GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:75
Tarih:12.03.2015

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 63'üncü maddede vermiş olduğumuz önerge doğrultusunda söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, dün, 11 Mart, Berkin Elvan'ın ölüm yıl dönümüydü; bir kez daha saygıyla, rahmetle anıyorum. Dün, olayları yine yaşadık; yine biber gazı, gaz kapsülü, yine basınçlı su, yine TOMA, yine cop, yine orantısız bir güç.

Bakın, size bir iki resim göstermek istiyorum, dikkatinizi çekmek istiyorum değerli milletvekilleri. Resimde gördüğünüz, şimdi iç güvenlik paketinde yetkilendirmek istediğimiz kolluk kuvvetlerinden bir polis; diz çökmüş, elinde otomatik silah ve parmağı tetikte. Karşısındakine de dikkatinizi çekmek istiyorum. Elinde molotof yok, ağzı kapalı değil, yüzü maskeli değil, elinde silah yok, bir öğrenci. Yüzündeki korku ifadesini görüyor musunuz? Değerli milletvekilleri, samimi bir soru soruyorum: Hangi birinizin çocuğunun bu durumda olmasını istersiniz? Bu, yetkilendirilmemiş kolluk kuvvetlerinin tavrı.

Yine, benzer bir tablo Kocaeli'nden. Güvenlik gerekçesiyle, hiçbir kimseye kimlik sormadan, kendi kimliğini de göstermeden insanları arabadan indiriyorlar, "Ben sizi kontrol edeceğim, arabanızı arayacağım ya da şununla ilgili bir soruşturma istiyorum." diyor. Kişi, kimliğini sorduğunda, bu, kimliğini göstermemekte direniyor. Bu, yine, güvenlik kuvvetlerine henüz bu yetkiyi vermediğimiz bir süreçte.

Değerli milletvekilleri, nedir bu tahammülsüzlüğümüz? Bu, Berkin Elvan'ın anma törenlerinde orantısız güç kullanmaktaki, dayatmaktaki tahammülsüzlük ne? Ne istiyor bu insanlar? Hani sizin partinizin isminde olan ama bir türlü sağlayamadığınız, uygulayamadığınız adaleti istiyor bu insanlar. Bu insanlar faili meçhullerin, Berkin Elvanların katillerinin bulunmasını istiyor. Bundan daha doğal bir şey olabilir mi? Bundan daha doğal bir şey olamaz.

Sayın İçişleri Bakanım burada. Sayın İçişleri Bakanıma bir soru sormak istiyorum: Berkin Elvan, Haziran 2013'te bir polisin açtığı ateş sonucu, başına gaz kapsülünün isabet etmesi sonucu yaralandı, iki yüz altmış dört gün komada kaldı ve yaşamını yitirdi. Aradan neredeyse iki yıl geçti. MOBESE kameraları elinizde, yetkiler elinizde, MİT elinizde, iki yıla yakın bir süredir nasıl oluyor da bir polisi teslim edemiyorsunuz? Nasıl oluyor da bulamıyorsunuz? Aklıma başka bir şey geliyor, kamuoyunun da aklına başka bir şey geliyor. Her zaman olduğu gibi, acaba, bu tip cinayetleri faili olmayan cinayet kategorisine mi koydurmak istiyorsunuz? Bu kaygı var. Bunu yanıtlarsanız, beni aydınlatırsanız sevinirim.

Değerli milletvekilleri, hatırlıyor musunuz, Berkin Elvan'ın cenazesinde, dönemin Başbakanı meydanlarda Berkin Elvan'ın annesini yuhalattı. Bir şey hatırlatmak istiyorum, dönemin Başbakanı, şimdiki Sayın Cumhurbaşkanının cümlesini okuyorum: "Ben, evlada sevgiyi, muhabbeti bilirim ama sizin evladınızın mezarına karanfil ve demir bilyeler atışınızı pek anlayamadım." Anlayamazsınız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, anlamanızı da beklemiyorum. Siz, Mısır'da Esma'nın yaşadığı sıkıntıyı empatiyle anladınız ama Berkin Elvan'ı, Ali İsmail Korkmaz'ı empati yaparak bir türlü anlayamadınız.

OSMAN ÖREN (Siirt) - Ayıp! Ayıp!

MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) - Kaldı ki, Sayın Cumhurbaşkanıma bir şey ifade etmek istiyorum: Mezarımızda kırmızı karanfilin olmasının anlamı şudur, sizin de bilmenizi istiyorum: Sevginin ölümsüzleştiği, uzun süre kaldığı mezara gitse dahi, öbür tarafta cennete gitse dahi burada yaşattığımızın anlamıdır kırmızı karanfil.

Demir bilyelere gelince, 15 yaşında bir çocuk , henüz çocukluğunu yaşayamadı. İşte, o çocukluğunu yaşayamadığı...

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Bilye...

MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) - Hepimizin dönem dönem oynadığı -o çocuğumuzun oynamak istediği- çocukluk sembolüydü bilyeler. Bunları dahi siyasi bir malzeme yapıp kamuoyunda Berkin Elvanları, Ali İsmail Korkmazları ve bunların annelerini yuhalatmak, ötekileştirmek, ne Sayın Cumhurbaşkanına ne Adalet ve Kalkınma Partisinin hiçbir üyesine yakışmıyor.

OSMAN ÖREN (Siirt) - Ayıp! Ayıp!

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Gezi'ye çağıran siz de sorumlusunuz.

MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)