| Konu: | MHP Grubunun, 13/1/2015 tarihinde Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve arkadaşları tarafından, emeklilerin sorunlarının araştırılması; Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve arkadaşları tarafından, ülkemizdeki sayıları 9 milyonu bulan emeklilerimizin içinde bulundukları sıkıntıların araştırılması, taban aylıklarının eşitlenmesi, maaş farklılıklarının giderilmesi ve yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/148) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun 11 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 74 |
| Tarih: | 11.03.2015 |
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sayın Çetin Çarşı'ya karşı ama ben emeklilere karşı değilim, onu söyleyeyim.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ben Çarşı'nın ta kendisiyim.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şekil şartı gereği aleyhte konuşuyorum ama bu önergenin aleyhinde olmak mümkün değil. Tabii ki konuşmamın içeriği boyutuyla da lehinde bir konuşma yapacağım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Ama sen "aleyhinde" dedin. Ben onu duydum.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, şimdi, Türkiye'de emeklilerin son iki ay içerisinde maaşları mevcut durumda bile üçte 1 oranında eridi. Yani yüzde 3'lük zamdan falan söz edildi ama esasında her emeklinin maaşı son iki ay içerisinde üçte 1 oranında eridi. Neye göre eridi? Döviz kurundaki dalgalanmalar nedeniyle eridi. Peki, bu döviz kurundaki dalgalanmalar kime yaradı? Emekliye yaramadığı kesin çünkü 800 lira maaş alan bir emeklinin alım gücü üçte 1 oranında düştü mevcut pozisyonda ama bu döviz kurundaki dalgalanmalar birilerine yaradı. Kime yaradı? Banka hesaplarında dövizi olanlara yaradı. Emeklilerin banka hesaplarında döviz olmadığına göre, kimlerin bankalarda döviz hesabı varsa üzerine alınabilir bu konuda, hele hele bunlar iktidar mensuplarıysa bu konuda üzerlerine alınmalılar. Çünkü döviz kurundaki dalgalanma ve özellikle TL'nin değer düşüşünden medet uman, kâr uman yöneticilerin bu ülkede varlığını artık hissediyor herkes. Herkes bunu konuşuyor, "Birileri bankalarındaki hesapları şişsin diye, kâr elde etsin diye özellikle bu krizlere çanak tutuyor." diyor ve devletin en tepe noktasındaki insanlar bunu yapıyorsa emekliyi düşünecek birilerinin iktidar cenahında olabileceğini düşünmek de biraz safdillik olur.
Şimdi, bakın, yaklaşık bir aydır iç güvenlik yasa tasarısını konuşuyoruz, torba tasarıyı konuşuyoruz, bir ay geçti ama iç güvenlik yasa tasarısından önce bu Meclisin komisyonlarında görüşülen bir tasarı daha vardı, o da iş güvenliğiydi. İş güvenliğini siz getirmiyorsunuz Meclisin gündemine, tasarı olarak komisyonlardan geçti, torba teklif olarak şu anda Meclis Genel Kurulu sırasında bekliyor.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Bunların derdi iç güvenlik, iş güvenliği değil!
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Getirmiyorsunuz iş güvenliğini buraya, iç güvenliği getiriyorsunuz.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Her gün 4 kişi ölüyor!
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Yan yana koyarız. Ben biraz sonra sizinle bazı rakamları paylaşacağım, hangisinin daha acil olduğuna siz karar verin.
Bakın, Türkiye'de sizin iktidarlarınız döneminde yılda ortalama 1.221 işçi yaşamını yitiriyor, yılda ortalama 1.221 işçi yaşamını yitiriyor. Mevcut durumda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını yürüten Sayın Bakanın döneminde bu ortalama yılda 1.600'dür, yılda 1.600 işçi hayatını kaybediyor. Ya, Orta Doğu savaşında yılda bu kadar insan ölmüyor, Orta Doğu'daki savaşta yılda ortalama bu kadar insan ölmüyor, siz hangi iç güvenlikten söz ediyorsunuz? İş güvenliği daha acil bir konu değil miydi? Getirseydiniz buraya, insanlarımızın çalışma koşullarını düzenleseydik, insani koşullar getirseydik. Niye getirmiyorsunuz? Size bu lazım, çünkü sizi bu koruyor, iş güvenliği korumuyor, işçinin güvenliği sizin açınızdan hiç önemli değil. Hatta ve hatta, işçilerin bu ölüm oranının yüksekliğini, uluslararası sermaye kurumlarına, Türkiye'ye davet etmek istediğiniz sermayedarlara da bir iftihar meselesi olarak sunabiliyorsunuz, "Bakın, işçiler ölüyor ama sermayedar tazminat ödemek durumunda değildir." diyebiliyorsunuz. Şimdi, böyle koşullarda siz neden söz edebilirsiniz arkadaşlar?
Bakın, AB ülkelerinde istihdam edilen yüz bin kişi başına ölümlü iş kazası oranları burada. Bu sonda gördüğünüz grafik Türkiye'ye ait, yüz binde 14,3. Bu, Türkiye'nin; 27 Avrupa ülkesi içerisindeki grafiğimiz budur. Hepsinin toplamından daha fazla bir noktadasınız.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sen Türkiye'yi Orta Doğu ülkeleriyle kıyasla da gör.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Madencilik sektörüyle ilgili bir istatistik, 20 AB ülkesiyle ilgili istatistik burada, 11 -yüz binde 1 kaza üzerinden söylüyorum- Türkiye 171. Bu sizin eseriniz.
Bir istatistik daha vereyim maden sektöründeki iş ölümleriyle ilgili. Bu grafikleri ben üretmedim, siz de girin, bu grafikleri İnternet'ten çok rahatlıkla bulursunuz hem de devletin resmî kurumlarının verdiği grafiklerdir bunlar, istatistiklerdir, rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Bunun önüne geçebilecek, bu yüz karası grafiği tersine dönüştürebilecek, iş ölümlerini ortadan kaldırabilecek ya da asgariye indirebilecek tedbirleri burada görüşmek var iken neyinize Meclisi bu kadar iç güvenlik paketiyle meşgul ediyorsunuz? Ne pahasına bunu yapıyorsunuz? Kendinizi koruma pahasına, bunun için. Derdiniz kendinizi korumaktır. Demokrasiyi, eşitlik ilkelerini vesaire; hiçbirini hatırlamaz oldunuz. Hatırlamadığınız için de üçüncü gözle kendinize bakma yetisini yitirmiş oldunuz. Hükûmet olarak, iktidar partisi olarak bu vasfınızı yitirdiniz, kendinizi görmüyorsunuz.
Açık ifade ediyorum, çok iyi biliyorum, biraz sonra bir konuşmacınız çıkacak, diyecek ki: "Gündemimizdeki iç güvenlik paketi nedeniyle... Biz bunun aciliyetine inanıyoruz. Bu nedenle... Zaten yasama döneminin de sonuna geldik. Komisyon kurmanın bir anlamı kalmamıştır. Taraf olsak bile, artık bu komisyonu kurmayacağız." Açıklamanız bu. Bunun için zahmet etmeyin, gelip burada konuşmayın. Matbu konuşmanızı zaten biz burada biliyoruz, anlıyoruz. Refleksleriniz bu konuda belirgin ve net.
Bir şey söyleyeyim. İkinci...
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Artı başka bir şey daha söyleyeceğim, art bir şey daha söyleyeceğim yani.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Siz gelip burada söylersiniz.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Zaten geleceğim.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Anlaşılan, siz konuşacaksınız.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Ben konuşacağım.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Bunlara da cevap verirsiniz, umut ediyorum.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Tabii, tabii.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Ben zevkle sizi dinleyeceğim Sayın Vekilim eğer siz konuşacaksanız.
Bu tablolara ilişkin olarak...
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Yalnız onlar önergeyle alakalı değil.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Gelip burada cevap verirsiniz her şeye...
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Önergeyle ilgili, şimdi, ona göre konuşalım.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Önerilerimizi yapıyoruz, önerilerimiz var. İş güvenliği paketinin muhalefet şerhlerini okuyun, zahmet edin okuyun, orada önerilerimiz çok açık ve nettir. Hepsine önerilerimizi koyuyoruz, hepsine biz kafa yoruyoruz, okuyoruz. Okumadan gelip burada yasama faaliyetlerine katılım sağlamıyoruz, bunu bilesiniz. Biz dersimize çalışıyoruz, siz de dersinize çalışın.
Emeklinin sofrasındaki ekmek her gün bir dilim daha küçülüyor. Yaşam koşulları insani boyutların çok çok altına indi, açlık sınırında insanları yaşatıyorsunuz. Resmî rakamla 10 milyon insanın yaşam koşullarından söz ediyoruz. Bunun sizi ilgilendiriyor olması gerekir, bu konunun sizi ilgilendiriyor olması gerekir.
Bakın, emeklilikte yaşa takılan yaklaşık 460 bin insan sorunu var Türkiye'de. Memnun olurum, buraya çıktığınızda bu insanların sorunlarının giderilmesi konusunda... Emeklilikte yaşa takılan insanların sorunlarını nasıl çözeceksiniz, bu konuya bir cevap vermenizi umut ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Çalışma Bakanı söz verdi Adil Bey.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Sayın Bakan çıksın, burada bir cevap versin, umut ediyorum.
Bakın, bu insanlara deli gömleği giydirdiniz; ironi yapmıyorum, bu insanlar kendilerini görünür kılmak için, sorunlarını ifade etmek için sokakta deli gömleğiyle dolaşmaya başladılar. Siz görebildiniz mi? Göremediniz ve her gün bu insanların sorunları büyüyor, bu sel büyüyor, bir sele dönüştü bu insanların sorunu. Bu sel sizi götürür, emin olun bu sel sizi götürür ama bari giderken arkanızdan "Allah razı olsun." diyecek insan bırakın, birisinin size hayır duası etmesini bırakın. Türkiye zenginden ibaret değildir, Türkiye müteahhitten ibaret bir ülke değildir. Türkiye'nin 77 milyon insanının sorunlarını sorun ediniyorsanız getirin -bakın, Meclisin gündeminde vardır- eksiklerini de tamamlayalım, İş Güvenliği Yasası'nı getirelim, emeklilerimizin de sorunlarını içine alacak şekilde bu sorunu çözelim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)