| Konu: | TÜRKİYE İNSAN HAKLARI KURUMU KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 122 |
| Tarih: | 20.06.2012 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hem Komisyonun hem Bakanın -alışık olduğu üzere- her önergeye yine "hayır" dediklerini görüyoruz. Bu konuda niye "hayır" dediklerini de anlayamadım.
İnsan Hakları Kurumu Kanunu Tasarısı'nda diyor ki: "Kurumun faaliyetleri hakkında kamuoyunu bilgilendirir." 5'inci maddede. Nasıl bilgilendirir? Bir süresi var mı? Nerede bir açıklama yapacak? Yok. Yani bizim teklifimiz şu: Altı ay içerisinde, ya TRT vasıtasıyla veyahut da bir kurumun yayınladığı bir duyuruyla bunu kamuoyuna duyurun. "Hayır, biz duyurmayacağız." Niye? Her şeyi gizli yapıyoruz, her şeyi saklı yapıyoruz, ondan sonra Avrupa'ya gittiğimizde en çok karşılaştığımız konu insan hakları ihlalleri.
Geçen hafta, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubundan arkadaşlar da vardı, Avrupa Parlamentosundaydık. Türkiye'ye yöneltilen bütün suçlamaların altında insan hakları ihlalleri var. Yani birisi yalan söyledi, öbürü yanlış yaptı, diğeri düşmanlık etti, diğeri ilişkilerini bozmak için kötü söyledi ama hepsi birden mi kötü söyledi? Hepsi birden aynı konuda birleşiyorlar: "İnsan haklarını ihlal ediyorsunuz." Yani bakın, ben, geçen hafta cezaevlerini gezen hem Adalet ve Kalkınma Partisi Grubundan arkadaşlarla hem de kendi grubumuzdan bir arkadaşımızla sohbet ettim, cezaevlerinin durumunu anlatıyor. O arkadaşımız, 12 Eylül sürecinde bizim gibi cezaevinde kalmış arkadaşımız, tek bir kelimeyle özetledi: Bakın, şu anda yargıladığımız, hukuka teslim ettiğimiz 12 Eylül yasalarından daha kötü yasalarla yönetiliyoruz. Cezaevi şartları 12 Eylülden daha kötü. Yerlerde insanlar yatıyor, üst üste yatıyor. "Nöbetleşe yatma sadece o zamanda kaldı." demiştik biz, otuz iki sene evveldi. Otuz iki sene sonranın Türkiyesi'nde, sizin yönettiğiniz Türkiye'de, insanlar nöbetleşe gece uyku uyuyor. Yani insan hakları dediğiniz zaman, sadece burada oturan, kendisini elit kabul eden iktidar mensupları mı zannediyorsunuz? Cezaevindeki vatandaş da bizim vatandaşımız. Cezaevindeki vatandaşın bilerek ölüme terk edilmesi insan haklarıyla nasıl bağdaşıyor? Hayatımda hiçbir dönemde, hiçbir şekilde onlarla aynı yolda yürümeyebilirim, fikirlerim bağdaşmayabilir, aynı şeyleri düşünmeyebilirim ama cezasını çekmek üzere orada yatan insan, devlete teslim olmuş insandır. Bir anne diyor ki: "Ben oğlumu size sapasağlam teslim ettim, bana bir torba kömür olarak geri verdiniz oğlumu." Bu annenin bu feryadını biz Avrupa Parlamentosunda duyuyoruz, sizler burada istediğiniz kadar duymamaya çalışın. Avrupa Parlamentosunda, her gittiğimizde yüzümüze çakıyorlar. Utanıyorum, sanki Afrika'nın bir kabile devletinden gitmişiz. Biz kendimizi demokrasiyle yönetilen, parlamenter sistemle yönetilen bir cumhuriyetin mensubu zannediyoruz, oraya gittiğimizde Cibuti Cumhuriyeti'nden bir vatandaş gibi karşılanıyoruz. Sebebi, faşistçe uygulamalar. Bunlardan vazgeçin, günahtır.
Diğer taraftan, geçen gün şehit olan 8 tane kınalı kuzunun üstüne Sayın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Beyefendi Barzani'yle basın toplantısı yapıyor. Arkadaşlar, bu teröristlerin çok önemli bir kısmı Barzani'nin himayesinde yetiştiriliyor ve siz de Barzani'yi muhatap kabul ediyorsunuz, bu şehitleri öldüren teröristlerin ağababasıyla oturup, karşınızda, muhabbet ediyorsunuz ve sonunda televizyonda "Barzani'den çok daha fazla şeyler bekliyoruz." diyorsunuz. Bu mudur devlet yönetimi? Türkiye'nin terör meselesi Barzani'ye mi ihale edildi? Bu kadar basiretsiz bir yönetim olabilir mi? Hiç vicdanınız sızlamıyor mu?
Sayın Genelkurmay Başkanının insani duygusal tavrını anlayabilirim, ağlayabilir, bir baba olarak zoruna gitmiş olabilir ama aynı Genelkurmay Başkanı 2 tane PKK'lıyı öldürdü diye 17 askeri tutuklattı; 1 tanesi albay, hâlâ cezaevinde. Siz o askeri nasıl bu PKK teröristiyle muhatap ediyorsunuz? Nasıl savaştıracaksınız?
Bütün bunların ışığında, siz dengeyi bozmuşsunuz, araba şarampole doğru yuvarlanıyor. Siz yuvarlanın gidin ama ülkeyi yuvarlamayın.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.