| Konu: | HDP Grubu adına, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, ekonominin kötü yönetildiği iddiasıyla Başbakan Yardımcısı Ali Babacan hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/55) |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 88 |
| Tarih: | 01.04.2015 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ekonominin kötü yönetilmesi dolayısıyla ekonomik konularda genel koordinasyon sorumlusu Sayın Başbakan Yardımcısı Ali Babacan hakkında vermiş olduğumuz gensoruda önerge sahibi olarak söz almış bulunmaktayım.
Tabii, bu konuyla ilgili düşüncelerimizi ifade edeceğiz ancak öncelikle bu gensorunun görüşülme tekniğiyle ilgili bir eleştirimizi burada ifade etmek istiyorum.
Aslında son iki aydır Meclisin çalışma usulünde bu eleştirilerimizin neredeyse tamamının haklılık kazandığı bir pratikle karşılaştık. Biz bu gensoruyu verdiğimizde, bu gensorunun görüşülme günüyle ilgili olarak özellikle AK PARTİ grup başkan vekilleriyle bir diyalog içerisinde olduk ve "Nevroz" haftasına denk gelmesi nedeniyle grubumuzun büyük çoğunluğunun "Nevroz" kutlamalarında halkımızla birlikte yapılacak etkinliklerde olması nedeniyle bunun zamanlamasının bizimle ortaklaşılarak Genel Kurula getirilmesini özellikle rica etmiştik. Bu gensorunun Genel Kurula getirildiği günden bir gün önce de yine AK PARTİ grup başkan vekillerini aradık ve burada bulunan, Mecliste bulunan arkadaşlarımızın da çözüm süreci kapsamında yürütülen zorunlu bazı görüşmelerden dolayı bir gün sonra Mecliste olamayacaklarını ve o nedenle bu gensorunun görüşülme gününün bizimle ortaklaşılması gerektiğini ifade ettik. Bütün bu söylemlerimize rağmen, maalesef, çözüm süreci kapsamında yürüttüğümüz çalışmalar ve "Nevroz" kutlamalarında alanda olduğumuz bir günde bu gensoru Genel Kurulun gündemine getirildi ve biz de böyle bir durum olduğu için gensoruyu geri çekmek zorunda kaldık. Tabii, o günlerde basın bunu farklı bir şekilde yansıttı, sanki Halkların Demokratik Partisi Sayın Ali Babacan'la ilgili gensoruyu geri çekmiş gibi flaş bir haberle duyurdu. Gerçi biz basına gerekli açıklamayı yapmıştık ama bu açıklamanın bugün de kamuoyu tarafından bilinmesi açısından yapılmasını önemsiyoruz. Tamamen, Meclisteki siyasi etik kuralların, siyasi nezaket kurallarının hiçe sayıldığı, grubumuzun büyük çoğunluğunun burada olmadığı bir güne denk getirildiği için biz gensoruyu geri çekmiştik ve nitekim bu gensoruyu tekrar Genel Kurulun gündemine getirdik.
Çünkü şundan dolayı, yani biz bu gensoruyu verirken dolar kurunda hızlı bir artışın olması, Merkez Bankasına dışarıdan müdahalelerin yapılması ve mevcut siyasi istikrarsızlığın ekonomik krize yol açabilecek bir ekonomik istikrarsızlığı tetiklediği gerekçesiyle biz bu gensoruyu vermiştik. Bu süreç içerisinde bu bahsettiğimiz parametrelerden hiçbirinde bir düzelme olmadı. Eğer bir düzelme olsaydı o zaman gensorunun geri çekilmesiyle ilgili farklı bir inisiyatif kullanabilirdik ama dolar kurunda aynı istikrarsızlık, aynı dalgalanmalar devam ederken, siyasi konjonktür ekonomik istikrarsızlığı tetiklerken tabii ki Halkların Demokratik Partisi olarak bu gensoruyu tekrar Genel Kurula getirmenin, Genel Kurul gündemine getirmenin doğru olacağını düşündük. Bu konuda da AK PARTİ Grubunun çekinmemesi gerektiğini, Hükûmetin çekinmemesi gerektiğini, eğer memlekette yanlış giden bazı şeyler varsa ilgili bakanların Meclise gelerek hesap verebilirlik ilkesine uygun olarak burada Meclis Genel Kurulunu bilgilendirmesi yoluna başvurması gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyoruz.
Ekonomik istikrarsızlıkla ilgili, grubumuz adına yapılacak konuşmada, mevcut ekonomik veriler ayrıntılı bir şekilde zaten detaylandırılacak. Ancak, ben, özellikle işin direkt ilişkili olması vesilesiyle, siyasi istikrarsızlığın nereden kaynaklandığı boyutuyla ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Bildiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanının Merkez Bankasına müdahale eden açıklamalarından sonra dolar kurunda hızlı bir dalgalanma ve gün içerisinde neredeyse tarihî rekorlara varan birtakım uygulamalarla karşı karşıya geldik. Sayın Cumhurbaşkanının bu müdahalesinden sonra maalesef Hükûmet bu konuda büyük bir suskunluk içerisine girdi, bir tavır bile ortaya koyamadı. Bağımsız olması gereken bir kuruma, bu konuda yetkisi olmayan bir Cumhurbaşkanının yapmış olduğu müdahaleyle ilgili ne ilgili Bakanın ne Başbakanın ne de kabinedeki herhangi bir bakanın, biz, herhangi bir şey söylediğine ya da herhangi bir tutum belirlediğine tanıklık etmedik. Hatta, bırakın bu konuda bir siyasi tavır geliştirmeyi, tam tersine, öylesi iddialar dolaştı ki Cumhurbaşkanının müdahale etmesi normalmiş de bu müdahaleye yol açan ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı istifa ediyormuş haberleri dolaşmaya başladı.
Yine, Merkez Bankasının Başkanıyla ilgili, aynı şekilde görevinden alındığına ya da istifa ettirildiğine dair haberler dolaşıma sokuldu ve bütün bunlarla ilgili de Hükûmetin tek bir açıklamasına, Başbakanın bu konuda kamuoyunu tatmin edecek tek bir açıklamasına biz rastlamadık.
Dolayısıyla, mevcut bu istikrarsızlık, dolarda -dediğim gibi- 2,60'ları geçen birtakım dalgalanmaları beraberinde getirdi ve dolar üzerinden borçlanmış olan şirketlerin veya çevrelerin büyük oranda zarar etmesiyle ilgili çok vahim bir durum ortaya çıktı.
Aslında, Cumhurbaşkanının müdahalesi sadece ekonomiyle ilgili değildi, salt Merkez Bankasıyla ilgili müdahaleler söz konusu değildi. Cumhurbaşkanı o günlerde -hâlen de devam ettiriyor- miting miting dolaşarak 400 milletvekili istediğini ve AK PARTİ'ye âdeta oy istediğini açık bir şekilde kamuoyuna deklare ediyor. Bu konuda yapmış olduğu konuşmaların, vermiş olduğu beyanatların hepsi ortadayken, kendi tarafsızlığıyla ilgili ciddi bir tartışma söz konusuyken bir de hepimizin zekâsını, halkımızın zekâsını âdeta alaya alır şekilde, "Ben parti ismi zikretmedim." şeklinde özrü kabahatinden beter birtakım açıklamalarda bulundu.
Yine, bu Cumhurbaşkanı, tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı, AK PARTİ listelerinden kimin milletvekili olup olmayacağına dair görüşlerini pervasız bir şekilde kamuoyu önünde hepimizle paylaştı. Milletvekili adaylığı için başvurup da Cumhurbaşkanının şerhinden, muhalefetinden dolayı başvurusunu geri alan bürokratların durumunu hepimiz biliyoruz.
Yine, bütün bunlar yetmiyormuş gibi AK PARTİ'nin hazırlamış olduğu seçim bildirgelerini okuduğunu ve bu konuyla ilgili, başkanlık sisteminin seçim bildirgesinde nasıl yazılması gerektiğiyle ilgili görüşlerini de yine aynı şekilde tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı ortaya koydu.
Çözüm süreciyle ilgili yapmış olduğu açıklamalar da Hükûmetin tüm yaptıklarını ya da tüm söylemlerini âdeta yalanlayacak bir boyutta maalesef gündemleşti ve kopan fırtına da hem çözüm sürecine hem siyasi istikrara hem de ekonomik istikrara muazzam bir zararı beraberinde getirdi.
İşte, bütün bu konularla ilgili aslında tavır koyması gereken Hükûmet ve belki de en önemli bakanlardan olan ekonominin koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcısından biz hiçbir şey duymadık. Çünkü, Sayın Ali Babacan da defalarca yapmış olduğu konuşmalarda, bir ülkedeki siyasi istikrarın ekonomik istikrarla doğrudan ilişkili olduğunu, demokratikleşme ile ekonomik göstergelerin iyileşmesinin birbiriyle direkt ilişkili olduğunu defalarca ifade etmişti. Şimdi ortada böyle bir siyasi istikrarsızlık varsa, tarafsızlığını yitirmiş bir Cumhurbaşkanının ekonomik alana yönelik müdahaleleri varsa, göstergeler de kötüye gidiyorsa, e, bu konudan sorumlu Sayın Bakan olarak bugüne kadar net bir tavır ortaya koymanız gerekirdi. Maalesef, dediğim gibi, bu konuda başarılı bir kriz yönetilmemiştir. Gerek siyasi istikrar gerek ekonomik istikrar açısından durumun daha kötüye gittiği, dolar kuruyla ilgili mevcut durumun da hâlâ belirsizliğini koruduğu ve dolayısıyla da Türkiye'de ekonomik kriz ve siyasi krizlerle ilgili kaygıların arttığını biz ifade ediyoruz.
Dolayısıyla, bu gensorumuzu, gerekçeleriyle ilgili grup adına yapmış olduğumuz konuşmada ekonomik verilerle destekleyeceğimizi ifade ediyor ve bu konuda bütün Meclisten destek beklediğimizi tekrar belirtiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Baluken.