| Konu: | CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmında yer alan Nilüfer Çayı'ndaki kirliliğin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (10/327), Görüşmelerinin Genel Kurulun 4 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 04.03.2015 |
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bursa'mızın Nilüfer Çayı'nın kirliliği konusunda vermiş olduğumuz araştırma önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Sizleri ve televizyonları karşısında bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Güney Marmara Bölgesi'nde tarih, turizm, sanat, ticaret, sanayi ve tarım kenti olan Bursa, Türkiye'nin 4'üncü büyük ilidir. Son yıllarda Bursa'ya olan göçler sebebiyle nüfusta ciddi artışlar meydana gelmiştir. 1927 yılında 400 bin olan Bursa nüfusumuz 2014 yılında 2 milyon 700 bini aşmıştır. Bu durum, plansız bir biçimde Bursa Ovası'nın hızlı kentsel ve sanayi yapılaşması sonucu elden çıkmasına neden olmuş ve ortaya çıkan çeşitli atıklar Nilüfer Çayı'nın kirlenmesine ve çevresinin büyük zarar görmesine sebep olmuştur.
Değerli milletvekilleri, kısaca Nilüfer Çayı'nı size anlatmak isterim. Nilüfer Çayı Marmara Bölgesi'nin önemli akarsularından biridir. 103 km uzunluğundaki Nilüfer Çayı, Uludağ'ın güney yamaçlarında 850 metre yükseklikteki 2 mağaradan çıkar. Başlangıç bölümünde adı "Aras Suyu"dur. Bu su batı doğrultusunda akarken çeşitli kollarla birleşerek "Nilüfer" adını alır. Ortalama su hacmi 458 milyon metreküp/yıldır. Su toplama havzası 680 kilometrekare, yıllık olarak ortalama debisi 16,77 metreküp/saniyedir. Doğancı Barajı ile kentin içme suyuna katkı yapar. Bursa Ovası'nı suladıktan sonra çevresindeki dereleri ve Ayvalı Deresi'ni de alarak Uluabat Gölü'ne ulaşır. Daha sonra Susurluk Çayı ile birleşerek Karacabey Boğazı'ndan Marmara Denizi'ne dökülür.
Bursa'nın bu Nilüfer Çayı ilçemize de adını vermiştir ama şunu hemen ifade etmek isterim ki Nilüfer Çayı balıkların tutulduğu, etrafında pikniklerin yapıldığı ve çevresinde birçok bitki ve hayvanın yaşadığı bir çay olmasına rağmen gelin görün ki son yıllarda oldukça kirlenmiştir. Bu çayımız göç yolu üzerinde bulunan leyleklere bile barınma ve geçiş sağlamaktadır. Yan kolları başta sanayi ve evsel atıklarıyla tamamen kirlenmiş bir durumdadır. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şubesi TÜBİTAK'a bir analiz yaptırmış ve analiz sonuçları arkadaşlar, değerli milletvekilleri, yasal limitlerin 3 katı üzerinde katı madde, yağ ve gres, 5 katı üzerinde renk ve 8 katı üzerinde sülfür içeren sonuçlar içermektedir. Peki, bu ne anlama gelmektedir? Bu ağır metaller topraklarda birikime ve toprağın üst kısımlarında birikmesine neden olmaktadır. Bu durum böyle devam ettiği takdirde yıllar sonra hem insanlara hem oradaki canlılara da zarar vereceği aşikârdır.
Ovada Nilüfer Çayı ve Ayvalı Deresi'nde daha çok demir, mangan, çinko, bakır, nikel, krom ve kurşun birikimine rastlanıldığının da altını özellikle çizmek isterim.
Değerli milletvekilleri, Nilüfer Çayı araştırma önergesinin asıl amacı hep beraber bu kirliliğin önlenmesine katkı koymaktır. Çünkü Nilüfer Çayı güzergâhı boyunca alınacak tedbirler bazı kişi ve kuruluşları rahatsız etmektedir. Örneğin, Nilüfer Çayı'yla ilgilenen bir vali merkeze alınmıştır, diğer bir vali ise bu konuya hızla girmiş ama daha sonra bu konudan hızlıca uzaklaşmıştır. Büyükşehir Belediye Başkanını sorarsanız arkadaşlar, o da ovadaki sanayi tesislerine arıtma yapmak için sekiz yıl gibi bir süre vermiştir. O zaman Bursalılar ne yapmıştır? İktidardan umudunu kesmiştir. Bu çayın temizlenmesi gerekir. O zaman DOĞADER, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, EKODER Karacabey İnkaya Köylüleri Dayanışma Derneği Mudanya Halk Meclisi, yöre halkı ve balıkçıların da içinde yer aldığı bir platform tarafından Marmara Denizi'ne akan "Nilüfer Çayı Temiz Aksın" kampanyasına başlamışlardır. Bu konuda, başta kadınlarımız olmak üzere, bütün sivil toplum örgütleri destek vermiştir.
"Neler yapabiliriz?" ifadesini hemen huzurlarınıza getirmek istersek...
Bursa ilimiz sınırları içerisinde doğan Nilüfer Çayı'nın sahip olduğu doğal zenginliğin korunması ve bu kaynakların gelecek kuşaklara sağlıklı bir şekilde aktarılabilmesi amacıyla acil eylem planının oluşturulması gerekir.
Ciddi yapılaşma ve gelişme tehdidine karşı önleyici tedbirlerin alınması gerekir.
Nilüfer Çayı'nın kirlenmesine sebep olan tüm yapıların envanterinin çıkarılarak gerekli tedbirlerin alınması gerekir.
Sanayi tesislerinden kaynaklanan atıkların tespit edilmesi ve önleyici tedbirler alınması gerekir.
Uludağ oteller bölgesinde faaliyet gösteren otel işletmeleri ve kamuya ait sosyal tesislerden kaynaklanan atık suların tespit edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması gerekir.
Nilüfer Çayı ve yan kollarının ıslahı konusunda tespitlerde bulunulması ve gerekli tedbirlerin alınması gerekir.
Çevre kirliliğinin önlenmesi, bitki ve hayvan varlıklarının korunması, tarım arazilerinde sağlıklı sulama yapılabilmesi, vazgeçilmez su kaynaklarımızın korunması için Nilüfer Çayı üzerindeki oynanan bu oyunlara son verilmesi gerekir. Bunlarla ilgili tüm önlemlerin alınması lazım. Ve bu konuda huzurlarınızda Türkiye Büyük Millet Meclisinden resmî tüm makamları da görevlerini yapmaya davet ediyorum. Ayrıca görevlerini yapmak üzere de büyükşehir belediyesi ve ilgililerine de sorumluluklarını hatırlatıyorum.
Değerli milletvekilleri, araştırılan kanser taramalarıyla ilgili topraklarda biriken ağır metallerle ilgili konuları sadece ifade ederek geçmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Nilüfer Çayı konusunda bilgi sunmuşken, çok kısa da olsa, Bursa'mızda bugünlerde yaşanan iki konuda da bilgi vermek istiyorum.
Bunlardan birisi, Gürsu ve Kestel Ovalarında aşırı yağıştan dolayı tarım alanları, armut bahçeleri sular altında kaldı ama maalesef, Hükûmet, ilgili Bakanlık seyretmekten başka hiçbir şey yapmamış, ne drenaj kanallarının temizlenmesi ne de onların açılmasıyla ilgili çaba sarf etmiştir. Karacabey ve Mustafakemalpaşa Ovalarında şu anda 100 bin dönüm arazi su altındadır, 300 bin dönüm tarım arazisi ise balçık hâline gelmiş durumdadır, içine girilmez durumdadır.
Yağışlardan dolayı domates ve mısır hasatları aralık sonuna kadar devam etmiş, bir kısım mahsul ise tarlada kalmıştır. Bunu niçin söylüyorum? Ziraat Odası yetkililerinden aldığımız bilgiler ışığında, bu alanların altyapılarının çok az bir masrafla yapılabileceğini, drenaj kanallarının açılıp temizlenmesiyle böylece her yıl milyonlarca zararın ortadan kalkacağını söylemek isterim.
Değerli milletvekilleri, bu önergemize -burada Bursa milletvekili arkadaşlarımız da var- zannediyorum ki hep beraber sahip çıkacağız. Şundan dolayı: Bu konunun yerel yönetimlerle veya valiliklerle çözülme şansı yok çünkü bu konuya dokunduğunuz zaman çevrenizdeki çok kişiyi rahatsız ediyorsunuz, konunun başında da bahsettiğim gibi. Bu bakımdan, bu önergemize ben biliyorum ki, ön sıralarda oturan Bursalı milletvekili arkadaşlarımı görüyorum, onlar da destek verecek, siz de destek vereceksiniz ve hep beraber acil eylem planıyla Bursa Nilüfer Çayı'nı bu şekilde hem temizlemiş hem de kurtarmış olacağız.
Biz ne diyoruz arkadaşlar? Nilüfer Çayı'nın zehir değil, nehir olarak akmasını istiyor, hepinize saygı ve sevgi sunarken desteklerinizi bekliyor, selam ve saygılarımı sunuyorum.
Sağ olun Başkanım. (Alkışlar)