| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 79 |
| Tarih: | 18.03.2015 |
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12'nci madde üzerine grubumuzun görüşlerini iletmek için söz aldım. Genel Kurulu tekrar selamlıyorum.
Gerçekten, burada bazı tartışmaları yeniden yapmak gerekir. Kamu yararına olan kurumların, sivil toplum örgütlerinin kapsamlarını ele almak sanırım daha doğru çünkü bu sivil toplumun kamu yararına hizmet yapıp yapmadığını neye göre belirliyoruz meselesi önemli. Çünkü bütün kamu yararına hizmet yapan kurumlara aktarım yapmak gerekir. Burada Yeşilay Vakfına yıllık 15 milyon TL ve her yıl da aslında ihtiyaç oranında artırılarak bu yapılacak ama kamu yararına olan bu vakfa başkaları giriyor mu? Örneğin kadın örgütleri kamu yararına iş yapıyor mu yapmıyor mu, bunu nasıl belirliyoruz? Bu ülkede gerçekten kadınların mevcut durumda daha ileri düzeye ilerlemesi, yaşadığı şiddet, yaşadığı toplumsal sorunlar, yaşadıkları sorunlara çözüm bulabilmek için oluşturdukları derneklere, sivil toplum örgütlerine aynı destek yapılacak mı, yapılmayacak mı?
Bu ülkede birçok kadın, kadına yönelik şiddet nedeniyle mağdur oluyor yani her türlü şiddet... Bu kürsüde de konuştuk, Özgecan'ın katliamından sonra "Kadına uzanan eller kırılsın." dedik. Ondan sonra, neredeyse, 10'a yakın kadın katledildi ve hâlâ katledilmeye devam ediyor. Bu konuda özellikle eşleri tarafından, sevgilileri tarafından, akrabaları tarafından şiddet gören kadınlar, diyelim ki kadın örgütlerine başvuru yapıyorlar ve birçoğu, olanaksızlık nedeniyle bu şeyi yapmıyor yani kadınlar çoğu zaman üç ay, altı ay sığınma evlerinde kalıp sonra yaşama yeniden gitmek zorunda kalıyorlar.
Mesela biz bu "kamu yararına" şeyine kadın örgütlerini katacak mıyız? Bence katmamız gerekir. Madem "kamu yararına" diyoruz o zaman onları da burada değerlendirelim, o zaman adaletli olsun. Şimdi biz, bazılarını ayırıp bazılarını ayırmadan, Hükûmetin kendi yararına, kamu yararına dediği aslında iktidarın yararına kurduğu vakıflara ya da kurumlara burada bütçe ayıracağımıza, aksine, gerçekten toplumun ihtiyacı olan gençlerin, kadınların, çocukların... Örneğin, bugün sokakta çalışmak zorunda olan çocuklar var, sokakta yaşayan çocuklar var. Bunların geleceği için bir sivil toplum örgütü, kamu yararına yapılan kurumlara yönelik yaklaşımları burada değerlendirebiliriz. O yüzden, bir adalet sağlamak lazım hem vergi toplarken hem dağıtırken.
Diğer bir konu değerli milletvekilleri: Denetim meselesi, çok ciddi bir mesele. Örneğin, bu vakıflar yani hem Kızılay hem Yeşilay hem de diğer sivil toplum örgütleri aldıkları bütçeyi nasıl değerlendiriyorlar? Mesela, toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçeleme yapıyorlar mı; yaptıkları konusunda eşitlik perspektifini ele alıyorlar mı? Kızılay, yardımları yaparken bunu hangi perspektiften yapıyor; yapmıyorsa bunun denetimi nedir, yaptırımı nedir? Mesela, diyelim ki alınan bu paraları amacına uygun kullanıp kullanmadığını kim denetliyor, nasıl denetliyor, bunun hesabı nasıl verilecek meselesinde hiçbir tartışma, hiçbir şey yok; daha çok işte, burada bir kurum var, yardım -ki duygusal bir noktada da kamu yararına- evet, uluslararası alanda da, işte Türkiye'de de...
Yanı başımızda, hele hele Orta Doğu'da savaş, çatışma yaşanırken Türkiye'de işte insani yardım konusunda bu kadar ciddi ihtiyaç duyulduğu bir dönemde de biz, özellikle Kızılayın ya da AFAD'ın ya da bu alanda çalışma yapanların nasıl çalışma yaptığını, buradaki denetimi bile görmüyoruz. Özellikle, savaş nedeniyle kapımızı açtık, insanlar buraya geldi. Buradaki yardımlar ne kadar denetleniyor, bu yardımlar amacına uygun yapılıyor mu yapılmıyor mu, bu yardımlar karşısında nasıl bir şey izleniyor bunlar yok.
Dolayısıyla yani çıkarttığımız yasalara bakarken sadece bir maddi ihtiyaç üzerinden bir yasa çıkarmak değil ya da işte orada kurum temsilcilerinin ihtiyacı ya da iktidarın kendi şeyine göre temsilini değil, gerçekten toplumun ihtiyacını belirleyelim, buradaki denetim meselesini ciddi yapalım çünkü denetim, demokrasinin temel şeylerinden birisidir.
Sonuçta muhalefet, bugün burada söylediği, kürsüde söylediği sözleri boşuna söylemiyor ya da sadece muhalefet etmek için söylemiyoruz, aynı zamanda bu konuda bizim kaygılarımız var, bu kaygıların giderilmesi gerekiyor. Sonuçta biz de kendi durduğumuz noktada "Bu ülkeyi yönetmeye adayız." diyoruz. Mesela biz bu ülkeyi yönettiğimizde böyle yönetmeyeceğiz; bütün sivil toplum örgütleriyle, halkla, yurttaşlarla bir araya gelip ihtiyaçlarımızı birlikte belirleyeceğiz. Belki halkın bu konuda denetiminin yolunu açacağız. Mesela, halk bilmiyor, bütün bu yasalar çıkartılıyor, nereye başvuracağını dahi bilmiyor. Gerçekten haksız hukuksuz bir durum var mı, bunu bile denetleyemiyor ama bu çok doğal çünkü Türkiye'de hukuksuzluk hukuk hâline getirildi.
Sağlık alanında, eğitim alanında, işte kadın alanında, her yerde, kentsel dönüşüm -bir sonraki madde kentsel dönüşüm üzerine, o konuda da görüşlerimizi ifade edeceğiz- bütün bu alanlarda hukuksuzluk, hukuk hâline getirildi. Bize de bu dayatılıyor; biz en azından, muhalefet olarak buna yönelik şerhimizi ifade ediyoruz.
Bu maddenin metinden çıkartılmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.