GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu, Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:72
Tarih:09.03.2015

MHP GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iç güvenlik paketinin üçüncü bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı, her gün ayrı bir yerde konuşmakta ve muhalefetin, özellikle de Milliyetçi Hareket Partisinin iç güvenlik paketine karşı olan tavrını yerden yere vurmaktadır ve bundan sonra Türkiye'de meydana gelecek her türlü provokasyonun, kargaşanın sorumluluğunun muhalefete ait olacağını yüksek sesle haykırmaktadır. Biliyoruz ki bunların hepsi yine bir algı yönetiminin parçasıdır.

Şimdi, ben, bazı sorularıma Türk milleti tarafından Cumhurbaşkanı seçilen ancak bir türlü Cumhurbaşkanı olduğunun farkına varamayan, AKP sözcülüğüne devam eden Recep Tayyip Erdoğan'dan, Başbakan Davutoğlu'ndan ve AKP sıralarından cevap istiyorum.

Türkiye, bir kabile devleti midir? AKP on üç yıldır Türkiye'de iç güvenliği kendi keyfine göre mi sağlamıştır? Türkiye'de, şu anda, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu yok mudur? Türkiye'de, şu anda, Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu yok mudur? Türkiye'de, şu anda, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu yok mudur? Türkiye'de Ceza Kanunu yok mudur? Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu yok mudur? Olağanüstü Hal Kanunu yok mudur? Sıkıyönetim Kanunu yok mudur? Bugüne kadar, iktidar, bu kanunların kendilerine verdiği yetkileri kullanmamış mıdır? İktidar, bugüne kadar bu kanunların kendilerine verdiği görevleri yerine getirmemiş midir? Bu kanunlar bugüne kadar Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılamıştır. Pekâlâ, bugün ne değişti de "İç güvenlik paketi olmazsa, bu kanun çıkmazsa Türkiye'nin güvenliğini sağlayamayız." diye koro hâlinde bağırmaktasınız?

Tabii, iktidarın gündemi ile Türkiye'nin gündemi hiçbir zaman örtüşmedi. AKP iktidarı, Recep Tayyip Erdoğan'ın nefsine göre, Ahmet Davutoğlu'nun nefsine göre kanunlar hazırlayarak kendi gündemini oluşturdu ve algı operasyonlarıyla ülkenin gerçeklerinden ve milletimizin ihtiyaçlarından Türkiye'yi uzaklaştırdınız ve uzaklaştırmaya da devam ediyorsunuz.

Bu çerçevede, ben şu soruların cevaplarını da herkesin, özellikle de seçime gittiğimiz şu dönemde Türk milletinin çok iyi düşünmesi gerektiği kanaatindeyim. "Bu tasarı olmazsa, bu iç güvelik paketi çıkmazsa bundan sonra terörle mücadele nasıl yapılacak?" diyenlere buradan tekrar sormak istiyorum: Yıllardır PKK'yla görüşme masasında oturan, AKP iktidarı değil midir? İmralı'da yatan, kundaktaki bebeği, ak saçlı dedeyi, askerimizi, polisimizi, hâkimimizi, hekimimizi, öğretmenimizi, hemşiremizi, imamımızı, toplam 40 bin insanımızı şehit eden canibaşını idamdan kurtaran, AKP değil midir? İmralı'daki katilin İmralı'dan PKK'yı yönetmesine izin veren, AKP iktidarı değil midir? İmralı-Kandil hattında HDP'li milletvekilleri ve MİT elemanlarını "mektupçu" yapan, AKP iktidarı değil midir? Bu görüşme trafiğini koordine eden MİT Müsteşarını korumak için gece sabahlara kadar burada çalışıp kanun çıkartan, AKP'liler değil miydi? Açılım koordinatörü Beşir Atalay, AKP'nin Genel Başkan Yardımcısı değil midir? Siyasi pazarlıkları yürüten Yalçın Akdoğan, AKP Hükûmetinin Başbakan Yardımcısı değil midir?

Gösterilerde yüzünü kapatmak yasaktır, molotofkokteyli kullanmak yasaktır. PKK üniformalarıyla ellerinde kalaşnikoflarla birilerinin belirli bölgelerde kimlik kontrolü yapması, vergi toplaması, mahkeme kurması, asayişi sağlaması serbest midir arkadaşlar? Bu görüntülerin yaşanmasına izin veren, ancak bu çakallıklara haddini bildirecek bir operasyona dahi izin vermeyen, AKP iktidarı değil midir? Silopi'de, Cizre'de PKK'nın talimatlarına göre, belediye araçlarıyla şehrin etrafına hendek kazan belediye başkanlarını görevden almayan, onları görevden uzaklaştırmayan İçişleri Bakanları, AKP iktidarının İçişleri Bakanları değil midir? Bütün bunlar olup biterken bunlara müdahale etme görevleri olanların bunlardan şikâyet etmesi, ne perhiz ne lahana turşusudur? Bugüne kadar AKP terörle mücadele etmiştir de bunu Milliyetçi Hareket Partisi mi engellemiştir? Ya da bugünden sonra AKP terörle mücadele etmeye niyet etmiştir de buna Milliyetçi Hareket Partisi mi engel olmaktadır?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, iç güvenlik paketinin bu bölümünde jandarmanın ve Sahil Güvenlik Komutanlığının yeniden yapılandırılması ve İçişleri Bakanlığına bağlanmasına ilişkin hükümler de yer almaktadır. Bu girişim, jandarmanın İçişleri Bakanlığına bağlanması, jandarmanın askerî disiplinden uzaklaştırılıp siyasallaştırılmasına ilişkin ilk girişim de değildir. 1919 yılında işgalci güçlerin taşeronluğunu yapan Damat Ferit Hükûmeti de jandarmanın Dâhiliye Nezaretine bağlanmasına ilişkin bir kararname hazırlatmıştır. Ancak, jandarmanın bugün içinde bulunduğumuz şartlarda hangi saiklerle yeniden yapılandırıldığını iyi görmek lazım; bu da PKK'nın görüşme masalarında Hükûmete dayattığı hususlardan birisidir.

Jandarma teşkilatımız, terörle mücadele konusundaki otuz yıllık birikimi ve askerî disipliniyle, bugün iç güvenlikte olmazsa olmaz bir kurum konumundadır. Askerî disiplinle çalışan bir kuruluşun çok başlı hâle getirilmesi, bundan sonra özellikle kırsal alanda ve terörle mücadele konusunda ciddi bir güvenlik zafiyetine yol açacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu pakete Milliyetçi Hareket Partisi olarak niçin karşı çıktığımızın da bilinmesi bakımından, değerli vatandaşlarımızın şu hususları bir daha düşünmesinde fayda olduğu kanaatindeyim.

Öncelikle, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu tasarının içinde bulunan molotofa verilecek cezanın artırılmasına ilişkin hükümlere, bonzainin uyuşturucu madde kapsamına alınmasına dair düzenlemelere, ehliyet ve pasaportun nüfus idarelerince verilmesine ilişkin düzenlemelere hiçbir itirazımızın olmadığını ve bu maddelere destek verdiğimizi, hatta bu düzenlemelerin ayrı bir paket hâlinde getirilmesi durumunda hızla yasalaşmasına destek vermeye hazır olduğumuzun da bilinmesini istiyorum.

Diğer taraftan, bu tasarının amacının Hükûmeti korumak, Recep Tayyip Erdoğan'ı kollamak olduğunu biliyoruz. Bu sebeple, gelecekte hırsızlıklarının ve ülkeyi PKK terör örgütüne peşkeş çekmelerinin hesabını soracağımız, haramzadeleri koruyan ve kollayan bu tasarıya evet mi diyelim?

AKP yanlısı olmayan vatandaşlarımızın, siyasallaştırılan kolluk kuvvetleri aracılığıyla iktidar tarafından itibarsızlaştırılmasına imkân sağlayan bu düzenlemelere evet mi diyelim?

Terörle mücadele yerine, teröre isyan edenleri susturmayı ve fişlemeyi amaçlayan düzenlemelere evet mi diyelim?

Hükûmetin her istediğini yaptırabilmek için valilere olağanüstü hâl yetkileri vermesini görmezden mi gelelim?

Hükûmetin hukuksuz iş ve işlemlerine karşı çıkan, hırsızlıklarını orta yere seren, yedikleri haramları kursaklarına tıkayan polis amirlerinin kızağa alınmasını sağlayacak düzenlemelere evet mi diyelim?

AKP'nin hukuksuz iş ve eylemlerine karşı çıkan polis amirlerinin emekliye sevk edilecek olmasına gözlerimizi mi kapayalım?

"Ak polis"i bir an önce kurmak için polis koleji ve Polis Akademisinin kapatılacağını dile getirmeyelim mi? Polis amirlerinin her terfi döneminde mülakata tabi tutulacağını söylemeyelim mi?

Nihai olarak, polisi "ak polis" yapacak, jandarmayı "ak jandarma" yapacak ve yarın PKK'yla yaptığı anlaşmaları birer birer yürürlüğe koyduğunda "Bu kadarı da olmaz." diyecek olan vatandaşlarımızı baskı altına alacak olan bu düzenlemelere evet mi diyelim?

Kin ve garezle rapor düzenleyen müfettişleri koruma altına alacak olan düzenlemelere ve bu şekilde birçok kamu görevlisini mağdur edecek, Hükûmet için tetikçilik yapacak olan müfettişleri ortaya çıkaracak olan bu düzenlemelere evet mi diyelim?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, Hükûmet terörle mücadele etmek istiyorsa elinde yeteri kadar mevzuat vardır ama Hükûmette terörle müzakereyi bırakıp terörle mücadele edecek ne niyet ne de yürek vardır. O yüzden, boşu boşuna meydan meydan dolaşıp "Yerimiz dar." diye bağırmanın da âlemi yoktur.

Bayraklarımız direklerden indirilirken, şehir merkezlerinde ellerinde kalaşnikofla talim yapan militanlar, devlete, millete meydan okurken, AKP iktidarının desteğiyle Diyarbakır meydanında PKK paçavralarıyla, İmralı canisinin posterleriyle sözde nevruz kutlamaları yapılırken, yollar kesilip araçlar yakılırken, belediyelerin makineleriyle şehirlerin etrafına hendekler kazılırken, İzmir'in göbeğinde, Ege Üniversitesinde bir ülkücü kardeşimiz Fırat Çakıroğlu şehit edilirken bu şeref yoksunlarına haddini bildirmeye yetecek kadar kanun yok muydu da bu iç güvenlik paketini buraya getirdiniz?

Kimin ülkenin belli bir kesiminde PKK'ya alan açtığını, PKK'nın kendi paralel yapılanmasının önünü kimin açtığını, kimin PKK'yla aynı masada olduğunu, kimin PKK'yla el ele yürüdüğünü, kimin PKK'nın yaptığı kanunsuzluklara seyirci kaldığını cümle âlem bilmektedir. Meydanlara çıkıp bunlara tevil getirmenin 7 Haziranda size hiçbir faydası olmayacaktır.

Yüce Allah'ın izni ve asil milletimizin desteğiyle, yaptığınız bütün hukuksuzlukların hesabını 8 Haziranda Türk adaletinin önünde tek tek vereceğinizi tekrar hatırlatıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)