| Konu: | Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu, Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 26.03.2015 |
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; tasarının son maddesi üzerinde verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu tasarı, kolluk üzerinde tek bir merkezden ve siyasal bir merkezden hegemonya kurulmasına ilişkin bir tasarı. Bu tasarı bir taraftan Emniyet teşkilatını tamamıyla siyasal inisiyatife bırakıyor. Yani polis olabilmek için siyasetçinin referansı, terfi edebilmek için siyasetçinin referansı, polis kalabilmek için, emekli edilmeden polis kalabilmek için siyasetçinin referansını getiren bir düzenleme, düpedüz siyasallaşma. Jandarma teşkilatı için de aynısı söz konusu. Jandarma teşkilatı içerisindeki personel politikasına, ortasına siyasetçiyi yerleştirmek suretiyle o kurum da siyasallaşıyor.
Peki niçin yapılıyor? Niçin yapıldığını hepimiz biliyoruz; yolsuzluğa itiraz edenler, hırsızlığa itiraz edenler, bölücülüğe itiraz edenler bu tasarı gerçekleşirse anında yok edilecekler. Hatırlayın, 17-25 Aralık soruşturmalarından sonra adli kolluk yönetmeliğinde yapılan bir değişiklik vardı. Orada, idari mercilerin, idari görevlilerin adli kolluk sürecine dâhil olması düşünülüyor, öngörülüyordu. Onu Danıştay iptal etmişti. İşte, o, Danıştayın iptal ettiği düzenlemenin çok daha ilerisini şimdi bu tasarıyla getiriyorsunuz.
Peki, Jandarma niye siyasallaşıyor? Jandarmanın siyasallaşmasının sebebi, işte bu gazete haberi. Bakın, diyor ki: "2010 KPSS skandalında kopyayı Jandarma buldu ama polis görmedi." Çünkü polis zaten şu anda yeteri kadar siyasetçinin emrinde. Jandarmayı da bu hâle getirip bu şekilde yeni bir kolluk teşkilatı, hem de bir merkeze bağlı. Kolluk güçlerinin bir merkezden, bir yerden talimat almasını Anayasa ve hukukla ilgili bütün kafa yoranlar çok sakıncalı bulmuşlar, demokrasi için çok sakıncalı bulmuşlar. Bugün o işe imza atıp bir hengâmenin, bir karmaşanın başlangıcını biraz sonra -inşallah yapmazsınız ama- yapacaksınız.
Bakın, bu karmaşayla ilgili -İçişleri Bakanlığı olunca mülki idare amirleri akla geliyor- bir mülki idare amirinin yazmış olduğu bir şiiri sizinle paylaşmak istiyorum. 1890'lı yıllarda Mardin Mutasarrıflığı yapmış olan Diyarbakırlı Said Paşa şöyle diyor, sanki bugünleri işaret etmiş:
"Halkı tahrib eyleyipde kendin âbâd eyleme
Bu cihanda ev yapıp ukbâyı berbâd eyleme
Nefsin zâlim-i bî-rahme imdâd eyleme
Âlemi tenfir iden ahvâli mu'tad eyleme
Müstakiym ol Hazreti Allah utandırmaz seni..."
Yani diyor ki: "Halkı, milleti tahrip edip, topluma zarar verip kendini zengin, mutlu ve abat etme. Bu dünyada evler, saraylar yapıp ahiretini berbat etme. Zulmederek kendin rahmete muhtaç kalma. Herkese kin ve nefret kusmayı alışkanlık hâline getirme. Ancak dürüst ve dosdoğru olursan Allah seni rezil etmez, utandırmaz."
Devam ediyor üstadımız:
"...Seyyiat, insana nefs-i kemterinden gelir
Her hacâlat âdeme su'i karîninden gelir
İzzet-ü zillet mekâna hep mekîninden gelir
İstikamet, müstakiym-ül hâle dîninden gelir
Müstakiym ol Hazreti Allah utandırmaz seni..."
"Bütün fenalıklar, günah ve kötülüklere insanın sadece kendi nefsini düşünmesi neden olur. İnsanı utandıran, rezil eden bütün işler, insana ahlaksız akraba, dost ve yandaşlarından gelir. Bir mekânı, yani sarayları, köşkleri, konutları izzet sahibi kılan da zillete düşüren de o yerde oturan kişidir. Kişi izzetliyse saray da izzetli olur, kişi zillete düşmüşse saray da zillete düşer. Ancak dürüst ve doğru olursan Allah seni rezil edip utandırmaz." buyuruyor üstadımız.
Devam ediyor:
"At riyayı elden islaha çalış ef'alini
Boşboğazlık itme, tâdil eyle kıyl-ü kâalini
Sen ne türlü saklayım dersen de su'i hâlini
Hak Teâlâ senden â'lemdir senin ahvâlini
Müstakiym ol Hazreti Allah utandırmaz seni..."
"Riyakârlığı bırak, doğru, dürüst ve samimi ol. Boşboğazlık edip konuşma. 'O şunu diyor, bu bunu diyor.' diye dedikodu yapma. Sen hırsızlığını, yolsuzluğunu, ahlaksız işlerini ne kadar saklamaya çalışırsan çalış, Allah seni senden daha iyi tanır ve bilir. Suçunu Allah'tan saklayamazsın. Ancak dürüst ve dosdoğru olursan Allah seni rezil edip utandırmaz." diye, bundan yüz yirmi beş yıl evvel Mardin mutasarrıflığı yapmış olan meslektaşım bunu söylüyor -Allah rahmet eylesin- yüz yirmi beş yıl evvel sanki bugünü işaret ediyor.
Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)