GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Yasama Yılı:5
Birleşim:87
Tarih:31.03.2015

HDP GRUBU ADINA ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, özellikle, iktidar partisine mensup milletvekili arkadaşların dikkatini çekmesini istediğim bir husus var. Bakın, dört yıldır biz burada yasama yapıyoruz, birlikte çalışıyoruz. Dönemin de sonuna doğru geldik, son bir hafta, belki birkaç gün birlikte çalışacağız, bir sonraki dönemde kim gelir kim gelmez onu Allah bilir, kararı halkımız verecek. Ama çalışma yöntemine ilişkin olarak eğer siz "Biz bu dönem, 24'üncü Dönem verimli iş yaptık." diyorsanız, vicdanınız rahatsa benim size söyleyeceğim çok şey yok.

Ama ne zaman ki burada sıkıştınız, ne zaman ki bir soruya ya da bir hususa cevap olamayacağınızı gördüğünüzde işi laf kalabalığına getirip bu karambolden işi kotarma taktiğine başvurdunuz. Biraz önce ben on dakikalık bir konuşma süresi kullandım. On dakikalık konuşma süremde -şuradan baktım- başka arkadaşlar da merak etmiş, ne laflar atılmış, neler söylenmiş arada; incelemiş, arkadaşlar bana da bir tane verdiler, ben esasında talep etmediğim hâlde arkadaşlar getirdiler. Şurada saydım, iktidar partisi milletvekillerinin on dakikalık konuşma sürem içerisinde bana sataşma sayısı 50. Bakın, 50'nin üzerinde, on dakikalık konuşma sürem içerisinde sizin sıralarınızdan bize müdahale yapıldı, kürsüye müdahale yapıldı. Söylediğimiz şeyler yanlış mıydı? Söylediğimiz şeylerin hiçbirisi yanlış değildi, hepsi de doğru. Tek tek hanginizle oturursak, konuşursak doğruluğuna kanaat getirirsiniz ama burada muhalefet partisi milletvekilleri bir şey söylediği zaman siz muhalefete muhalefet etme refleksiyle hareket ediyorsunuz. Dolayısıyla, burada muhalefetin düzeltmeye dönük sarf ettiği cümleleri de algılamak istemiyorsunuz, istifade etmek istemiyorsunuz çünkü her şeyin doğrusunu siz biliyorsunuz, siz yapıyorsunuz! Ama biz de diyoruz ki: "Bakın, burada getirdiğiniz kanun teklifleri -hepimiz insanız, hata yapabiliriz, sizler de hata yapabilirsiniz- maddi hatalar içeriyor. Hadi bırakın içeriğini vesaire maddi hatalar var, maddi hatayı düzeltelim." Genel Kurul bir kanun metnindeki maddi hatayı eğer düzeltmeyecek ise o zaman biz niye bunları görüşüyoruz? Bakın, çok daha ayrıntılı değişikliklerden söz etmiyorum, sadece maddi hataya dikkat çekiyorum burada, diyorum ki: Maddi hata var, maddi hatayı düzeltelim; ona bile yanaşmıyorsunuz.

Bir bakanlığı bütün teşkilatlarıyla bir üniversiteye Danışma Kurulu olarak yazarsanız bu bir maddi hatadır. Daha önce hiç mi kurmadık üniversite? Bu üniversitelerin mütevelli heyetlerinin ne şekilde oluşturulacağına ilişkin örneklerimiz yok mudur? Var, hem de çok uzak değil, bir ay önce, bir ay bile olmadı, Sağlık Bilimleri Üniversitesini biz kurarken, yasasını biz burada tartışır iken ilgili bir madde var. Mütevelli heyetinin kimlerden ve ne şekilde oluşturulacağına ilişkin madde düzenlemesi yapılmış. Yani bizi dinlemiyorsanız bu yasadaki madde metnine, tekniğine bir bakın, getirin bunu da ona uyarlayın, ona göre yapın.

İkinci husus: Ya, bir üniversitede üç tane ayrı yönetim olmaz. YÖK Yasası'na aykırı, Anayasa'ya aykırı, hiçbir bağlayıcı teamülü olmayan bir üniversite kuruyorsunuz. Tamam, farklı yönetim modelleri deniyorsunuz, ama bu, çok farklı, bu, farklılıktan öte, çok aykırı. Kim hükmedecek bu üniversiteye? Belli değil, davul kimin boynunda, tokmak ne zaman kimin elinde, hiçbir zaman belli olmaz.

Diğer önemli bir maharetiniz şu: Yani vakti zamanında kendi Genel Başkanını, Başbakanını, şimdinin de Cumhurbaşkanını, ailesini bu kadar tartışma konusu yapabilecek icraatları da ancak bir parti olarak siz yaparsınız, başka hiç kimse beceremez yani ancak bunu siz becerebilirsiniz. Yani Türkiye, cumhurbaşkanı mı görmedi, Türkiye'de gelen cumhurbaşkanlarının hiçbirinin ailesi yok muydu? Vardı. Hiçbirinin çocukları yok muydu? Vardı ama bir tek örnek gösterin, bir Cumhurbaşkanının ya da bir Başbakanın ailesinin ülkede bu kadar tartışma konusu edildiğine ilişkin bir tek örnek söyleyin Allah aşkına ya? Bu, sizin beceriniz, Allah, çocuklarına uzun ömür versin, hiçbir derdim, hiçbir sorunum yok ama bunu siz becerdiniz. Neye göre becerdiniz? Nasıl yaptınız? Bir dönün kendinize bakın, dönün kendinize bakın. Yani muhalefet bu lafların hepsini cebinden mi sarf ediyor, hiç mi haklılık payı yok? Var, burada iki üniversiteyle doğrudan bağlantılı, tartışmak durumundayız, siz bu şekilde getiriyorsanız biz de bu şekilde sizinle tartışırız.

Bunu bırakın, daha geçen hafta aynı yanlışı yaptınız, aynı tartışmayı biz burada yapmadık mı? Yeşilay Vakfının ayrıcalıklarını biz burada tartışırken -daha geçen hafta ya- yine mevzu burada Cumhurbaşkanının ailesi değil miydi ya, çocukları değil miydi? Şimdi, bir muhalefet partisi milletvekili olarak Türkiye'de iktidar partisine karşı Cumhurbaşkanının ailesini korumak da bana düştü ya. İnanın ki bu tartışmadan hiç haz almıyorum, hoşuma gitmiyor ama bu tartışma sizin eseriniz; övünebilirsiniz, övünebilirsiniz. Ha, şöyle de diyebilirsiniz ya da diyenlerimiz çıkıyor: Yani, Cumhurbaşkanının çocuklarının hiç mi suçu yok? Var ki onlar da bu tartışmanın bu kadar içerisinde.

Başkasıyla kıyaslamıyorum, Sayın Abdullah Gül de sizin partinizden; Başbakanlık yaptı, Cumhurbaşkanlığı yaptı. Çocukları yok muydu? Vardı. Niye bu kadar tartışma konusu değildi? Yani, niye onlara vakıf kurmadınız, niye ayrıcalıklı vakıflar kurmadınız, niye aklınıza gelmedi? Sayın Gül'ün Amerika'da okuyan çocuğu geçenlerde, zannediyorsam, yanılmıyorsam evlendi de, Allah mesut etsin. Yahu, o çocuk, Amerika'da okudu, uluslararası önemi haiz bir üniversiteden diplomasını aldı, yahu, hiç mi bir vakıf hak etmedi ya? Bir vakıf ona da kuraydınız ya. Biz de diyecektik: Ya, en azından üst düzey yöneticilerine, genel başkanlarına, genel başkanlarının ailelerine vefalı davranıyorlar, hiç kimseyi vakıfsız bırakmıyorlar ama döndünüz dolaştınız, 320-330 milletvekili -şimdi sayınız 310'a düştü- tüm milletvekilleri, Sayın Erdoğan'ın çocuklarına vakıf kurmakla zaman geçiriyorsunuz. Vakıf kuruyorsunuz, üniversite kuruyorsunuz, zamanı bu şekilde geçiriyorsunuz, ondan sonra dönüp dolaşıyorsunuz, burada bizler bir şey söylediğimiz zaman da "Efendim, Sayın Cumhurbaşkanının ailesine niye bu kadar laf söylüyorsunuz?" Ya, bakın on dakikam bitti, Sayın Cumhurbaşkanının ailesine ben hiçbir şey söylemedim, ne söylenmişse siz söylemişsiniz. Bakın, buradan Cumhurbaşkanının ailesine dönük olarak ne sarf ediliyorsa, ne söyleniyorsa siz söyletiyorsunuz, siz söylüyor oluyorsunuz. Dolayısıyla, bu, sizin eseriniz.

Yasa tekniği açısından herhâlde Meclisin hiçbir döneminde kanun yapma yönetmeliklerinin, Tüzük'ün bu kadar ayaklar altına alındığı ve yok sayıldığı hiçbir dönem yaşanmamıştır diye düşünüyorum çünkü arşivlere giriyoruz, kayıtlara bakıyoruz, bu döneme benzeyen hiçbir dönem bulamadık. Herhâlde bu dönem, iyi olmayan yasama deneyimi itibarıyla önümüzdeki dönemler açısından feyiz kaynağı olacaktır. En azından yeni dönemde burada oturan milletvekilleri şuna bakacaktır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) - ...bir şeyi yapmamak için, neyi, nasıl yapmamak için bu dönemin uygulamalarına, sizin uygulamalarınıza bakacak ve ona göre karar vereceklerdir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.