| Konu: | Aydın Milletvekili Bülent Tezcan'ın, (2/332) esas numaralı 5682 Sayılı Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/238) |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 24.02.2015 |
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önce konuşan sayın konuşmacımız kanun teklifimizin gerekçesini açıkladı.
Avukatlık önemli bir meslek; savunma, yargı ayağının ve süjelerinin bir parçası; hâkim, savcı, avukat. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütün modern toplumlarda avukatlar, savunmanlar hak ettiği yeri ve ilgiyi görmektedir. Modern toplumlarda avukatlar ceza yargılamasında savcıyla aynı düzlemde yer almaktadır. Bizdeki gibi değil, hâkim, savcı üstte, avukat aşağıda, sanıklarla ya da müştekilerle aynı platformda değil. Savcı da avukatla aynı düzlemde iddiasını ifade etmekte, avukatlar da savunmalarını yapmaktadırlar.
Şimdi, bence öncelikle Türkiye'de bu problemi de çözmemiz gerekiyor. Baro adı işte bu düzlemden gelmektedir yani savcı ile avukatın aynı düzlemde olduğu bir platformu ifade eder baro. Oysa Türkiye'de avukatlık mesleğinin -ben da avukat kökenli bir kardeşiniz olarak- pek çok sorununa her zaman tanık olduk. Anlaşılıyor ki bu iç güvenlik paketiyle daha da ağırlaşan sorunlarla karşılaşacağız.
Yine, dünyada insan hakları düzleminin geldiği nokta devletin bireye karşı korunması değildir, bireyin devlete karşı korunmasıdır. Zaten devlet kendini korumaktadır ama bireyin başına bir şey gelirse onu nasıl koruyacaksınız, soru budur. Şimdi, bu iç güvenlik paketiyle artık Türkiye'de bütün bireyleri tehdit eden bir devletin aşırı baskıcı, tehditkâr ve herkesi sindiren uygulamaları başlayacak. Bu paketle birlikte Türkiye'de adı konulmamış bir sıkıyönetim ilan edilecek değerli arkadaşlarım. Yargı kararı olmadan aramalar, cumhuriyet savcısının devre dışı bırakıldığı, valinin, kolluk kuvvetlerinin öne geçtiği ve üst aramalarının, arabalardaki aramaların yapılabileceği keyfî bir düzen önümüze geliyor. Yargı mercisi olarak da Ankara'da bir hâkim belirleniyor.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, böylesi bir tabloda valilere, kaymakamlara gözaltına alma yetkisi tanınması ve mülki amirlerin de savcıyı öteleyerek soruşturmada savcının üzerine konumlandırılması Türkiye'de savunma mesleğine olan ihtiyacı her zamankinden çok daha fazla arttıracaktır. Şu anda bütün 77 milyon insanımızı tehdit eden bu uygulamalar karşısında valinin, kolluk kuvvetlerinin öne geçtiği ortamda artık bırakınız avukatı, yargı ve özellikle de savcı devre dışı bırakılmaktadır. Çok vahim bir tabloya doğru gidiyoruz. Bu vahim tablonun içerisinde bakın Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında bizler nezaretten başlamak üzere herkesin sorgu aşamasında avukat bulundurması zorunluluğunu getirdik. Kişi, eğer avukatı yoksa barolardan getirilecek avukatla kolluk kuvvetlerinde, savcılıkta, mahkemelerde bir avukat marifetiyle ifade vermek suretiyle bir güvenceye kavuşturulmuştu. Şimdi, bu bütün güvenceleri elimizden alan, savcıyı da devre dışı bırakan bu uygulamalar karşısında avukatlara ve avukatlık mesleğine çok büyük önem düşmektedir ama avukatların bu mesleğini sürdürebilecekleri bir ortam kalmayacaktır.
Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri, Türkiye, yoluna demokrasiyle mi gidecek, insan haklarına dayalı olarak mı gidecek, insan haklarına saygılı olarak mı gidecek, hukukun üstünlüğünü mü gerçekleştirecek, savunmayı mı güçlendirecek; mağdurları, bireyi mi koruyacak yoksa devletin otoriter, totaliter yapısını mı güçlendirecek? Türkiye bir yol ayrımında.
Bu kanun teklifimizle de son derece güç şartlarda çalışan avukat meslektaşlarımıza bir yeşil pasaport olanağı getiriyoruz. Ama, elbette bu yeterli bir tablo değil. Avukatlık mesleğini daha da güçlendirmek, kolluk kuvvetlerinin, valinin, kaymakamın, yargıçların, savcının karşısında daha fazla yetkin kılmak, soruşturmanın her evresinde avukatın istisnasız ve çok güçlü bir şekilde yer almasını temin etmek hepimizin görevi olmalıdır. Bundan kaçınan, yargıyı ve özellikle savunmayı ayaklar altına alan iç güvenlik paketiyle bunları gerçekleştiremeyeceğimiz ortadadır. Bu nedenle, yol yakınken geri dönün diyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)