GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:73
Tarih:10.03.2015

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hasip Bey'e teşekkür ederim tartışmaya açtığı konuyla ilgili olarak. Zira, Meclisin yarısı uyuyordu. Bu akşam İdris Bey olmadığı için, grup başkan vekilimizin yanında oturuyordum ve iyi izliyordum ama o tartışmadan sonra hâlen uyuyan arkadaşlar var, onları da uyanmaya davet ediyorum.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Uyuyan falan yok.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Var var, arkalarda var bak, orada var. Çok iyi gözlüyorum, benim gözlerim uzağı çok iyi görüyor, yakın konusunda sıkıntım var da uzağı çok iyi görüyorum.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Benim de gözlerim çok iyi görüyor. Siz, milletvekili arkadaşlarınıza saygısızlık yapmayın.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Tamam yani herkesin uyuduğu bir yerde konuşmanın bir anlamı yok aslında ama yine de geldik madem, konuşalım burada. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Konuşma, konuşma. Herkes uyumuyor.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Tamam, konuşma! Uyuyorsunuz ya, gözümüz kör mü? Arkaya bak hâlen uyuyorlar. Hâlen uyuyorlar daha, Allah Allah! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Hem diyorsunuz "Çalışalım." hem de geliyorsunuz, orada uyuyorsunuz. Sen konuşma!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen... Rica ediyorum, lütfen...

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Ne zır zır zır konuşuyorsun? Yeter ya, bıktık sizden!

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Size yeter!

BAŞKAN - Lütfen sayın milletvekilleri, lütfen...

LEVENT GÖK (Ankara) - Bravo Nursel Hanım.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - "Meclisin yarısı uyuyor." diyor Başkanım.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Yarınız uyuyordunuz, yalan mı?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Başladınız hakarete...

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Hakaret etmiyorum. Allah Allah!

LEVENT GÖK (Ankara) - "Uyuyorsunuz" diyor, daha ne desin yani uyumak hakaret değil ki.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Bir de hanımefendisiniz ya...

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Bir gerçeği söylüyorum ben, bir gerçeği söylüyorum, bu gözler var, bu gözler görüyor.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Bari siz biraz düzgün konuşun, hanımefendisiniz ya.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Ben nasıl konuşacağımı senden öğrenecek değilim!

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Biraz öğrenmeye ihtiyaç var.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Ben 50 yaşındayım, biliyorum nasıl konuşacağımı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Tamam, Allah Allah...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lüften...

Buyurunuz.

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, 14 Ocak günü 2015'te Nihat Kazanhan isimli 12 yaşındaki bir ortaöğretim öğrencisi -hepinizin bildiği gibi- Cizre'de polisin açtığı ateş sonucu katledildi. Katledildikten sonra, tabii ki o dönemki İçişleri Bakanı, çocuğun katledilmesiyle ilgili "Bizim polisimiz yapmamıştır, bizim polisimizin silahından çıkan kurşunla bu çocuk öldürülmemiştir." dedi. Tabii ki basın, ulusal medya bu sorunun üzerine çok gitti. Şahitler vardı, tanıklar vardı ve bizim de yoğun, konunun üzerinde durmamız nedeniyle İçişleri Bakanlığı bir müfettiş tayin etti, soruşturma başladı, soruşturmanın sonucunda nihayet polisin açtığı kurşunla 12 yaşındaki çocuğun katledildiği anlaşıldı. Balistik tetkiklerden sonra da silahın üzerine kayıtlı olduğu polis tutuklandı, Malatya Cezaevine konuldu. Konulduktan yaklaşık bir ay sonra açılan dava nedeniyle, çocuğu katleden polis "Bunu ben katletmedim, benimle birlikte aynı arabada görev yapan polis katletmiştir." diyerek samimi itiraflarda bulundu ve mahkeme, çocuğu öldüreni götürdü cezaevine attı, öldürmeyeni de cezaevinden çıkardı. Tabii, soruyor hâkim "Niçin bu zamana kadar bunu söylemediniz?" diye. "Vallahi, biz polisiz yani böyle bir olay oldu, biz bu olaydan çabuk kurtulacağımızı zannediyorduk, hakkımızda bir soruşturma açılmayacağını düşünüyorduk, çok da iyi gizledik, sakladık. Çocuk öldürüldükten sonra arkadaşımız kar maskesini giydi, çocuğun öldürüldüğü yere gitti, oradaki bütün silahları topladı, getirdi, emniyetin bahçesine bir yere gömdük ama ne yazık ki işte oradaki görgü tanıklarının ve bir kişinin cep telefonuna çektiği görüntülerden sonra biz tutuklandık." diyor.

Şimdi, tabii ki burada polisin yetkilerinin artırılmasıyla ilgili bir yasayı konuşuyoruz. Bu, yetkilerin artırılmamış hâlidir. Bu yetkiler artırılmadan 12 yaşındaki bir çocuk duvarın kenarında arkadaşlarıyla oynarken bir polis tarafından katlediliyor. Şimdi, bu yasa çıktıktan sonra nice çocuklar katledilecek. Ben bilemiyorum. Zaten bu zamana kadar, on iki yıllık iktidarınız döneminde 200'ye yakın çocuk polisin silahından çıkan kurşunlarla katledildi. Şu ana kadar da en az yüzde 90'ının diyeyim yani katleden, yüzde 90, güvenlik görevlileri hakkında da herhangi bir dava açılmamıştır. Bu çocukları öldürenler bulunup yargı önüne, adalet önüne çıkarılmamışlardır. Bu yasanın da bu hâliyle çıkmasından sonra yani neler olabileceğini hep birlikte göreceğiz.

Ben, çocukların öldürülmediği bir dünya, bir Türkiye özlemiyle diyorum ve bu yasanın da geri çekilmesini bir kez daha tekrardan ifade ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Yasanın geri çekilmemesi durumunda da bundan sonraki yaşanacaklardan AKP Hükûmetinin sorumlu olacağını, bu yasaya onay veren herkesin tek tek sorumlu olacağını da ifade ediyorum.