| Konu: | Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener'in HDP grup önerisinin görüşmeleri sırasında konuşan hatibi uyarmamasıyla ilgili tutumunun İç Tüzük'ün 66'ncı maddesine uygun olup olmadığı hakkında |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 74 |
| Tarih: | 11.03.2015 |
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Niyet okumak iktidarın görevi olabilir; getirdikleri İç Güvenlik Yasası'yla birlikte zaten vatandaşların niyetlerini okuyarak gözaltına alıp hapse de attıracaklarının hazırlıklarını yapıyorlar. Dolayısıyla, bu saatten sonra niyet okumak onların işi, okumamalılar da daha doğrusu çünkü bunun yasal altyapısını hazırlıyorlar. Kenan Evren öyle bir cümle kullanmıştı: "Vatandaş özgürce düşünebilir ama seslendirdiği zaman problem oluyor." dedi. Bu, biraz öyle bir şey. "Konuşabilirsiniz, bir şeyi ifade ettiğiniz zaman, biz onun arkasındaki niyetinizi sorgularız."
Efendim, Meclis Başkanlık Divanı mekanik bir yer değildir; görevi, İç Tüzük'ü ve İç Tüzük'le birlikte basılı olarak her milletvekillerine gönderilen, dağıtılan Anayasa'yı uygulamaktır. Çünkü, İç Tüzük'ün 14'üncü maddesinde, Meclis Başkanının ve Başkanlık Divanının Meclis çalışmalarının Anayasa'ya uygunluğunu gözetmek gibi bir görevi vardır. Gidersiniz 66'yı okursunuz, işinize geliyor; ben de okudum 66'yı. 14'e bir bakın, 14 çerçevesinde bir bakın diyor mu, demiyor mu; Meclis Başkanı, Başkanlık Divanı Meclis çalışmalarının Anayasa'ya uygunluğunu gözetir diyor mu, demiyor mu? Burada her bir milletvekilinin yaptığı bir konuşma, yasama faaliyetinin bir aktivitesi olduğuna göre, her birimiz açısından bu Anayasa bağlayıcı mıdır, bağlayıcı değil midir? Her faaliyetimiz açısından bağlayıcıdır.
İtiraz ettiğim noktayı bakın çarpıttınız, açık ifade edeyim: Ben, Sayın Cumhurbaşkanının ya da bir siyasi parti liderinin toplumsal sorunlarda kampanyalar başlatmasına, sosyal sorumluluk kampanyaları başlatmasına ve toplumda duyarlılığa öncülük etmesine itiraz etmedim. Sayın hatibin buradaki ifadesi de bu değil zaten. "Biz AK PARTİ olarak" diye cümleye başladı, "Sayın Başbakanımızın başkanlığında, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde..." diyor. Şimdi, bunu dediğiniz zaman, benim itiraz ettiğim nokta burasıdır ve haklı bir itirazdır. Evet, siz mekanik olarak...
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Siz de yapın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Evet biz şunu söylemek istiyoruz: Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanıdır...
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Siz de yapabilirsiniz.
İZZET ÇETİN (Ankara) - AKP cumhuriyetinin.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - ...Anayasa'nın 104'üncü maddesinin birinci fıkrası gereği herkese eşit mesafede durur. Bunu arzu ederiz, bunu söylemek istiyoruz. Ama müsaade buyurun, müsaade buyurun...
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Anayasa'yı askıya aldı, benim Cumhurbaşkanım değil.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - ...Sayın Cumhurbaşkanının tarafsızlık ilkesini işletmesine ve bunu uygulamaya koymasına müsaade buyurun. Buraya çıkıp derseniz ki: "Bizim Cumhurbaşkanımız, bizim partimizin lideri."
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Doğru söylüyorlar.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - O, 10 Ağustostan önceydi. Cumhurbaşkanı oldu; Cumhurbaşkanı olarak, Cumhurbaşkanı sıfatıyla Meclise geldiğinde biz de burada kendisini nezaketle karşıladık.
Ben "Sayın hatibin konuşmasında bir nezaketsizlik var." demedim. Ancak buradaki konuşma da, tarafsızlık ilkesini mutlak bir şekilde her faaliyetinde gözetmesi gereken bir makamda bulunan bir insanı bir partinin tarafı gibi, bir partinin lideri gibi lanse etmeye çalıştığınız zaman itiraz ederiz. İtiraz doğal haktır. Kendinize manevi baba görürsünüz, lider görürsünüz, başka bir şey... O sizin sorununuz, buna bir şey demiyorum ama bizi bağlayan şey, Anayasa'dır. Anayasa'da tarif edilmiş yetkiler ve görevler.
Hatırlıyorum, 10 Ağustos seçimlerinden önce, altı yedi ay öncesinde bu kürsüden ifade ettik, dedik ki: Mevcut durumda 10 Ağustostan itibaren Türkiye'de bir yetki krizi dönemi başlayacak. Bu kürsüden ifade etmişiz, dile getirmişiz. Getirin düzenlemelerinizi yapalım, ne yapmak istiyorsanız bu yetki kargaşasının önüne geçecek tedbirleri alalım, dedik. Niye getirmediniz? Şimdi, defakto uygulamaların içerisine girdiniz. E, bir yerde eğer bir paralellik arayacaksınız, bir yerde bir korsanlık arayacaksanız bu uygulamaların hepsi Anayasa'ya aykırı olduğuna göre adını siz koyun, ister "paralel" deyin, ister "korsan uygulama" deyin, ister başka bir şey deyin ama şurası açık: Anayasa'ya aykırı işlem yapıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Buradaki bu ifadeler de bu çerçevede yanlıştır, itirazımız bunadır. Sayın Başkanla bir problemimiz yok.