GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubunun, Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve arkadaşları tarafından, gümrüklerde yaşanan sorunların ve gümrük antrepolarının denetimleriyle ilgili olarak yapılan mevzuat değişikliklerinin yarattığı sorunların araştırılması amacıyla 6/2/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 3 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:68
Tarih:03.03.2015

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu önergenin aleyhine söz almış bulunuyorum, ancak şekil şartı itibarıyla aleyhine söz aldım, bu önerinin aleyhinde değil, lehinde olduğumuzu ifade etmek isterim. Çünkü, maalesef, Türkiye'nin hemen hemen bütün gümrük kapıları sorunlu pozisyondadır. Hangisini incelerseniz inceleyin, neresinden bakarsanız bakın, mutlaka bir sorun alanıyla karşı karşıya olduğunuzu görürsünüz.

Bunun dışında, Türkiye'nin sınırları artık sınır olmaktan çıktı. Şimdi, uzun süredir gündemimizde olan ve bizim sık sık Hükûmete... Eğer siz gerçekten kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almak istiyor iseniz, böyle bir arzunuz söz konusu ise reel politikalar geliştirmeniz gerekiyor. İnsanları bir yük, bir katır yükü mazot getirdi ya da herhangi bir gıda maddesi getirdi, onun ticaretini yaptı diye öldürerek, cezaevine koyarak, cezalandırarak bu işin önüne geçebileceğinizi düşünüyorsanız ham hayal içinde yaşıyorsunuz demektir. Bunun mümkün olmadığını sizden önceki hükûmetlerde de gördük, sizde de defalarca gördük. Ancak, maalesef, Hükûmet bu konuda son derece duyarsız ve âdeta, bu konuda hiçbir sorun yokmuş gibi davranıyor.

Biz buradan ifade ettik, Hükûmete defalarca öneride bulunduk, dedik ki: Eğer sınır ticaretini kayıt altına almak istiyor iseniz... Ki siz kaçakçılık olarak değerlendiriyorsunuz, o, bizim nezdimizde kaçakçılık değildir çünkü Roboski köyüyle öbür taraftaki Merve köyü arasındaki 5 kilometre mesafedeki amca oğulları, dayı yeğen karşılıklı iki köyde yaşıyorlar. Hasbelkader birisi Irak sınırları içerisinde bırakılmış, birisi Türkiye sınırları içerisinde bırakılmış. O iki köy arasındaki ticari alışverişin "kaçakçılık" olarak addedilmesini biz hakaret olarak kabul ettiğimizi daha önce buradan ifade ettik. İnsanlar orada o ticari alışverişini yapacaklar, isteseniz de yapacaklar istemeseniz de yapacaklar. Çünkü siz onların iradesine rağmen onların iki köyü arasında, hatta iki evi arasında bir sınır çekmişsiniz.

Roboski'ye gittim ama bildiğiniz yerlerden örnekler vereyim. Mesela Mardin Şenyurt, Derbesiye'den örnek vereyim: İki ev arasından tren hattı geçiyor. Şu ses tonuyla sınırın bu yakasında konuşursanız sınırın öbür yakasındaki insanın rahatlıkla duyacağı ve size karşılık vereceği bir mesafeden söz ediyoruz. Bu mesafede birbirinden uzaklaştırdığınız, ayrıştırdığınız insanların birbirleriyle temasını gayrimeşru göstermeniz sadece sizi avutur, bunun dışında bir şeye yaramaz, gerçekçi değil.

Önerilerimiz oldu bu konuda, defalarca önerilerimiz oldu. Dedik ki: Siz gerçekten, bu konuda, bu insani münasebetlerin, ticari alışverişlerin kayıt altına alınmasını arzu ediyorsanız mevzuatımızda iki yöntem vardır, iki yol vardır. Yeni bir yasa yapmaya gerek yok, mevcut yasaları işleterek çözüm bulabiliriz. Nedir? Mevzuatımızda "sınır ticaret karnesi" diye bir şey vardır. Sınır boylarındaki köylerde, yerleşim yerlerine, insanlara sınır ticaret karnesi vererek sorunun önüne geçebilirsiniz. Onların o münasebetini de kayıt altına almış olursunuz, ticari münasebetini. Yok, bunu benimsemiyorsanız, mevzuatımızda yine yeri bulunan serbest ticaret bölgesi uygulamasına geçilebilir. Bu ikisinden birini yapın, bu sorunu çözün ama ısrarla buna yanaşmayan bir Hükûmet var çünkü insan öldürmek, hükûmetlerin her zaman kolayına gelmiştir.

En son, Şemdinli Derecik'te bir köylü -bakın, burada fotoğrafını sizinle paylaşacağım- önce dizinden jandarma kurşunuyla yaralanıyor. Bu vatandaş, Necdet Yaman, 26 yaşında bir vatandaş, kendi köyünde, evinin kapısında jandarma kurşunuyla yaralanıyor, geç tıbbi müdahale sebebiyle kan kaybından öldü. Sebebi ne? Evlerinin kapısına jandarma noktası kurulmuş ki sınır ticaretini engellesin. Kadınlar, çocuklar evinden çıkamıyor, çıktığı zaman askerle göz göze geliyor. İnsanlar buna itiraz etti, "Asker noktasını kapımıza kurmayın." dediler. Bu köyde çıkan arbedede bir jandarma kurşunuyla bir vatandaş daha geçen ay yaşamını yitirdi. Son örnektir ama daha öncesine ait pek çok örnek verebilirim.

Şimdi, bu Derecik meselesi çok önemlidir. Esasında, şu anda Derecik'te, bu tartışmaların, çatışmaların yaşandığı yerde Hükûmete göre bir sınır kapısı var, Derecik Sınır Kapısı var ama sadece var, kâğıt üstünde var. Kapı diye bir şey yok, hiçbir şey yok ama Hükûmet ilan etmiş, orada sınır kapısı açtığını ilan etmiş, değil 1 defa, tam 4 defa ilan etmiş. En son ilan geçen yaz aylarında -o zaman Başbakandı- Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapıldı ama Sayın Erdoğan'ın daha önce bir ilanı daha var Mayıs 2011'de, Yüksekova'da halka hitap ediyor, diyor ki: "Müjdeler olsun, Derecik Sınır Kapısı'nı açtık." Bugün de gitseniz Derecik'te sınır kapısı diye bir şey yok ama Hükûmet oraya bir sınır kapısı açmış!

Üzümlü'ye bir sınır kapısı açmış. Seçimler yaklaştı, artık Hükûmet sözcüleri oraya gittikleri zaman sürekli telaffuz edecekler. Zannediyorlar ki Türkiye kamuoyu, Derecik'e uzak, sadece kendileri kâğıt üzerinde bir ilan yaptıkları zaman açılmış varsayılacak, kimse orayı ifşa etmeyecek. Aynı şekilde Üzümlü Sınır Kapısı, açılmış gibi görünüyor. Oraya bir bina da yapılmış, Üzümlü'ye bir bina da yapılmış. Karşı tarafta Irak Kürdistan Federal Bölgesi Hükûmeti de iki valilik arasında imzalanan protokole göre sınır kapısının açılışını bir törenle gerçekleştirmişler ama bu çok becerikli Hükûmet ve Bakanlık, tam üç aydır buraya bir memur gönderemedi. Buraya, tam üç aydır uğraşıyoruz, üç aydır orada bekleyecek bir memur gönderemedi. Bakana söyledik, defalarca söyledik, Sayın Canikli'yle konuştuk: "Ya, sınır kapısı açtınız, bina kurdunuz oraya. Bir memur gönderin." "Efendim biz bir müdür atadık ama müdür gitmiyor." "Ee ne yapacaksınız?" "Müdürün istifasını isteyeceğim gitmezse." Yöntem bu, çözüm bu. O zaman oraya ne diye sınır kapısı açtınız ya da açtığınızı söylüyorsunuz? Yarın öbür gün biraz daha sıkışırsa Hükûmet "Efendim, oradaki yatırımı birileri engelliyor." diyecektir. "Birileri orada sınır kapısının açılmasını istemiyor." diyecektir.

Güzergâh gösterdik, Hükûmete dedik ki: "Vatandaşın günlük olarak kullandığı güzergâhı siz esas alırsanız -vatandaş sizden daha iyi biliyor orayı- sadece bir köprü yapmış olursunuz Derecik'te, sınır kapısını da açmış olursunuz." Ama, gitmişler, AK PARTİ'ye oy veren bir kesim korucu köylerinden yolu dolaştırarak 1 kilometrelik yolu 15 kilometreye çıkarmışlar!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Bütün korucu köylerinden yol geçirmeye çalışacaklar. Maksat kapı değil, oradaki 3-5 oyu -ki sadece o kadar kalmış, Allah'ın izniyle 7 Haziranda onları da ikna edeceğiz, sizlerden onları da koparacağız- o 3-5 köyü ikna etmek için 15 kilometre yolu dolandırıyorlar.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Zozani.

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Kapı açacaklar ama o kapı açılamayacak, bunu biliyoruz.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)