| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 16.03.2015 |
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, şimdi, öncelikle kayıtlara girsin diye söylemek istiyorum. Demin Kürdistan'dan söz edildi. Evet, Sultan Sencer döneminde ilk defa Kürdistan tabiri geçmiştir. Sultan Sencer 1117 ile 1157 yılları arasında yaşamış bir Selçuklu hükümdarıdır ve Kürdistan olarak belirtilen yer, Hamedan dediğimiz, bugünkü İran'ın batı kesimleridir ve Irak bölgesiyle birlikte, Bahar Kalesi denilen kale merkez olmak üzere, sadece o bölgededir, Anadolu'yla da hiç alakası yoktur. Nitekim Takvim-i Vekayi'ye göre -ki Kazvînî de bundan uzun şekilde bahseder- Anadolu'da sadece Kürdistan eyaleti 1847 yılında, Tanzimat Fermanı'ndan sonra kurulmuştur Batılıların baskısı üzerine ve 1864'te de kaldırılmıştır. Zaten 1847'de kurulmuş olması, önce olmadığının da en önemli delilidir. Dolayısıyla, Kürdistan diye herhangi bir yer söz konusu değil Anadolu'da.
RECAİ BERBER (Manisa) - Birinci Meclis Hocam...
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Hayır, Birinci Meclis de dâhil olmak üzere. Kürdistan diye bir tabir söz konusu değil, sonradan raptedilmiştir. Kürdistan tamamen Irak bölgesinde ve İran bölgesindedir.
RECAİ BERBER (Manisa) - Milletvekilleri ne diyor?
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Kardeşim, onların hepsi o tarihteki siyasi sebeplerle söylenmiştir ve şundan dolayı: Bakın, Musul bölgesi daha hâlâ Türkiye Cumhuriyeti'ne aittir 1926'ya kadar. Onun için Birinci Mecliste vardır Kürdistan çünkü o da Türkiye'yle alakalı değil, Irak'la alakalıdır. Yani, yine Türkiye'yle alakalı değil.
Diğer taraftan, şunu ifade edeyim: Bakın, Türkiye gerçekten bir hukuk devleti mi, yoksa guguk devleti hâline mi getirdiniz? Arkadaşlar, Anayasa'nın 2'nci maddesi Türkiye Cumhuriyeti'ni bir hukuk devleti olarak nitelendirir, 10'uncu maddesi de bütün eşitlikleri sağlar. Şimdi, siz "Vakıf kurduk." diyorsunuz ama vakfın mütevelli heyeti kim, belli değil. Vergilerden muaf olabilir, tamam; Yeşilaydır, olsun. Destek de verilsin, ona da itiraz yok ama denetim olmadan nasıl yapabilirsiniz? Denetimsiz bir kuruluş olabilir mi, vakıf olabilir mi?
Diğer taraftan, mademki o vakfa, bir vakfa maddi destekte bulunuyorsunuz, yine kamu yararına diğer vakıflara aynı yardımı yapmadığınız takdirde Anayasa'ya aykırı olmaz mı bu? Olur. Niye aynısını yapmıyorsunuz o zaman, niye başka vakıflara da yapmıyorsunuz, bu desteği vermiyorsunuz? Bunları göz önüne aldığınız takdirde, işte o zaman hukuk devleti olmuyorsunuz, o zaman adil olmuyorsunuz, adaletle ilginiz olmuyor. Hâlbuki devlet, hukuk devleti olarak ayakta kalır, adil devlet düzeninde ayakta kalır. Birine yardım edeceksiniz, birine etmeyeceksiniz; ne kadar güzel, ne âlâ. Siz şimdi tüzük dinlemeyeceksiniz, bilmem, kanun dinlemeyeceksiniz ve diyeceksiniz ki: "İleri demokrasi." Evet, ileri demokrasi. Demek ki, kanun, nizam dinlemiyorsanız, diktatörlüktür, başka hiçbir şey olmaz. Kanun ve nizam devleti olmaktan çıktığınız takdirde hiçbir anlamı olmaz.
Şimdi, deminden beri söz ediyoruz, siz diyorsunuz ki: "Efendim, bu bizi aşar." Sizi aşarsa beyefendi, orada oturmayın o zaman. Çünkü 35'inci madde ve 87'nci madde açık ve net olarak komisyona normal gelen maddelerin dışında herhangi bir madde ihdasını yasaklar ama siz "Koyduk, oldu." diyorsunuz. Yani siz uymazsanız yasama organı olarak, o zaman buranın hangi fonksiyonu kalıyor, hangi fonksiyona göre hareket ediyorsunuz, neye göre idare edeceksiniz? Dolayısıyla, bir defa siz uymazsanız yasama organı olarak, halktan, toplumdan yasalara uymayı bekleyemezsiniz. Burada büyük hata işliyorsunuz. Dolayısıyla bu gibi konuların ciddi olarak ele alınması lazım.
Şimdi, burada diyorsunuz ki, işte, Kızılayı geçici kurumlar vergisinden muaf tutuyorsunuz. Arkadaşlar, Kızılayda hangi denetimi hangi şekilde sağlıyorsunuz ki? Biliyorsunuz, büyük bir yolsuzluk olmuştu Kızılayda. Yani, bu tür kurumlarda tabii ki devlet bazı meselelerde destek olur. Bunların, Kızılayın temeli Hilal-i Ahmer'dir ve Osmanlı döneminde büyük hizmetler de vermiştir. Kızılay günümüzde de önemli hizmetler veriyor ama siz bir denetim getirmediğiniz biçimde bunları birtakım vergilerden muafiyetle, birtakım destekle nereye kadar götüreceksiniz, suistimal olmayacağını nereden bilelim? Ki, nitekim, her zaman oluyor.
Dediğim gibi, bir vakıf kuruyorsanız, muhakkak, vakfın mütevelli heyeti kimlerden oluşuyor; yani üç dönemini doldurmuş, bir daha milletvekili olamayan kişileri mi getireceksiniz başına mütevelli heyeti olarak, ne yapacaksınız, açık söyleyin. Yani hem vakıf kuracaksınız hem mütevelli heyeti bağlı olmayacak. Aynı şey üniversiteler için geçerli. Üniversitelerde de siz yine Anayasa'ya aykırı olarak vakıfların plan ve proje yapmasıyla bağlantı kuruyorsunuz, hâlbuki bu da Anayasa'ya aykırı. Yükseköğretim kurumları dışında hiç kimse bunu yapamaz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)