sonra demokratik ilişkilerin sürdürülmesini, elbette ki biz, Türkiye'nin yararına, Türkiye'nin çıkarına görüyoruz. Kantonlarla böylesi bir ilişkinin, böylesi bir yapıcı ilişkinin elbette ki iki yıldır sürdürdüğümüz demokratik çözüm sürecine, barış sürecine de olumlu katkıları olacağını düşünüyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)