GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu, Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:84
Tarih:26.03.2015

HDP GRUBU ADINA İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gecenin bu saatinde bir faşizm yasası görüşüyoruz ve bu faşizm yasası, bu ülkenin demokratik geleceğinin ve toplumsal barışının altına yerleştirilmiş olan bir dinamittir. Bu dinamitin kimler tarafından ateşleneceğini eminim ki hepiniz az çok tahmin ediyorsunuzdur. Bu ülkenin toplumsal barışını ve demokratik geleceğini istemeyen hem devlet içerisinde örgütlenmiş hem de uluslararası düzeyde ellerini ovuşturarak bekleyen pek çok güce çok önemli bir malzeme, önemli bir zemin hazırlıyorsunuz. Özellikle bu dönemde toplumsal barışımız için bu Meclisin gündeminde olması gereken demokratikleşme ve özgürlüklerle ilgili yasal hazırlıklar yerine, böylesi bir faşizm paketini getirmenin bedelini ağır ödeyeceksiniz. Açık konuşuyoruz, bundan hiçbir şekilde kaçışınız olmayacak. Biz, burada, halkımız adına, halkımızdan aldığımız yetkiyle bu yasaya karşı direnirken aynı zamanda sizi de bu anlamda uyarma görevimizi mümkün olduğunca yerine getirmeye çalıştık. Ama, ısrarla bu yasada eğer siz bu şekilde bir kararlılık gösteriyorsanız -demin de ifade ettiğim gibi- bu yasa size hayırlı uğurlu olsun. Bu yasa bu ülkeyi bir polis devleti hâline getirecek, bunu Türkiye halkı kabul etmeyecek. Bu yasa olağanüstü yetkilerle donatılmış valilerin olduğu bir devlet hâline getirecek bu ülkeyi ve bu ülkenin halkı bu devleti bu hâliyle kabul etmeyecek. Bu yasa "kaldırıyorum" diye övündüğünüz, halka yalan söylediğiniz olağanüstü hâl uygulamasını 81 ile yayacak ve olağanüstü hâl uygulamasını bu halk kabul etmeyecek. Dolayısıyla, bu yasadan en büyük zararı göreceğinizden emin olabilirsiniz.

Demin kısa konuşmada iki örnek verdim. Özel güvenlik mahkemelerinden çocuklarınızı, Hükûmet, devlet yetkililerinizi nasıl saklamak zorunda kaldığınızı daha birkaç ay öncesinden biliyoruz. Yine, İçişleri Bakanının "Benim polisim yanlış yapmaz." dedikten üç gün sonra, kendi oğlunu polisin gözetiminde gördükten sonra içerisine girdiği zavallı tavrı hepiniz gördünüz. Bu ülkenin İçişleri Bakanı, halkın çocuğu sokak ortasında katledilirken "Benim polisim yanlış yapmaz." diyordu, üç gün sonra kendi oğluna o polis terörü aynı şekilde yönelince mazlumları oynama zavallılığına düştü. İnanın ki bu konuda bu yasa tasarısıyla ilgili de aynı şeyi yaşayacaksınız.

Bugünlerde özellikle çözüm süreciyle ilgili de farklı birtakım söylemler içerisine girdiniz. İç politikada ve dış politikada yaşadığınız bütün iflasları bir kenara bırakarak nefes aldığınız tek zemin olan çözüm süreciyle ilgili girmiş olduğunuz tutum da en büyük zararı size verecek. Dün söylediğinizi bugün inkâr etmenin, dün yaptığınızı bugün farklı bir noktada halka sunmanın bedelini, faturasını ağır ödeyeceksiniz. Biz halkımıza karşı olan sorumluluğumuz gereği buradan size bu uyarıları yapmayı bir görev olarak biliyoruz.

Burada yeni bir ittifakın geliştiğinden haberdarız. Sayın Cumhurbaşkanının orduya öz eleştiri vermesinden sonra, özür dilemesinden sonra çözüm süreciyle ilgili söylemlerinin değiştiğinin farkındayız. Türk Silahlı Kuvvetlerinin tıpkı eski yıllardaki gibi vesayet iştahıyla tekrar meydana atıldığının farkındayız. Ordunun Eşme ruhuyla ilgili bütün cümlelerinin, Hükûmetinizi hedef alan açıklamalarının ne anlama geldiğini ve hangi ittifakla ortaya konduğunun farkındayız. Bu açıklamayla paralel olarak Mardin'de, Hakkâri'de başlatmış olduğu operasyonların ne anlama geldiğinin farkındayız. 34 yurttaşı F16'larla paramparça ettiği Roboski'de, tespih tanesi gibi, katırları katlederek oradaki halka ne mesaj verdiğinin farkındayız. O mesajların amacı bize, halkımıza bir gözdağı vermekse orada yanılıyorsunuz; Cumhurbaşkanı da yanılıyor, ordu da yanılıyor. Bu ordudan korkacak bir halk ya da bu operasyonlardan korkacak, bu tehditlerden, gözdağından korkacak bir siyasi parti yok karşınızda.

Siz kendi yanlışlarınızda ısrar ettiğiniz sürece adım adım gelen bir darbe mekaniğinin nasıl sizi götüreceğine tanıklık edeceksiniz. Rahmetli Menderes de bir darbe mekaniği harekete geçtiği zaman, askerler kendisine gelip darbe tehdidinden bahsettiği zaman "Benim ordum, benim askerim bu yanlışı yapmaz." demişti, ta ki kendisini farklı bir noktada, ordu tarafından alaşağı edilmiş görünce... Şu anda da siz farklı ittifaklara yelken açmış olabilirsiniz ama inanın ki bu ittifak başınıza büyük bir felaket getirecek. Burada detaylı konuşmaya gerek yok, yakın tarihimize bakarsanız ne söylediğimizi rahatlıkla görebilirsiniz.

Bu getirilen yasa tasarısının bir amacının da seçimlerde halka yönelik baskı oluşturmak ve seçim sonrasında güya kendi kafanızda oluşturmuş olduğunuz senaryolara göre tedbir almak olduğunu da biliyoruz. Şimdiden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne 20 bin polisi gönderirken, şimdi arkasından da "Vur." yetkisi veren bir yasayı çıkararak o polislerin arkasından gönderiyorsunuz. Bunun çok ince planlanmış, çok ince hesaplarla hayata geçirilmiş bir tezgâh olduğunu gayet iyi biliyoruz ama inanın ki bu tezgâhtan en büyük zararı siz göreceksiniz. Bizim, polis kurşunlarından, polisin "Vur." yetkisinden herhangi bir korkumuz yok. Bugüne kadar en büyük bedelleri ödeyerek demokrasi ve özgürlükler mücadelesini bu çatı altında yürütmeye çalışıyoruz.

Bu sokakta oluşturulacak polis terörüyle bütün bir Türkiye'yi teslim almaya çalışma hesapları da yapıyorsanız yakın dönemde Gezi'de ortaya çıkan ruha bakmanız yeterlidir. Artık, Türkiye halkının tamamı bu antidemokratik, bu faşizan yasalardan korkmanın eşiğini çoktan geçmiş, demokrasi ve özgürlükler konusunda kararlılığını ortaya koymuş bir noktaya gelmiş durumdadır. Dolayısıyla, ataşe benzin döküyorsunuz. Bu harlanacak ateş inanın ki en büyük zararı sizlere verecek. 8 Haziran sabahı uyandığınız zaman getirdiğiniz bu antidemokratik yasaların hesabını halk size soracak. 8 Haziran sabahı Türkiye'de on üç yıllık bir iktidarın final faşizan yasalarının Türkiye halkı tarafından nasıl cezalandırılacağına hep birlikte tanıklık edeceğiz. O gün işte siz pişman olacaksınız. O gün, getirdiğiniz bu yasaların size geri dönme ihtimaline karşı büyük bir pişmanlık duyacaksınız ama son pişmanlık fayda etmeyecek.

Şimdi, Hükûmet yetkilileriniz kalkmış bazı açıklamalarla ilgili "Çözüm sürecini zehirliyor." gibi söylemlerde bulunuyorlar. Öyle açıklamalarla falan çözüm süreci zehirlenmez. Siz bu yasayı getirmekle çözüm sürecine baldıran zehri içiriyorsunuz. Sonucu ne olur bilemeyiz. Biz umarız ki, sonucu, büyük emeklerle bugüne kadar getirmiş olduğumuz bir sürecin provokasyonlara kurban edilmesi olmaz ama bu yasa, bu provokasyonların sonuç alması açısından, demin dediğim gibi, hem içerideki hem de dışarıdaki güçlere büyük bir zemin hazırlıyor. Bu provokasyonlarla, dediğim gibi, sadece halk katledilmeyecek, Türkiye'de faşizan yasaları getirenler nereye gittiyse AKP'ye de o yolları gösterecek diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)