GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Yasama Yılı:5
Birleşim:80
Tarih:19.03.2015

REFİK ERYILMAZ (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 25'inci maddesiyle 351 sayılı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunun "Yurtların Yapımı ve Onarımı" başlıklı 20'nci maddesine eklenmesi öngörülen fıkra hükmüyle, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna ait binaların ve her türlü tesislerin yapım, yaptırım, donatım, bakım ve onarım işlerinin kurum tarafından da yürütülebilmesi hüküm altına alınmak istenmektedir.

Şimdi, bu kanun teklifiyle öngörülen şeyin, yurtların sorunlarını, üniversitede okuyan öğrencilerimizin yurt sorununu çözmek olmadığı çok açıktır. 20'nci maddeyle eklenmek istenen bu fıkrayla aslında AKP'ye yakın bazı iş adamlarına yeni rantlar sağlanmakta olduğunu görüyoruz. Bu yapım işini Çevre ve Şehircilik Bakanlığından alıp Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna devretmeyi amaçlayan ve buna da "yaptırma" kelimesini eklemek suretiyle, AKP'nin yolsuzluk dosyalarının en önemli kısımlarından birisini oluşturan inşaat sektöründeki yandaş sermayeye yeni bir alan açma gayreti içinde olduğunu görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifiyle hedeflenen şeyin üniversitede okuyan öğrencilerimizin yıllardır sıkıntısını yaşadığı ve bir türlü çözülemeyen yurt sorununa çözüm üretmek amacı taşımadığını, aksine iktidar partisine yakın bazı iş adamlarına yeni rantlar sağlamayı hedeflediğini görüyoruz.

AKP, söz konusu düzenlemenin kamuoyunda yeterince tartışılmasını engellemek için de Komisyon görüşmeleri esnasında madde hükmü eklenmesi yöntemine başvurmuştur. Böylece minareyi çalan kılıfını hazırlarken yeni bir torba kanun teklifinde yeni bir yolsuzluk ve rant düzenlemesine yer verilmektedir.

Yurt demişken şunu da ifade etmeden geçemeyeceğiz: Bugün yurt dışında okuyan bir sürü üniversiteli gencimizin yurt dışında hem yurt sorunuyla, barınma sorunuyla hem de harç sorunuyla karşı karşıya kaldığını görüyoruz. Mütekabiliyet şartını hiç dikkate almadan, bugün Türkiye'nin değişik ülkelerden binlerce öğrenciyi Türkiye'ye davet ettiğini, Türkiye'deki üniversitelerde onlara öğrenim imkânı tanıdığını, bunların her türlü barınma sorununun ve bunların harcının da devlet tarafından karşılandığını görüyoruz. Ancak Türkiye'den başka ülkelere giden Türk vatandaşı üniversiteli gençlerimizin yurt dışında bu barınma sorunuyla, bu yüksek orandaki harçlarla boğuştuğunu görüyoruz. Şimdi, burada esas alınması gereken şeyin mütekabiliyet şartı olduğunu ifade etmemize rağmen, bu konuyla ilgili olarak düzenleme yapılması için kanun teklifi vermemize rağmen maalesef bununla ilgili en ufak bir düzenlemenin yapılmadığını görüyoruz.

Yurt sorunu derken şunu da ifade edemeden geçemeyeceğim: Maalesef, Hükûmet, yurt dışından özellikle Suriye'den gelen Suriyeli gençlere sadece beyana dayanarak istedikleri üniversitede öğrenim görme hakkı tanıyor. Anayasa'nın 10'uncu maddesi açık, o madde bütün vatandaşlarımızın kanun önünde eşit olduğunu ifade ediyor. Yani bugün kasap, esnaf vatandaşımızın oğlu, üniversiteye hazırlanmak için dişinden tırnağından biriktirdiği parayla dershaneye gidip üniversite sınavlarına hazırlanıp üniversiteye girerken başka ülkeden gelen vatandaşlara sınav zorunluluğu getirilmeden istediği üniversiteye giriş hakkı tanınabiliyor. Bunların bütün barınma sorunları, bütün harç masrafları da devlet tarafından karşılanıyor. Şimdi, normal, sıradan vatandaşımız soruyor: Bu ayrımcılığı neden yapıyorsunuz? Eğer gerçekten dışarıdan gelen bu gençlere bu imkânı tanıyorsanız, kendi vatandaşlarımıza da bu imkânın tanınması gerekiyor. Biz, bu konuda defaten burada bunu gündeme getirmemize rağmen, maalesef, bu sorun giderilmemiştir. Anayasa'nın 10'uncu maddesine açıkça aykırılık oluşturan bu uygulamalardan da derhâl vazgeçilmesini talep ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)