| Konu: | TÜRKİYE İNSAN HAKLARI KURUMU KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 123 |
| Tarih: | 21.06.2012 |
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan insan hakları tasarısının en önemli maddelerinden bir tanesi 21'inci madde, Kurumun bütçesini belirliyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu konuyla ilgili daha önce yapmış olduğumuz konuşmalarda tekrarla ifade ettik ama kayıtlara girmesi açısından ben Komisyonumuza gelen kimi kuruluş ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin görüşlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir kere İnsan Hakları Derneği ziyaret etti Komisyonumuzu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ziyaret etti ve ikisinin ortak görüşü, "Mevcut tasarı kabul edilemez, bu tasarının hiçbir sahibi yoktur, tasarı derhâl geri çekilmelidir." dediler.
Değerli milletvekilleri, MAZLUMDER'in görüşünü aynen sizlere okuyorum: "Kurumun özerkliği yoktur. Ayrı bir bütçesi olmalıdır, oranı da baştan belli olan bir bütçe olmalıdır." Bunu kim söylüyor? MAZLUMDER söylüyor. İnsan Hakları Derneği bir yandan söylüyor, MAZLUMDER söylüyor.
Uluslararası Af Örgütü temsilcileri geldiler. "Düzenli gelir kaynağı olması gerekir. Genel bütçeden alacağı payın belli bir yüzdesinin önceden belli olması lazım gelir." diye bizlere not ettirdiler.
Türkiye'nin felsefe alanındaki kutup yıldızı İoanna Kuçuradi. O, özlük hakları ve maaşlar konusunda çok daha farklı bir noktada. İnsan hakları kurumunda çalışan personelin, uzmanların, başkanların, üyelerin hiç maaş almasından yana değil. Tamamen gönüllülük esasına göre yapılmasını bizlere önerdi ve paranın cazip olmamasını önerdi. Haklı bir görüştü.
Şanar Yurdatapan, ülkemiz en seçkin aydınlarından bir tanesi. "Yapılan toplantılar sonucunda komisyon raporunu görünce hayal kırıklığına uğradık. Görüşlerimiz alınıyor, tatbik edilmiyorsa bu çok moral bozucu bir tavırdır." dedi. Aynen böyle söyledi.
Kerem Altıparmak, Türkiye'deki insan hakları kurulları alanındaki en ünlü şahsiyetlerden bir tanesi. Yılmaz Ensaroğlu, yine SETA'dan temsilciler? Hepsinin ortak görüşü: "Tasarının hazırlanmasında hiçbir görüşümüz dikkate alınmamıştır. Tasarı derhâl geri çekilmelidir. Yama yaparak uluslararası standartlara uygun metin çıkarılmaz." dediler.
Baskın Oran, en çarpıcı tespitlerden bir tanesini yaptı: "Bu tasarı ile kuzu kurda teslim ediliyor. Bütün üyeler memur olarak düşünülmüştür. Bu bir Nevzat Tandoğan kanunudur." dedi değerli arkadaşlarım.
Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Türkiye Hukuk Araştırmaları Vakfı, İzmir Barosu, Ankara Barosu, İstanbul Barosu, Hacettepe Üniversitesi ve tümü, Türkiye Barolar Birliği: "Bu tasarı derhâl geri çekilmeli." dedi. Diyarbakır Baro Başkanının söylediği şu sözü özellikle kayda geçirmek istiyorum: "Bu tasarı geri çekilmezse emeğimi helal etmem." dedi.
Değerli arkadaşlarım, görüyorsunuz sivil toplum ve aydınlarımızın söylediği bütün görüşler bir kenara bırakıldı ve Kurumun bütçesi bir başka şekilde belirlendi. Bizim önerimiz: Tüm sivil toplum örgütlerinin ve saygın düşünce insanlarının görüşünü dikkate alarak çok da haklı bir önergeyi koyduk ve kaldı ki Sayın Bakan -burada yok- Beşir Bey, o da görüşümüze iştirak ettiğini ve Meclis Genel Kurulunda görüşüldüğü zaman belki bunun düzeltilebileceğini bizlere ifade etmişti.
Biz şunu önerdik değerli arkadaşlarım: Burada mali özerklik konusu çok önemli. İnsan Hakları Kurumunda çalışacak kişiler bütçelerini önceden bilmek durumundalar. O yüzden verdiğimiz önergede bütçenin belli bir payı? Bu yüzde 1 olabilir, yüzde 2 olabilir. Bunu Kurul bilecek. Hangi parti iktidarda olursa olsun, Kurul bütçeden kendisine ne kadar pay geleceğini bilmesi gerekiyor. Bu, niçin önemli? Kurul çalışmalarını sürdürdüğü zaman eğer iktidarı eleştirirse, Hükûmeti eleştirirse "Kendi bütçem bir şekilde kısılmasın." diye herhangi bir kaygıya düşmemeli diye çok haklı bir önerge getirdik.
Bu mali özerklik konusu gerçekten Avrupa Birliğinin de çok dikkat ettiği bir konu. Yine, Avrupa Birliği 2011 İlerleme Raporu'nda -Sayın Bakan da burada- "Kanun tasarısında yer alan finansman ile ilgili hükümler bütçe gelirlerinin bağımsız bir kaynaktan gelmesini sağlamamaktadır." diye şerh düşmüştür.
Hâl böyleyken, bütün bunlar ortadayken, Kurumun mali özerkliğinin olmadığı bir ortamda zaten idari özerkliğinin bulunmadığı, Bakanlar Kurulunun ve Cumhurbaşkanının atadığı üyelerin mali özerkliğinin bulunmadığı bir kurumun kesinlikle Paris ilkelerine ters düştüğünü tekrarla sizlere ifade etmek durumundayız.
Haklı bir önerimizdir ve Komisyon Başkanımız şahittir Sayın Bakanın bizlere söylediklerine. Bakan "Bu konu Mecliste gündeme geldiği zaman o müdahaleyi yapma şansımız olur." demişti. Ama kendisi şurada yok. Komisyon Başkanımızdan bu konudaki görüşünü de sormak durumundayım.
Çok haklı bir önerge "Bütçenin belli bir payı." diyoruz. "Önceden belli olsun ve kurumun mali özerkliği sağlansın." diyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)