| Konu: | Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 24.02.2015 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle 2 tane uçağımızın düşmesi sonucu şehit olan 4 pilot kardeşimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Allah, ailelerine ve Türk milletine sabır versin.
Kabul edilen önergeler hakkında grupların konuşma yapması normalde teamüllere aykırı ama bu kanun başladığından beri ne kanun ne Tüzük ne Anayasa ne usul ne adap ne erkân, hepsi rafa kalktı maalesef, çok üzülerek beyan ediyorum, hepsi rafa kalktı. Yoksa, bizim, burada, kabul edilen önergemiz üzerine konuşmamamız gerekiyordu ama gasbedilen konuşma haklarımızın yerine konuştuğumuzu düşünün, öyle kabul edin. Ne kadar gergin günler yaşıyoruz, ne kadar sıkıntılı anlar yaşıyoruz. Dün burada daha önce Orhan Düzgün Bey'in başına gelen Metin Külünk kardeşimizin başına gelecekti, anlamsız bir yere, iten yok, kakan yok. Metin Külünk'ün evlatlarının günahı ne arkadaş? Buraya babası, atası bu millete hizmet etsin diye göndermiş, Metin Külünk oradan aşağı gidiyordu. Niye? Bir tane başkan vekili hanımın hukuk tanımaz tavrı yüzünden. Yani, bu kanunlar geçer, biter ama kalan yaralar devam eder arkadaşlar. Hayatın tamamı tek bir kanunda da toplanmıyor. Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna sadece bir kanunda ihtiyacınız yok, bundan sonra çok daha fazla var.
Aslında, bu kanuna baktığınızda, iktidar için bulunmaz bir nimet. Her iktidar böyle bir kanundan elde ettiği hakları ister. Niye? Ali kıran baş kesen gibi. Yani, biraz evvel arz ettim, 23 Mart 1933'te Hitler'in Alman Meclisinden çıkarttığı kanun gibi. Ama unutmayın, bu kanundan kaynaklanan hakları bir gün bir başkası daha kullanacak. O başkaları her zaman sizin iddia ettiğiniz gibi iyi niyetli olmayabilir. Başörtülü bir bacımızın üstünü, "Açıl, ben seni arayacağım." dediğinde ne diyeceğiz, söyler misiniz bana. Mesture bir hanıma "Sen soyun bakalım, ben seni arayacağım." dediğinde ne diyeceğiz arkadaşlar? Yani, hep bu insanların iyi niyetine mi terk edeceğiz? Yanlış işler yapıyorsunuz. Sadece hadiseyi molotofa, vesair kilitlediniz, gerçeği uzaklaştırdınız.
Bakın, ben size anlatacağım: Bu kanunda öyle bir madde var ki kamuda denetmen, müfettiş, herhangi birisi birisini denetlemeye gitti; garezi var, onunla ilgili aksi rapor tutacak ve görevden alacak. Daha önce siz kendisiyle ilgili mahkemeye müracaat ediyordunuz, idare mahkemesi. Şu anda bu hakkını elinden aldınız. Siz kamuyu mahkemeye vereceksiniz, kamu eğer dilerse memura rücu edecek. Bakın, bu neyi getirir biliyor musunuz? Kamuda görev yapan bütün görevlileri o iktidarın kayıtsız şartsız emri altına getirir. Bir daha tekrar ediyorum: Bir gün iktidar olmadığınızda bu kanunla ilgili ciddi pişmanlıklar duyarsınız.
Bir başka konu daha: Polisler her merhalede sınava girecek. Komiser yardımcısı, Karagümrük Karakolu'nda komiser yardımcısı komiser olacak. Sınava girecek, mülakata gidecek. Mülakatta istediği ne olacak biliyor musunuz? Fatih İlçe Teşkilatına, Adalet ve Kalkınma Partisine gidecek, diyecek ki: "Ne olur, bana referans ol. Ben mülakata gidiyorum, bir sınıf atlayacağım." Zaten emniyet müdürleri arasında mevcut bu hadise artık karakolda görev yapan komiser yardımcısına kadar indirgenecek. Bunun sonu bir parti devletidir, bir Baas rejimidir, muhaberat devletidir. Bununla ilgili sancıyı şu anda hissedemeyebilirsiniz ama bir gün karşınıza bundan kaynaklanan hakları kötü anlamda kullanan birisi düştüğünde "Yandım anam!" dersiniz ve biz belki de yanınızda olamayız o dönem.
Ama, size yemin ediyorum, size de söz veriyorum, biz hiçbir zaman bu kanundan edindiğimiz hakları sizin gibi kötü kullanmayacağız. Sizin verdiğiniz, birilerine verdiğiniz... Üstü başı mesture bir hanımefendiye "Gel buraya soyun, seni arayalım." demeyeceğiz. Ama siz bu kanunla birilerine böyle bir hak veriyorsunuz, böyle bir yanlışlık yapıyorsunuz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)