| Konu: | Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 12.03.2015 |
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Kıymetli milletvekili arkadaşlarım, hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.
Biliyorsunuz ki Anayasa'da temel hak ve hürriyetler sıralanmış, bunlardan en önemlisi, hepinizin bildiği üzere, yaşam hakkı. Eğer yaşam hakkı yok ise diğer hak ve hürriyetlerin de çok fazla bir önemi en azından pratikte kalmıyor.
Değerli arkadaşlar, suç oranları almış başını gitmiş. Efendim, suça bulaşma yaşı neredeyse ilkokul yaşlarına kadar inmiş. Hukuksuzluğun, kanunsuzluğun girmediği hemen hemen hiçbir alan kalmamış. Maalesef, on üç yıldır Türkiye'yi idare eden AKP yönetiminin güvenlikle ilgili ortaya koymuş olduğu tablo bu. Buna rağmen bu kürsüye bugüne kadar hiçbir İçişleri Bakanı gelip "Neden Türkiye bu hâlde, neden güvensiz bir ortama dönüşmüş Türkiye?", bununla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirme yahut bu hususları önlemeyle alakalı projelerini Genel Kurulla paylaşma gibi bir gayret içerisine girmedi.
Ben bir iki gün önce bazı rakamlar vermiştim, şöyle belirteyim: Öldürme, cinsel suçlar, uyuşturucu ve hırsızlıkla alakalı, 2011'de 14.888 olan dosya, bu hususlarda açılan dosya sayısı, 2013'te 44.871'e ulaşmış yani 3 katından fazla artmış. Değerli arkadaşlar, ortada böyle bir tablo varken "Bu suçları nasıl ortadan kaldırırım?" çalışması içerisinde göremediğimiz İçişleri Bakanlığı, maalesef, bugüne kadar hep "Polis teşkilatına, güvenlik güçlerine nasıl sirayet ederim, onların atamalarını nasıl zapturapt altına alırım, nasıl kendi günlük siyasal menfaatlerimin emrine sokarım?", hep bu gayret içerisinde oldu.
Bakın, kara sınırlarımızın yüzde 95'i Kara Kuvvetlerine bağlı askerî birlikler tarafından sağlanıyor. Hâlbuki İçişleri Bakanlığı Teşkilat Kanunu'na baktığınız zaman, sınır güvenliği de İçişleri Bakanlığına verilmiş. Diyorsunuz ki: "İç güvenlik işlerini yapan Jandarma ve Sahil Güvenlik personeli üzerinde hiçbir tasarrufumuz olmuyor, hiçbir değerlendirme hakkımız olmuyor." İyi de ey AKP milletvekili arkadaşlarım, bakın, kanunen sizlere görev olarak verilmiş sınır güvenliği hususunu bugüne kadar neden askerî birliklerden alıp İçişleri Bakanlığının kontrolü altına sokmak gibi bir gayretiniz olmadı? Ben gayet iyi biliyorum, "Entegre Hudut Yönetimi Projesi" vardı, bir ara bunun üzerinde çalışıldı İçişleri Bakanlığında, nerede şimdi bu proje?
Yani "Herkes gider Mersin'e, biz gideriz tersine." misali, olmanız gereken yerlerde olmuyorsunuz, nerede istismar var, nerede siyasal anlamda atamalar var, kendi yandaşlarınızı ödüllendirmeler var, hep bu alana gözlerinizi dikiyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, sınırlarımız yol geçen hanına dönmüş, her taraf risk içeriyor. Yani sınırlarda eğer güvenliği sağlayamıyor iseniz ülkede güvenliği sağlamanız mümkün değil. Ama bununla ilgili maalesef bir proje üretemediniz.
Değerli arkadaşlar, çağdaş ülkelere baktığınız zaman, çağdaş ülkelerde güvenlik meselelerinin bazı temel ilkelere dayandığını görüyorsunuz. Bunlardan en önemlisi tarafsız bir yapılanma. Oralarda hükûmet yok mu? Var. Oralarda siyaset yok mu? Var ama hükûmet güçleri şunu gayet iyi biliyorlar ki polis herkese lazım, güvenlik güçleri herkese lazım, o yüzden polisi zapturapt altına alayım gibi bir gayret içerisinde olmuyor.
Bir başka husus: Bütün vatandaşlara eşit mesafede duracak yani bana oy verenler, vermeyenler değil, efendim, devletin polisi olacak, hükûmetin polisi değil ve delilden sanığa gidecek. Bu ilkeler ışığında örgütlemiş oldukları güvenlik güçleri son derece başarılı hizmetler veriyorlar, suçu, suçluyu en aza indiriyorlar. Eğer bir karnesi tutulacaksa güvenlik ve asayiş konusunda Adalet ve Kalkınma Partisinin, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri bugüne kadar iç güvenlik konusunda sınıfta kalmışlardır. Efendim, bunun üzerine söylenecek fazla da bir şey yoktur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)