| Konu: | Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 12.03.2015 |
TUNCA TOSKAY (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 63'üncü maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Genel Kurula saygılar sunuyorum.
Sayın milletvekilleri, görüşülmekte olan ve AKP iktidarının dayattığı bu kanun Anayasa'mızın birçok hükmüne açıkça aykırıdır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukuk devleti olma özelliğine, kuvvetler ayrılığı ilkesine ve demokratik parlamenter sistemimize âdeta bir saldırı niteliğini taşımaktadır. Peki, iktidar böyle bir düzenlemeyi çıkarmak için neden bu kadar zorlama yapmaktadır? Bunun birçok sebebi vardır ancak benim değerlendirmeme göre sebepler üç ana başlıkta toplanabilir: Birincisi, iktidar kadroları büyük ölçüde yolsuzluk, rüşvet ve suistimale bulaşmıştır. AKP iktidarı dış etkilerle ve kendi tercihleriyle vatanımızın bölünmesine yol açacak bir politika izlemektedir. Yine, AKP iktidarı, Atatürk ve büyük Türk milletinin fedakâr mücadelesi sonunda kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti devleti ve onun temel felsefesiyle mücadele hâlindedir, devletimizi ve toplumumuzu sosyokültürel yönden değiştirmek ve dönüştürmek istemektedir.
Yukarıda üç ana başlık hâlinde topladığımız uygulamalar, olaylar ve tespitlerle ilgili Anayasa'mıza ve bütün hukuki mevzuata göre suçlu durumda olan bir iktidar ve onun kadrolarıyla karşı karşıya bulunuyoruz. Bu iktidar, suçlarını örtbas etmek için baskıcı kanunlar çıkarmakta ve kanun dışı yollara başvurmaktadır, hukuk dışına çıkmaktadır ve totaliter bir rejim oluşturma eğilimindedir. Toplumda devlete, hukuka ve yargıya güven kalmamıştır, ayrışma ve gerginlik artmıştır. Bu durumda beni ve toplumun büyük kesimini çok endişelendiren bir husus var, o da şu: İktidarın, evrensel hukukun ve Anayasa'mızın tesis ettiği hukuk sistemimizin dışına çıkma eğilimi ve uygulamaları devam ederse toplumun tepkisi ve cevabı korkarım ki hukuk içinde olmayabilir, hukuk dışına çıkabilir. Bu, çok büyük bir tehlikedir, ciddi bir kaosla karşılaşabiliriz. İktidar bu tehlikeli tutumundan vazgeçmezse ne olur? Sonuç değişmez. Bu iktidar gider ve hesap vermek zorunda kalır. Anayasa'ya aykırı baskıcı kanunlar, yok edilmeye çalışılan deliller hiç kimseyi kurtaramaz. Devlette evrak ve delil yok olmaz ve kaybolmaz. İmha ettiğini, üstünü örttüğünü düşündüğünüz her şey günü geldiğinde önünüze konur. Türkiye Cumhuriyeti devleti sizin düşündüğünüzden çok daha ciddi bir devlettir. O gün geldiğinde, bugün bağımsız ve tarafsız yargıyı yok edenler bu yargıyı çok arayacaklardır.
Vatanın bölünmesine, devletin temel felsefesinin değiştirilmesine dönük politikalar uygularken, bir taraftan da yolsuzluk ve rüşvet suistimalinde buluşanlar yargı karşısında hesap verirken kendileri ve aileleri bu toplum içinde nasıl yaşayacaklardır? Bu kadroların mensuplarına ve ailelerine her yerde saatin kaç olduğu sorulacak; çikolata ve ayakkabı kutuları, elbise askıları hatırlatılacak; para kasaları ve para sayma makineleri sorulacak; bakkal büyüğü marketçilikten o şehrin en büyük, yüksek binasını inşa edenlere bunun kaynağı sorulacak. "Ben ne yaptımsa Başbakanın talimatıyla yaptım, önce o istifa etsin." diyen, sonra bunu unutan, kentsel dönüşümle zenginleşen Bakana "Sen Karadeniz'in hangi ilindensin?" diye soracaklar. Özet olarak, bu kadrolar toplumsal baskıyı iliklerine kadar hissedecekler. Bir düşünün, bu kişilerin aileleri, çocukları ve yakınları bu sosyal baskı altında nasıl yaşayacaklar? Eğer bundan rahatsız olmayanlar ortaya çıkarsa inanın ki onların DNA'sı bizimkinden çok farklı.
2015 yılında, altmış beş yetmiş yıllık demokrasi tecrübesine sahip Türkiye'yi hiç kimse kafasındaki totaliter rejime ve çağ dışı bir sosyal yapıya dönüştüremez, buna kimsenin gücü yetmez. Sonunda uygulamaların faturası mutlaka ödenir. Tarihte bu çıkmaz yola giren hiçbir iktidarın sonu iyi olmamıştır ve hep aynı olmuştur.
Bu arada, bir noktayı daha belirtmek istiyorum sayın milletvekilleri. İktidar mensuplarının bazılarının "Benim bu olaylardan haberim yoktu, ben tasvip etmiyordum." mazeretleri hiç kimseyi kurtarmaz, tarihte de bunun örnekleri var. Devletimize, milletimize, siyasal sistemimize ve toplumsal yapımıza verilen zararın ve yapılan tahribatın bu faturasını, maalesef, bu millet ödeyecek ancak sizi de tarihte hak ettiğiniz yere mutlaka oturtacaktır.
Genel Kurula saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)