GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP Grubunun, Antalya Milletvekili Mehmet Günal ve arkadaşları tarafından, Türkiye'de elektrik dağıtımının özelleştirilmesiyle ortaya çıkan elektrik faturaları ile kayıp kaçak oranlarındaki artış ve vatandaşın bu durumdaki mağduriyetiyle ilgili sorunların ve çözüm önerilerinin tespiti amacıyla 4/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 9 Mart 2015 Pazartesi günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve gö-rüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:72
Tarih:09.03.2015

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bugün, Türkiye'deki elektrik dağıtım özelleştirmeleri sonrasında elektrikte kayıp kaçak oranlarında yaşanan gelişmelerle ilgili bir araştırma önergesi verdik. Bu konuda desteklerinizi bekliyorum.

Şimdi...(Gürültüler) Tabii, destekten önce de arkadaşlardan biraz saygı bekliyorum. "Yoklama bitti, gidebilirler." diye tekraren söyleyeyim ben, Sayın Başkan uyarmadığı için. Hâlâ devam ediyor arkadaşların sohbeti.

Değerli arkadaşlar, özelleştirme uygulamaları yapılırken, özellikle elektrik özelleştirmelerinde, dağıtım özelleştirmelerinde birtakım şeyler söylendi ve bizim ısrarlarımıza rağmen bazı şirketlere bu özelleştirmeler verildi. Şimdi bakıyoruz, burada konulmuş olan kurallar, EPDK'nın koymuş olduğu kurallar sıra sayısı almış bekleyen, Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisiyle sıraya girmiş olan torba kanunda bekleyen bir madde var. Burada, bu kayıp kaçak oranlarıyla ilgili hedefleri tutturamayan şirketlere özel düzenleme yapılıyor. Şimdi, orada da söyledik, bu kanunun sıra sayısına bakarsanız -Milliyetçi Hareket Partisi mensubu üyeler olarak orada da muhalefet şerhinde görüşlerimizi ilettik- özel bir düzenleme yapılıyor.

Bakın, değerli arkadaşlar, Özelleştirme Kanunu var; o, çıktı. EPDK'nın düzenlemeleri var, sözleşme var ve konulan kayıp kaçak hedefleri var. Bu hedeflere şu anda bazı şirketler uyamadığı için de -kanunun gerekçesinde de arkadaşlarımız bunu açıkça söylüyorlar zaten- bir yasal düzenleme getiriliyor. Birincisi: Bu, kanunların genelliği ilkesine aykırı. İkincisi: Anayasa'ya aykırı. Yani bir kere kanun önünde eşitlik var. Bir tarafta borcunu düzenli ödeyen namuslu vatandaşlarımız elektrik borcunu ödemiş, öbür tarafta da hâlâ kayıp kaçak oranının giderek arttığı bir bölge var.

Şimdi, açıkçası, burada yapılan bu düzenleme, özel olarak bu şirkete ait bir düzenleme hâline geliyor. "Neden?" diyeceksiniz: Biz komisyonda arkadaşlarımızdan bilgi aldık. Şimdi, burada, baktığımız zaman, özelleştirme yapıldıktan sonra da, özelleştirme süresince de, bu şirketlere oralardaki kayıp kaçak oranı hedefleri bildirilmiş değerli arkadaşlar; 2011'den 2015'e kadar kademeli olarak azaltılacak. Çıkan şey -özellikle burada söz konusu olan Dicle Elektrik Dağıtımınkini sadece söyleyeyim, siz anlayın ondan sonra ne kadar hedeften sapıldığını- "2011 yüzde 60,96; 2012 yüzde 50; 2013 yüzde 42; 2014 yüzde 34,90 küsur; 2015 yüzde 29." diyor.

Peki, şimdi, nasıl olmuş? Arada bir de kurul kararı var tabii. Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu kendisi karar alarak bu kayıp kaçak oranlarını revize etti. Diyoruz ki: "Şimdi, niye bize geliyorsunuz?", "Efendim, bize, yarın, hukuki sıkıntı çıkabilir, yeniden düzenleme yapmamız lazım." Neden? Buradaki şeyler ne olmuş biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Bu söylediğimiz bölgeler içerisinde üç tanesinde sorun var, en büyük sorun da Dicle Elektrik Dağıtım AŞ'yle ilgili. Bakın hedefler nasıl olmuş? 2013'te yüzde 71; 2014'te yüzde 71,7 olarak revize edilmiş ama gerçekleşme oranlarına bakarsanız daha da fazla olduğunu görüyorsunuz.

Yani, değerli arkadaşlar, böyle bir şey olamaz. Çünkü 2013'teki gerçekleşmesi yüzde 75'e çıkmış. Bu, ne demek? O özel şirkete, burada, kamu gücüyle kaynak aktarılması demek. Burada açıklamalar var; Değerli Bakanın, EPDK Başkanının, bu husus görüşülürken arkadaşlarımızın açıklamaları var, diyorlar ki: "Hiçbir şekilde bu zararlar kamuya ödettirilmeyecek, hedefleri tutturamayan şirketlerin kendileri bu zarara katlanacaklar." Peki, şimdi ne oldu da burada, Adalet ve Kalkınma Partisine yakınlığıyla bilinen, daha önce de başka şirketlerin özelleştirilmesinde, yönetiminde, sürecinde yer alan bir şahsın "Biz artık dayanamıyoruz." demesi üzerine böyle bir yasal düzenlemeyi -nasıl- getiriyorsunuz? Doğrudan o şirketin zararını başka vatandaşlara yüklüyoruz. Arkadaşlarımız "Efendim, vallahi billahi bunlar vatandaşa gelmeyecek." diyor. Peki, nasıl olacak? EPDK cinlik yapıyor.

Değerli arkadaşlar, Yargıtaydan dönen karar var, vatandaşların, kayıp kaçak oranıyla ilgili, faturaya eklenmemesine dair Yargıtayın kararı var. Burada çok net bir şekilde olayın özeti söylenmiş. Yani diyor ki: "Bu şeyin içerisinde böyle bir karar alınırsa bu karar sıkıntı çıkarır." Şirketi korumak... Bakın ne diyor: "Hem bu hal, parasını her halükarda tahsil eden davacı Kurum'un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur..." Yani, kayıp kaçağı önleyecek teknolojiler koymasını engellersiniz. Başka ne diyor? "...kendi teknik alt ve üstyapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller." Yani ne yapıyormuş? Normal şartlarda, bu şirketin, kendi kârını artırabilmek için kayıp kaçağı takip etmesi gerekirken, biz ona verdiğimiz hedefi tekrar revize ederek gerçekleşmelerini sağlayamamasını ödüllendirmiş oluyoruz. Dolayısıyla, bu, şahsa özel, bir şirkete özel, hukukun genelliği ilkesine aykırı bir düzenlemedir. Şimdi onu da siz yasalaştırmak üzere sırada bekletiyorsunuz.

Peki, tüketicilerin durumu ne olacak, vatandaşların durumu ne olacak? Açılan davalar var. Şimdi, Yargıtayın kararı çıkmış. Tüketici gidiyor, diyor ki hakem heyetlerine, kaymakamlıklara, sıralarda geziyor: "Ya, benim bunun içerisinde ödediğim kayıp kaçak parası nedir? Ben bunu nasıl geri alacağım?" Bunları soruyor. Vatandaşı oradan oraya, oradan oraya, gişelerde, kaymakamlıklarda tüketici hakem heyetlerinde süründürüyorsunuz. Şimdi, eğer bu, dava yoluyla kazanılmış bir haksa, bunun vatandaşa geri ödenmesi lazım. Bunun yolu nedir? Vatandaşı süründürmek değildir. Yapmanız gereken şey, onu hesaplayıp vatandaşların faturalarından, en azından 2015'te tahsil edilecek faturalarından mahsup ederek düşmektir. Varsa vatandaşın alacağı, bunlar hesaplanacak ki mahkeme kararıyla bu tespit edilmiş değerli arkadaşlar.

Dolayısıyla, burada şöyle bir şey var: Şimdi, EPDK bunu belirlerken birim fiyatın içerisine yediriyor. Yani kayıp kaçak oranı orada görününce mahkemeden döndü, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda böyle bir karar çıktı diye içine yediriyor. İçine yedirdiği zaman ne oluyor? Hem devletin hem firmanın kârı oluyor. Nasıl oluyor? Birim fiyatın üzerine, hem TRT payı hem vergiler, bütün şeyler birim fiyatı belirlendikten sonra giriyor. E, şimdi burada da bir sınır çiziyor, "Sizin yapmış olduğunuz bu tebliğe göre çalışma düzenlemesi, size istediğiniz kadar elektriği artırma yetkisi vermiyor." diyor mahkeme. Size verdiği yetki, maliyeti alıp dağıtım maliyetiyle beraber bunun üzerine makul bir şey koymak. Siz bunu eğer sınırsız olarak artırırsanız, işte o zaman yine hukuka aykırı davranmış oluyorsunuz, Anayasa'ya aykırı davranmış oluyorsunuz. Anayasa gereği, hukuk kurallarına herkesin uyması lazım, mahkeme kararlarına herkesin uyması lazım, buna da uymamış oluyorsunuz.

Dolayısıyla, burada Yargıtayın birçok kararı olmasına rağmen bu konu ortada duruyor değerli arkadaşlar. Borcunu ödeyen vatandaşlar rezil oluyor, maalesef sıralarda bekliyor, hâlâ bir şey alabildikleri de yok. Onun için, öncelikle bu elektrik özelleştirmelerinin arka planının incelenmesi gerekiyor. Yandaş şirketlerin, bu kâr-zarar hesabını yaparken bütün riskleri hesaplamaları gerekiyor. Tabii, bu arada yapmış olduğunuz birtakım pazarlıkların sonucunda -belli bölgelerde tabii- elektrik parasını tahsil edemeyince ne oluyor? Öbür taraflardaki vatandaşların sırtına binecek. Gelin, bu pazarlıklardan vazgeçin, herkes kullandığı elektriğin bedelini ödesin.

Ha şunu yapabiliriz: Yoksul vatandaşlarımıza, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak öneriyoruz, elektrik faturasında sübvansiyon yapıp onlara destek olabiliriz ama bunun bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için olması gerekir. Bölgesel olarak böyle düzenlemeler, Anayasa'ya aykırıdır, hukuka aykırıdır diyor, bu konuda desteklerinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)