| Konu: | HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından, Bingöl Üniversitesindeki baskılar, yolsuzluk iddiaları ve rektör yönetiminden kaynaklı sorunların araştırılması amacıyla 5/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 10 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 10.03.2015 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, salonda uğultu var. Eğer müdahale ederseniz... Bu şekilde konuşamayacağım.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sohbetleri dışarıda yapalım lütfen.
Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Burada çok önemli bir konu görüşeceğiz. Duyarlı olan milletvekillerinin cankulağıyla bu önergeyle ilgili konuşmaları dinlemelerini ve ona göre bir tutum belirlemelerini özellikle rica ediyoruz.
Bingöl Üniversitesinde yaşanan sorunları anlatabiliriz ama aslında Türkiye'nin her tarafındaki üniversitelerde yaşanan sorunlar, öğrenciler üzerindeki baskılar ve bugün gelmiş olduğu aşamayı burada mümkün olduğunca sizlerle paylaşacağız.
Değerli milletvekilleri, Bingöl Üniversitesinde tam on beş gündür 16 öğrenci süresiz, dönüşümlü açlık grevine başlamış durumda. Bu ülkedeki demokrasi ayıplarına iktidarınız döneminde bir ilki daha eklemeyi başardınız. Bu ülkede, baskılardan dolayı, rektörlerin, üniversite yönetimlerinin keyfî tutumlarından dolayı üniversite öğrencilerini açlık grevine götüren bir iktidar olarak tarihe isminizi yazdırdınız.
Bingöl Üniversitesinde başlayan bu açlık grevi direnişi, şu anda giderek yaygınlaşarak, Türkiye'nin neredeyse pek çok üniversitesinde büyüyerek bir gündem yaratma durumuna gelmiştir. Kocaeli Üniversitesinde, Çanakkale Üniversitesinde, Çorum'daki, Adana'daki, İskenderun'daki, Bitlis'teki pek çok üniversitede şu anda yüzlerce öğrenci genç bedenlerini açlığa yatırmış, sesini Hükûmete ve Meclise duyurmanın çabası içerisinde kendi taleplerini haykırmaya çalışmaktadır. Maalesef bu konuda ne Hükûmetten ne Meclisten bugüne kadar Halkların Demokratik Partisinin söylemleri ya da burada, kürsüde ifade ettikleri dışında hiçbir şey duymuş değiliz.
Öğrencilerin talepleri son derece nettir. Bingöl Üniversitesindeki öğrencilerin talepleri, aynı zamanda Kocaeli Üniversitesindeki, Çorum Üniversitesindeki, Çukurova Üniversitesindeki öğrencilerin de talepleridir.
Dört temel talep dile getiriyor bu öğrenciler. İnanın ki bu talepleri buradan dile getirirken ben bir milletvekili olarak hicap duyuyorum, utanıyorum. Öğrencilerin özgürce basın açıklaması yapma hakkıyla ilgili talebini, bu ülkenin demokratik geleceğini düşünen bir milletvekili olarak burada, bu kürsüden bir talep olarak dile getirmekten utanıyorum.
Öğrencilerin özel güvenlik elemanlarının baskılarının devre dışı kalmasıyla ilgili taleplerini dile getirirken burada ben utanıyorum.
Öğrencilerin üniversiteye rastgele polisin girmemesi, polisin girdiği durumlarda üniversite kampüsünde öğrencilere işkence uygulamamasıyla ilgili taleplerini burada dile getirirken ben utanıyorum.
Yine, öğrencilerin katıldıkları bir basın açıklamasından dolayı rektörün ve üniversite yönetiminin keyfî tutumundan kaynaklanan uzaklaştırma cezaları başta olmak üzere antidemokratik uygulamalarının kaldırılmasıyla ilgili taleplerini buradan dile getirirken utanıyorum.
Bir üniversitede zaten bunlarla ilgili talepler yerine getirilmemişse o üniversitenin üniversite olma hüviyeti ortadan kalkmıştır. Dediğim gibi, sadece Bingöl Üniversitesinde değil, Çorum'da da, Çanakkale'de de, Kocaeli'nde de, Çukurova'da da aynı durum söz konusu. Öğrenciler, rektör ve rektör yönetiminin keyfî baskıları, uygulamaları, uyguladıkları cezalar, polisin kampüs içerisinde terör derecesine varacak olan işkence yöntemleri ve demokratik haklarını kullanmayla ilgili Meclise, Hükûmete seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Bugüne kadar bu sesin duyulmamış olması çok büyük bir ayıptır.
Bu araştırma önergemizle, biz, Türkiye'deki bütün üniversite öğrencilerinin taleplerine bu Meclisin kayıtsız kalamayacağını, duyarlı olacağını göstermek zorundayız. Dolayısıyla, başta iktidar partisi olmak üzere diğer muhalefet partilerinden de bu önergemize destek beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Bakın, değerli milletvekilleri, Bingöl Üniversitesinde başlayan sürecin özeti şudur: Bingöl Üniversitesinde öğrenciler, Dicle Üniversitesinde katledilen bir arkadaşları için, Aydın Erdem'in polis kurşunuyla infaz edildiğini protesto etmek için basın açıklaması yaptılar, o basın açıklamasından dolayı uzaklaştırma cezaları aldılar; 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle -ki, şu anda Türkiye'nin en önemli gündemi kadına yönelik şiddettir- kadına yönelik şiddetle ilgili bir basın açıklaması yaptılar, uzaklaştırma cezalarıyla karşılaştılar; 21 Martta üniversite kampüsünde herhangi bir şiddet olayının olmadığı "Nevroz" kutlamalarında bulundular, üniversite rektörünün ve üniversite yönetiminin soruşturma süreçleriyle karşı karşıya kaldılar. Şimdi, bu üniversite yönetimi hem YÖK'e hem de Hükûmet yetkililerine yalan yanlış bilgiler aktararak orada sanki farklı birtakım şeyler varmış gibi birtakım algılar yaratmaya çalışıyor. Güya bazı öğrenciler "Burası Kürdistan'dır, burada batıdan gelen öğrenciler okuyamaz." demiş de, o nedenle bazı öğrencilere şiddet uygulamış da, akademik personele, akademisyenlere bu yönlü baskı uygulamış da üniversite yönetimi de bununla ilgili bir süreç geliştirmiş. Bunun tamamının yalan yanlış bilgiden kaynaklandığını ve sizi yanıltmaya yönelik olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bakın, elimde bir belge var, bu belge Bingöl Üniversitesi Rektörlüğü tarafından öğrencilere gönderilmiş bir belge -utanç duyuyorum yani bunu buradan okurken de utanç duyuyorum- Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında üniversite yerleşkesinde izin verilmeyen toplu yürüyüşe katıldığınız, basın açıklamasına katıldığınız için hakkınızdaki soruşturma süreciyle ilgili bir belge. Bu, sizin adınıza bir utanç belgesidir. Bu süreçle ilgili ben YÖK Başkanıyla görüştüm. YÖK Başkanı basın açıklamasıyla ilgili, öğrencilerin demokratik hakkını kullanmasıyla ilgili durumdan utanç duyduğunu ifade ediyor.
Bakın, hem Hükûmetinizi hem rektörü, üniversite yönetimini uyarıyoruz. Açlık grevinde olan bu öğrencilerin bir kılına zarar gelirse inanın ki bu durumun altında kalırsınız. Hepimiz özellikle öğrencilerin karşı karşıya kaldığı bu baskılar ve özellikle on beş gündür bedenlerini açlık grevine yatırmalarıyla ilgili sabrımızın son noktasındayız. Bu duruma başta Millî Eğitim Bakanı olmak üzere, Başbakanın derhâl el atması lazım. Bir ülkede üniversite öğrencileri açlık grevindeyse, bir Hükûmet sırtını dönüp duyarsız bir yaklaşım içerisinde olamaz. Ben burada Bingöl Üniversitesiyle ilgili defalarca, yapılan yolsuzlukları, usulsüzlükleri, rektörün aile şirketi uygulamasını dile getirdim, onların yazılı belgeleri bizde. Akademiden gelen Bingöl milletvekiliniz var, ona sorun. Bingöl Üniversitesinin nasıl aile şirketine döndüğünü, rektörün soyadından kaç akademisyenin o üniversitede nerede istihdam edildiğini, rektörün oğlunun bir günlük bir çalışmayla nasıl usulsüz bir şekilde öğretim görevlisi kadrosuna alındığını, Bingöl Üniversitesi bünyesinde kurulan fizik tedavi rehabilitasyon bölümüyle ilgili elde edilen döner sermayenin nasıl rektörün hesabına yatırıldığını, rektörün usulsüz nasıl makam aracı aldığını, Cumhurbaşkanı sarayını kıskandıracak şekilde, üniversite kampüsü içerisinde nasıl trilyonluk konut yaptırdığını bize güvenmiyorsanız kendi milletvekilinize sorun. Bu yolsuzluklar ve usulsüzlükler almış başını gidiyor. Orası bir ailenin üniversitesi değil. Hele hele bir polis üniversitesi yapılmaya çalışılan antidemokratik bir kurum hiç değil. Eğer öyle bir gayret varsa o gayretin önünde en önce bizim durmamız lazım, bütün Meclisin durması lazım. O nedenle burada kısıtlı bir süre içerisinde özetlemeye çalıştığım bu yolsuzluklar, usulsüzlükler, öğrencilere baskı ve zulümle ilgili Bingöl Üniversitesi başta olmak üzere...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) - ...bütün üniversiteleri incelemek üzere bir araştırma komisyonunun kurulmasını talep ediyoruz. Bu konuda da başta akademisyen olan milletvekilleri olmak üzere her 4 siyasi partinin ortak bir şekilde destek vermelerini talep ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)