GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:75
Tarih:12.03.2015

HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Doğrusu, bugün torba şeklinde hazırlanan bu yasa tasarısı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5'inci maddesinde yer alan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, 6'ncı maddesinde yer alan adil yargılanma hakkı, 10'uncu maddesinde yer alan ifade özgürlüğü ve 11'inci maddede yer alan toplanma özgürlüğü hakları açısından sakıncalar taşımakla birlikte, iç hukuk açısından da yargı güvencesini ortadan kaldırmaktadır.

Aslında, AK PARTİ'nin yeni Türkiye'sine ve yeni polis devletine yakışan bir yasadır. Kendilerine ve yönetim anlayışlarına uygun bir biçimde çıkarılan bir kanun tasarısı önümüzdedir. Anlaşılan odur ki bu ülkede bize huzur yok, çünkü bu iç güvenlik yasa tasarısı ülkeyi tamamen bir kaosa sürükleme yasasıdır, çünkü bu yasayla vatandaşın yargıya olan güvenini sarsmaktadır ve güvensizlik yaratmaktadır.

Açıkçası, hukuk devleti ilkelerini terk ederek, tamamen polis devletine dönüştürerek, kalıcı bir sıkıyönetim yaşam tarzını dayatarak halkı bir zulüm cenderesine almaktadır. Vatandaşı kendisine düşman ilan eden ve en asgari hakların ve demokrasinin ortadan kaldırılmak istenildiği bir düzenlemedir. O nedenle, biz bu düzenlemeye kesinlikle karşıyız.

"Demokratikleşme" adı altında, tekrar ülkeyi baştan başa bir sıkıyönetim ve olağanüstü hâle dönüştürme gayreti içinde olduğunun en bariz örneğini, işte önümüzde duran bu kanun tasarısıyla görmek mümkündür. Bunu incelemek ya da analiz yapmak için hukukçu olmaya veya uzman olmaya gerek yok, çünkü her şey açık ve nettir. Bu madde de AK PARTİ'nin mantığıyla, Cibali Karakolu'nu hatırlarsanız, Türkiye'yi buna çevirmek istemektedir. AK PARTİ Hükûmeti, hak ve özgürlükleri sınırlama ve ortadan kaldırma, kendine muhalif olan kesimleri bastırmak ve susturmak, ifade özgürlüğünü engellemek amacıyla hazırlanan ve ülkede ciddi sorunların yaşanacağı bir taslağı önümüze getirmiştir. AK PARTİ Hükûmeti -2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu, 3713 sayılı Yasa'nın 7'nci maddesinin (3)'üncü fıkrasında belirttiği gibi kalıcı sıkıyönetim öngören- toplantı ve gösteri hakkını kullanan tüm vatandaşları savaş potansiyeli olarak görmektedir.

Bazı çağrıları hatırlatmakta fayda vardır. Hani deniliyordu: "Artık ülkeyi kurtarma çağrısı yapma dönemi geride kaldı ya da kapandı." Yasama, yürütme ve yargı organları, hukukun üstünlüğü, demokratik devlet olma iradesi bu iç güvenlik yasasıyla tamamen kapanmıştır. Sorunu, demokratik yol ve yöntemlerle çözülmesi gereken bir sürecin başlaması umudunu, başka bir bahara erteleme çabası olarak değerlendirmekteyim.

Kuvvetler ayrılığı, toplumlar arası barışa ihtiyaç duyduğumuz böylesi bir dönemde güvenlik yasasını gündeme getirmenin -sorunları demokratik çözümden, hukukun üstünlüğünden- barış ve kardeşlikle hiçbir ilgisi ve alakası yoktur. Temel hak ve özgürlüklerin kutsallığı, hoşgörü, toplumsal barış projesi ile insani ve ahlaki değerlere aykırı olan bu yasa derhâl geri çekilmelidir. Büyük devlet olma iddiasında olan Hükûmet, bu yasayla kendi ayağına balta vurmuştur. Özellikle emniyet teşkilatındaki mevcut kadroları tasfiye etmekte ve kendisine bağlı bir kadroyu güvenceye almaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu coğrafyada, halkların yüzyıllarca bir arada yaşadığı bu topraklarda, çatışarak değil, savaşarak değil, barış ve huzur içinde yaşamak zorunluluğu söz konusudur ama görülen odur ki... Meclisin kapanacağı bir dönemde getirilen, milletvekillerini birbirlerini kırmaya, kavgaya dönüştüren böylesi bir yasayı asla tasvip etmiyoruz. Oysaki bir veda dönemi olması gerekirken -maalesef, üzülerek söylüyorum- sanki bir kavga dövüş sahnesi sergilenen bu yasayla asla ve asla Türkiye'ye huzur gelebileceğine inanmamaktayım.

Bu ülkeyi süper valilerle, süper emniyet müdürleriyle, süper hâkimlerle, süper savcılarla idare edeceğinizi sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Sakın ha...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Devamla) - Bu yasayı hemen kaldırın. Gerçekten iç barışın sağlanmasını istiyorsanız, bu yasanın rafa kaldırılmasını talep ediyorum ve öneriyorum size. Çünkü eğer valilere, kaymakamlara ve diğer yetkili kesimlere yetki vermek istiyorsanız, buyurun, demokrasiyi işletelim. Sandıkta nasıl belediye başkanı seçiyorsak, valiyi de öyle seçelim, kaymakamı da öyle seçelim. Niye yetkilendiriyorsunuz?

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Zenderlioğlu.

HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Devamla) - Devlet gücünün hepsini valiye yüklüyorsunuz. Efendim, vali sıkıyönetim ilan edecek, olağanüstü hâl ilan edecek; oh, keyfine göre devleti ve ülkeyi idare edecektir. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Siz karşı çıkmayın bari, siz karşı çıkmayın ya. Sivilleşiyoruz, sivilleşiyoruz.

HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Devamla) - Tekrar hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)