| Konu: | Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu, Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 09.03.2015 |
GÜLSER YILDIRIM (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Günlerdir üzerinde tartıştığımız iç güvenlik paketi, bize göre, çözüm sürecinin, çözüm sürecini iddia eden AKP Hükûmetinin söyleminin ruhuna aykırı bir kanundur. Bu, tamamıyla toplumu yanıltan, yanlış algı yaratan bir söylemdir. Bir kere burada çözüm süreci olanın, bu "güvenlik paketi" adı altında ölüm yasasını çıkarma projesi olmazdı. Burada bizim konuşmamız gereken şeyler şu an bu "güvenlik" adı altında topluma, polise verilecek bu sınırsız yakalama, işkence yapma, öldürme yetkisi verme yasaları olmamalıydı ama maalesef, her zaman gördüğümüz gibi, AKP Hükûmeti yine söylemi farklı, uygulamaları çok farklı olan bir politika izlemektedir ve toplumun gözünün içine baka baka, hiçbir kaygı duymadan, hiçbir vicdani sorumluluk hissetmeden bunu da yine toplumun gözüne soka soka bu ölüm yasalarını buradan geçirmeye çalışmaktadır. Buradan sormak gerekir... Ben bu yazıları okumadan konuşmalarımı sürdürmek istiyorum.
Şöyle bir gerçeklik var, eğer bu yasalar toplumu gerçekten bir kaostan kurtarma ve kamu güvenliği kaygısı taşıyan yasalarsa ve bu kaosu engelleyecek kanunlar olarak biliniyorsa tarihten şöyle bir bakmak lazım: Hiç kimse Irak'taki Saddam kadar otoriter, faşist, diktatör bir yönetime sahip değildi. Halepçe katliamlarından tutun Enfallere kadar binlerce, yüzbinlerce insanı katletti ama vardığı sonuç ne oldu? Ülkenin durumuna bakıyorsunuz... Yine, aynı örnek yanı başımızda Suriye'dir. Yine kendi içinde bir diktatör olan Esad, inkârdan, tekçilikten, mezhepçilikten, zulümden, katliamdan başka bir şey getirmedi. Yine, Suriye'nin durumuna bakıyoruz...
Kendi ülkemize dönelim, 12 Eylül darbeleri bu ülkeye ne yaşattı? İşkenceden, yakalamadan, katliamdan başka bir şey getirmedi ve maalesef, AKP Hükûmeti, bu eleştiriler üzerine, bu 12 Eylül darbelerinin eleştirisi üzerine kendini daha demokratik, daha eşitlikçi, daha toplumun farklılığını, farklı kimliklerini zenginlik olarak iddia etme politikalarıyla bu toplumun karşısına çıktı.
Yine, son süreçte çözüm süreci iddiası olan bir AKP Hükûmeti. Buradan soruyoruz: Eğer bu söylemlerinizle bu iddialarınızla çelişmiyorsanız, topluma yanlış bir algı yaşatmıyorsanız, o zaman bu güvenlik paketi neyin nesi?
Yine, bize sürekli şöyle bir şey dayatılıyor: Bölücülük. Buradan soruyorum: Acaba kim bölücüdür? Bir toplumun iradesinin önüne konulan barajlar, yüzde 10 barajlarıyla, AKP'nin şu an Kenan Evren faşizminin mirası olan barajlarla bir toplumun iradesinin bu Meclise yansımasını engelleyen yüzde 10 barajıyla yine, bir halkın, emekçinin, ezilenin, sosyalistin ve de tüm farklı kesimlerin bu Mecliste temsiliyetini bulmaması için AKP, bütün gücüyle, bütün sevdasıyla Kenan Evren yasalarına şu an sarılmıştır ve bu da başlı başına bir bölücülüktür.
Bölücülük arayacaksanız kendi zihniyetinizde aramanız gerekir. Bu toplumun iradesini dışarıda bırakarak asıl bölücülüğü bu zihniyet yapmaktadır. Ve yine, bu yasaları buradan geçirmek, "güvenlik yasaları" adı altında topluma katliam yasaları getirmek, başlı başına bir bölücülük, bir ayrımcılıktır. Bunlar faşizmde bile görülmeyen şeylerdir. Ve AKP Hükûmeti şu an kendi parti diktasını kurma çabasındadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLSER YILDIRIM (Devamla) - Burada gerçekten ne kadar söylersek bile azdır ama vicdanı olanın tekrar bu yasaları gözden geçirmesi gerektiğine inanıyorum.
Sizleri saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)