| Konu: | HDP Grubu adına, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, kalkınma plan ve stratejilerinin oluşturulması sürecindeki görevini yerine getirmeyerek ve KOBİ'leri yeterince desteklemeyerek çevresel, ekonomik ve sosyal problemlere zemin hazırladığı iddiasıyla Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/46) |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 16.03.2015 |
HDP GRUBU ADINA ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz aleyhine vermiş olduğumuz gensoru üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi Sayın Bakan, haklı olarak şöyle bir soru sorabilir, diyebilir ki: "Ya ben hiçbir şey yapmadım, benim aleyhime niye bu gensoru verildi, benimle ilgili niye bu gensoru verildi?" Amacını anlamakta zorluk çekebilir. Ama sorunun cevabı sorunun içerisinde zaten gizli. Sayın Bakan gerçekten hiçbir şey yapmadığı için hakkında gensoru verdik.
Şimdi, düşünün, öyle bir bakanlık düşünün ki devletin beş yıllık kalkınma programını yapmış olsun, kalkınma sıralamalarını vesairesini yapsın, ülkenin kalkınmasıyla ilgili olsun ama hiçbir öngörüsü gerçek çıkmasın, hiçbir öngörüsü tutturulmuş olmasın.
Değerli milletvekilleri, çoğunuzun belki şu anda sıralarının gözünde, önlerindeki sıraların gözünde Hükûmetin geçen sene gündeme getirdiği Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Programı bulunuyor olabilir ama mutlaka da bakmışsınızdır. Bu kalkınma programıyla ilgili olarak, bir yıl içerisinde, Hükûmet hemen hemen bütün öngörülerinde yanıldı. Üzerinden bir yıl geçmeden Beş Yıllık Kalkınma Programı gözden geçirildi. Değişen Başbakan bu programın revize edildiğini açıkladı. Daha birinci yıldan öngörülerinizin tutmadığı ortaya çıktı.
Esasında 24'üncü Dönemin sonlarına yaklaştığımız bugünlerde bu gensoruların özellikle Kalkınma ve Ekonomi Bakanlıklarıyla ilgili gündeme gelmiş olmasının da bence bir esprisi var, olmalı. Sayın Cevdet Yılmaz tek başına burada oturmamalı hatta. Bu Hükûmetin ekonomiden sorumlu bütün bakanlıklarıyla ilgili esasında bu söylediklerimiz geçerlidir. Çünkü, bu Hükûmet, daha doğrusu AK PARTİ hükûmetleri, 57'nci Hükûmetten devraldıkları Kemal Derviş politikalarıyla bir yere kadar idare ettiler. Kemal Derviş'in önlerine koyduğu revizyon programını bir yere kadar idare ettiler ama sermaye bitti, şu anda düşüş başladı. O nedenle, 57'de devraldıklarının üzerine hiçbir şey koymadıkları için, şimdi o sermaye tükendi ve geriye düşüş söz konusu. O nedenle, sadece Kalkınma Bakanı değil, ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan'ın da burada oturuyor olması gerekir; aynı zamanda, Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek'in de burada oturuyor olması gerekir; aynı zamanda, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin de burada oturuyor olması gerekir, Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Nurettin Canikli'nin burada oturuyor olması gerekir, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık Bey'in de burada oturuyor olması gerekir çünkü bu ifade ettiklerimiz hepsinin toplam karnesini yansıtıyor.
Öyle müthiş bir başarısızlık ki artık, yurt dışından yurt içine yabancı sermayenin akışını sağlayabilmek için Cumhurbaşkanı düzeyinde piyasalar speküle ediliyor. Bakın, herkes, sadece, Merkez Bankası faizleri indirmediği için Cumhurbaşkanının ona kızdığını düşünüyor, onun üzerinden politika geliştirdiğini düşünüyor; oysaki alakası yok. Bakın, yabancı sermayenin, daha doğrusu kısmen Türkiye piyasasında bulunan sıcak paranın ve gelme ihtimali olan sıcak paranın Türkiye piyasasından kaçmaması için Cumhurbaşkanı düzeyinde, Türkiye piyasaları, özellikle döviz kuru üzerinden speküle ediliyor.
Nihat Zeybekci Bey açıkladı, itiraf etti esasında Sayın Zeybekci açıklamasında. Ne demişti Sayın Zeybekci? Daha iki gün önce, bir açıklamasında diyor ki: "TL'nin aşırı değerlenmesi piyasalar açısından sorun pozisyonundadır." TL aşırı değerlenince oraya bir müdahale gerekiyordu. O müdahaleyi nasıl yapacaklardı? En kolay araç Cumhurbaşkanının piyasayı speküle etmesiydi. Cumhurbaşkanı piyasayı speküle etti ve döviz yükseldi. Ancak, hesap etmedikleri bir şey çıktı, o arada hesap edilemeyen bir durum söz konusu oldu. Neydi o durum? Amerikan Merkez Bankası dünya piyasasında bulunan doları geri çağırdı, geri çekti; Hükûmetin öngördüğü değer düşüşü 4-5 puan daha fazla oldu. Esasında, dolar 2,300 civarında tahmin ediliyordu, kapalı kapılar ardında kendilerine öyle bir hesaplama yapmışlardı ancak Amerika Merkez Bankasının bu ani hamlesi onları boşluğa düşürdü, dolar 2,70'e kadar yükseliyor, 2,60 ile 2,70 arasında git gel yapıyor, şimdi çözüm bulamıyorlar.
Kalkınma Bakanı o arada ne yapabilirdi, ne yapmalıydı? Bakın, bir kere bu döviz ve piyasa spekülasyonundan zengin olanlar hiçbir şey kaybetmedi, döviz cinsinden yatırımları olanlar hiçbir şey kaybetmedi ama fakir fukara çok şey kaybetti. Kalkınma Bakanlığının öncelikli görevleri, kalkınma programını yurt sathında belli bir dengede tutabilmektir, bölgeler arası eşitsizliği bertaraf edebilmektir; bunu yapabilirdi. Oysaki Kalkınma Bakanlığının bırakın böyle bir çaba içerisinde olmasını, hiçbir zaman böyle bir düşüncesi dahi söz konusu olmamıştır, Türkiye'nin bazı bölgelerinin belirli bir bölgesi için sömürülmesine göz yummuştur. Bakın, Türkiye'de herkes çalışıyor, Türkiye'nin 7 bölgesinde insanlar çalışıyor, Türkiye'nin 7 bölgesinin her bölgesinin kendisine özgün kalkınma kaynakları vardır ama bu kaynakların hepsi bir bölgenin kalkınması için öncelikli olarak kullanılıyor. Hangi bölgedir? Marmara Bölgesi açısından.
Şimdi, düşünün ki kendi iline dahi çivi çakamamış, kendi ilinin kalkınması için bile bir gıdım iş yapmamış bir Bakanın Türkiye'nin kalkınmasına katkı sunmasını beklemek abesle iştigaldir. Açıkçası bizim böyle bir beklentimiz yoktur. Çünkü Sayın Bakanın seçilmiş olduğu il Bingöl ile İstanbul arasındaki kalkınmışlık farkı gayrisafi millî hasıladan alınan pay oranı itibarıyla tam 9 kattır. Şimdi TÜİK verileriyle ortalama veri veriyorlar, ortalama veri üzerinden hesaplama yapıyorlar. Türkiye'de gayrisafi millî hasıladan kişi başına düşen pay 10.500 dolar olarak hesaplanıyor. Daha önce iller bazında hesaplama yapılıyordu.
Sayın Bakan, siz burada konuşma yapacağınız zaman, sizden ricamız iller bazında verileri bizimle paylaşmanız. İstanbul 27.800 dolar düzeyindedir, Bingöl 3.500 dolar düzeyindedir. Yanlış bir bilgi varsa buradan lütfen düzeltin, yanlış bir bilgi veriyorsam lütfen buradan düzeltin. Yani, bir İstanbullu ya da İstanbul'da yaşayan bir vatandaşımız Bingöl'de yaşayan 9 vatandaştan daha fazla devletten kamusal hizmet alıyor; yol, su, elektrik, sağlık, eğitim vesaire; 9 kat daha fazla hizmet alıyor. Sayın Bakan burayla hiç ilgili değil.
Bu Hükûmetler iktidara geldiğinden beri, sürekli milat olarak 2002 dersiniz. Sayın Bakanı açıklamaya davet ediyorum, 2002 yılında Diyarbakır'ın kalkınmışlık ortalaması itibarıyla bulunduğu sıra ile bugün bulunduğu sırayı lütfen açıklasın.
RECEP ÖZEL (Isparta) - TÜİK'in verileri...
ADİL ZOZANİ (Devamla) - 1920'lerde Türkiye'nin kalkınmışlık sıralamasında Diyarbakır 3'üncü sıradadır.
RECEP ÖZEL (Isparta) - 1920'lerde?
ADİL ZOZANİ (Devamla) - 3'üncü sıradadır 1920'lerde. Sayın Bakan buraya geldiğinde bir açıklasın, Diyarbakır'ın bugün bulunduğu sırayı bir açıklasın.
RECEP ÖZEL (Isparta) - On yıl öncesine göre iyi noktada.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - On yıl öncesini de açıklasın, bugünü de açıklasın. Ben bugünü açıklayayım da on yıl öncesini Sayın Bakan açıklasın. Bugün Diyarbakır 73'üncü sırada. 3 nerede, 73 nerede?
Diyarbakır yerinde saydı da diğerleri çok mu hızlı koştu? Diyarbakır'daki kaynağı, Urfa'daki kaynağı alıp İstanbul için harcarsanız, Diyarbakır yerinde sayacak.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Ya "Bizim oradan o tarafa gidiyor." diyorlar.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Ha.
Bakın, iki veri daha vereyim size. GAP bölgesini çok seviyorsunuz, çok ifade ediyorsunuz. Ben çok zaman almamak için hemen girmeyeceğim ama GAP'la ilgili iki önemli açıklama var. Biri, 2008'de şimdiki Cumhurbaşkanı, o zamanın Başbakanı Sayın Erdoğan ile bugünkü Başbakan Sayın Davutoğlu'nun iki ayrı açıklaması var. Alın, kıyaslayın.
Ya, siz erken unutuyor olabilirsiniz ama emin olun, bizim çok güçlü bir arşivimiz ve belleğimiz var, unutmuyoruz. 2008'de Erdoğan ne demişse 2014'te Davutoğlu aynı şeyleri söylemiş. Bir arpa boyu yol alınmamış. 2008'de GAP bölgesinde GAP Projesi'nin sulama üniteleri itibarıyla gerçekleşmişlik düzeyi yüzde 13,5; şimdi yüzde 17,28. Devlette daha sağlam veriler vardır, 1-2 puan yanılıyorsam Sayın Bakan düzeltsin ama gerçeği bu. Ne yaptınız? Beş yıl içerisinde GAP Projesi bitiyordu, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan o dönem Başbakan sıfatıyla "Beş yıl içerisinde bitiyor, 5 milyon kişiye istihdam yaratıyoruz." diyordu. Davutoğlu açıklıyor, tek fark ne biliyor musunuz? Tek farkı şu, diyor ki: "Biz önümüzdeki dönemde bitiriyoruz, 3 milyon 800 bin kişiye de istihdam alanı yaratıyoruz." E, vallahi, şehirlerinizde, Kayseri'de, Bursa'da, Konya'da işsizleriniz varsa bölgeye gönderin, Diyarbakır'a, Urfa'ya. Mademki Hükûmet... İstihdam bakımından güzel, 3 milyon 800 bin kişi, dile kolay, bir ülke nüfusu demek. Gönderin, varsa işsizleriniz gönderin, hemen başvursun, Urfa'ya başvursun mesela; varsa işsizleriniz gönderin. Hükûmet vadetmiş, 3 milyon 800 bin kişiyi işe alacak ama sakın bu teklifimi ciddiye alıp hemen işsiz gençlerinizi bölgeye yönlendirmeyin, sukutuhayale uğrarsınız.
Bakın, işte burada, işsizlik oranlarını söylüyorum iller bazında. Hükûmet yüzde 10,9 falan diyor ya işsizliğe, Diyarbakır -resmî rakamları söylüyorum, güncel, resmî rakam- yüzde 25, Batman yüzde 26,5; Siirt yüzde 27,2; Mardin yüzde 27,9; Şanlıurfa, yüzde 28,5; işsizlik oranları. Bakın, Bakan bununla ilgiliydi. Bu farkları ortadan kaldıracak, kalkınma programlarını takip edecek ve onların uygulanmasını sağlayacak Sayın Bakan; ya, giderek dibe vuruyor, iş giderek kötüleşiyor. Şimdi, öyle bir noktaya gelindi ki, öyle bir noktaya gelindi ki devletin, üzerinde oynamalar yaparak bile gizleyemediği rakamlar işin vahametini bize bir şekilde anlatıyor. Şunu beklerdik yani siyaseten doğal bir beklenti durumuna gelmiş, her bir siyasetçi bakan olunca öncelikle kendi seçim bölgesine, geldiği bölgeye bir iltimas geçer beklentisi olur.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Geçmemiş mi?
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Bakın, Sayın Yılmaz'ın Bingöl'e tek iltiması ne olmuş biliyor musun? Bingöl Üniversitesindeki yöneticilerin zevküsefa içerisinde yaşamasına olanak sağlamış ya da göz yummuş, bir şekilde kayırmış.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Nasıl yani?
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Bakın, on gündür Bingöl Üniversitesi burada tartışılıyor, defalarca bu kürsüde dile getirildi, Bingöl Üniversitesinin öğrencileri açlık grevine girdi; Bingöl Milletvekili Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz'ın ağzından bir kelime, bir açıklama duyan oldu mu, bir açıklama, bir cümle açıklama duyan oldu mu?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Oldu tabii ki, sen duymamışsın.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Belki bu vesileyle, biz ifade ettik diye buraya geldiğinde bir açıklaması olur. Ama olmadı.
Peki, biraz önce işsizlik verilerini verdim, Bingöl'ün biraz önce sıraladığım illerden durumu farklı mıdır? İşsizlik yüzde 30'un üstünde. Bu söylediğim rakamlara ilişkin olarak Sayın Bakanın elinin altında TÜİK'in Hükûmete özel olarak hazırlayıp sunduğu verilerin tamamı vardır. Bizimle paylaşılmıyor, TÜİK bu verileri siteye de koymuyor. Soru önergeleriyle soruyoruz, cevap vermiyorlar. Sayın Bakana çağrımızdır, bu verilerin hepsini burada açıklasın. Sağlıkta bölgenin ya da bölgeler arası yararlanma düzeyinin ne olduğunu, Sayın Bakana çağrımızdır, gelsin burada açıklasın.
Bakın, teşvik paketleri düzenleniyor sürekli. Teşvik paketleri içerisinde 2011 yılına kadar olan uygulamada Türkiye'nin 7 bölgesi içerisinde teşvik uygulamalarından en az yararlanan 2 bölgesi, 6'ncı ve 7'nci sırada Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri yer alır; birisi yüzde 7, birisi yüzde 7,5. Sayın Bakan'ın bölgesi yüzde 5 yararlanmış teşvik yatırımlarından. Sonradan müthiş bir teşvik programı çıkardılar. Müthiş teşvik programından yararlanma düzeyinde -ki 6 bölge ekseninde yaptılar, 6 kategoride yaptılar- yine Sayın Bakanın bölgesi ne yazık ki son sırada. Hodri meydan diyoruz! Varsa bizim bir yanlışımız, buyurun burada tek tek kamuoyuna açıklayın, paylaşın, biz de bilelim ama sıralamalara ilişkin olarak verdiğimiz verilerin hepsi devletin resmî verileridir.
Bakın, Türkiye'nin tamamına yapılan yatırımları üst üste koyarsanız Hükûmetin sadece İstanbul için öngördüğü yatırımları bulmuyor, karşılık bulmuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Tek bu veri bile bir bakanın istifasını gerektirir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)