| Konu: | İstanbul Milletvekili Umut Oran ve 57 milletvekilinin, başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere muhalefeti etkisiz kılmaya, muhalefet partisi üyelerinin parlamenter denetim haklarını engellemeye ve bunları karalamaya yönelik girişimlerde bulunduğu, muhalefeti karalayarak suç işleyen medya kuruluşları mensuplarını kayırdığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanunu'nun 114, 257, 283 ve 311'inci maddelerine uyduğu iddiasıyla Anayasa'nın 100'üncü ve TBMM İçtüzüğü'nün 107'nci maddeleri uyarınca İçişleri eski Bakanı Efkan Ala hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/13) |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 88 |
| Tarih: | 01.04.2015 |
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin vermiş olduğu Meclis soruşturma komisyonu kurulmasına dair önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, esasında -bu, Türkiye'ye özgü bir durum olsa gerek- milletvekillerinin, siyasi mekanizmanın yani icra mekanizmasının, Hükûmetin basına niye müdahale etmediği şeklinde eğer bir talepte bulunuluyor, bir suçlamada bulunuluyor ve bunun için bir Meclis soruşturma önergesi talep ediliyorsa bu Türkiye'ye özgü bir durum olur ve işin açıkçası bugünün ehemmiyetiyle de biraz örtüşen bir durum, ironik bir durum. Bu olsa olsa bir 1 Nisan şakası gibi algılanabilir. Ama, biraz sonra vereceğim veriler itibarıyla esasında hâlimizin tümden bir 1 Nisan şakasını andırdığını ortaya koymaya çalışacağım.
Şimdi, Türkiye'de, artık, basının özgür olduğu teranesini ilkokul 1'inci sınıftaki çocuklara dahi söylerseniz inanmazlar, çünkü böyle bir durum söz konusu değildir.
Tanıklık ettiğim süre içerisinde, yirmi küsur yıl gazetecilik yapmış bir arkadaşınız olarak, son dört yılda da burada milletvekili ve basınla ilgili her bir durum söz konusu olduğunda, bir şey gündeme geldiğinde burada söz alıp konuşan bir arkadaşınız olarak şunu ifade edebilirim: Bir kere Türkiye'de basının bu kadar zapturapt altına alındığı başka bir dönem yaşanmamıştır. Bakın, brifing basınının Genelkurmayın ve Millî Güvenlik Kurulunun talimatıyla habercilik yaptığı dönemlerde bile bu kadar düzeysizlik, bu kadar pervasızlık söz konusu olmamıştı.
Bakın, 23 Kasım 2011 tarihli bir haberin başlıklarını sizinle paylaşacağım. Fırat News -Fırat haber ajansı- 23 Kasım 2011'de bir haber yaptı. Haberin kaynağı İstanbul Emniyet Müdürlüğü. İstanbul Emniyet Müdürlüğünden basın kuruluşlarına, akredite basın kuruluşlarına gönderilen bir haber; hazırlanmış haber, başlıklar ve spotları itibarıyla hazırlanmış bir haberdi bu. Kimlerdi bu gazeteler? Zaman, Yeni Şafak, Bugün, Star, Şok, Cumhuriyet, Taraf, Sabah, Milliyet, Hürriyet, Haber Türk, Akşam, Vatan ve daha başka gazeteler vardı. Tek tek bu gazetelerin hangisinin hangi başlığı atacağı -23 Kasım 2011- tek tek bu gazetelerin hangisinin hangi başlığı atacağı İstanbul Emniyet Müdürlüğünden giden e-mailde belirtilmiş. 23 Kasım 2011 tarihinde Fırat haber ajansı bu maile ulaşıyor, bu habere ulaşıyor ve saat 20.30 itibarıyla -23 Kasımdan söz ediyorum- bu haberi servis ediyor. Ve diyor ki: "Yarın bu adını andığım gazeteler şu, şu, şu başlıklarla çıkacak." Yanılmamıştı, ertesi gün Vatan gazetesi, Bugün gazetesi, Sabah gazetesi, Akşam gazetesi, Star gazetesi, Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet, Haber Türk hepsi, o gün bir gün önceden Fırat haber ajansının tahmin ettiği başlıklarla çıktı, tahmin ettiği birinci sayfa spotlarıyla çıktı. Spotlar neye dönüktü? Haber neye dönüktü? O tarihte gerçekleşen KCK basın davasına ait, operasyonuna ait haberdi. "Biz operasyon yapıyoruz, siz operasyonu yarın bu başlıklarla servis edeceksiniz." diye talimat verilmişti ve hepsi "Emir büyük yerden." deyip bir gün önceden bir ajansın servis ettiği haberi dahi dikkate almadan aynı başlıkta haberleri verdi. Devam ediyorum, bugün, bir kesimi orada muhalif pozisyonuna geçti, muhalif haberler bugün yapıyorlar ama o gün aynı haberleri aynı talimatlar doğrultusunda komiserden giden talimatla manşetlerine attılar.
Şimdi, bir başka başlık operasyonu daha. Kaç gazete? Sabah -yine aynı- Vatan, Star, Güneş, Yeni Şafak, Milat, Bugün gazeteleri. Aynı gün hepsi noktası virgülüne aynı başlıkla çıktı. Neydi? "Bir Musa Çıkar, Hesabını Sorar." dedi. Burada. Bir başka operasyon haberiydi bu: "Bir Musa Çıkar, Hesabını Sorar." Merak edenler varsa o günün gazetelerine girsin, arşive girsin; orada talimat üzerine spotların dahi modu moduna oturtulduğunu, talimatla gönderilen haberin servis edildiğini göreceksiniz.
Meşhur Kabataş olayı... Kabataş olayını hepiniz biliyorsunuz, tekrar etmeme gerek yok. Bugün, iktidar partisinin içinden milletvekilleri çıkıyor, diyor ki: "Biz o gün punduna getirildik, yanlış yönlendirildik." Milletvekili yanlış yönlendirildi, peki 11 köşe yazarı aynı başlıkta köşe yazısı yazabilir mi? Yan yana oturan iki milletvekili burada eline kalemi alsın, bir cümleyi yazsın, mutlaka bir yerinde bir ima farkı çıkar ama farklı gazetelerin 11 köşe yazarı Kabataş olayıyla ilgili olarak aynı başlığı atıyor ve aynı kalıpta ve aynı puntoda, aynı dizaynda hepsi servis ediyor. Türkiye kamuoyu bilsin diye isimlerini de ifade edeceğim, bir tanesinin başlığını okuyacağım, diğerlerinin hepsi aynıdır, tekrarlamayacağım: "Diliniz Kaba, Vicdanınız Taş." 11 köşe yazarının, havuz medyasının 11 köşe yazarının başlığı aynı, hepsinde aynı dizayn kullanılmış. Kimlerdi bunlar? Yasin Aktay, Merve Şebnem Oruç, Abdulkadir Selvi, Mahmut Övür, Halime Kökçe, Ahmet Kekeç, Kemal Öztürk, Fuat Uğur, Ardan Zentürk, Murat Çiçek. Köşe yazarı hepsi, hepsi aynı başlıkla çıktı. Sabah gazetesinin -ibret olsun diye- o günkü manşeti bu. Ne diyor? "Kabataş Saldırısı 52 Saniyede Oldu." Yani, elli iki saniye görüntü kaydı var dedi. O günün üzerinden ne kadar süre geçti? Birisi çıksın burada bir açıklama yapsın.
Yaranmada ölçüyü kaçırınca ne oldular? Son bir örnek buradan vereceğim. Biliyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanı Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda bir konuşma yaptı. Esasında konuşma yaptığı sırada sıralar boştu, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kimse yoktu. Manşetler atıldı.
Şimdi, herkes bundan ders çıkarsın diye ifade ediyorum; bu yazarlarla, ismini zikrettiğim insanlarla kişisel olarak hiçbir sorunum, hiçbir husumetim söz konusu değildir. Fikirlerimizi muhtelif zamanlarda karşı karşıya geldiğimizde de tartışırız. Star gazetesinin o günkü birinci sayfası, havuz medyası içerisinde ifade edilen bir gazete: "Yüzlerine Haykırdı." "Fotoshop"la Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna adam oturtmuşlar. Orijinal fotoğraf bu. Peki, o haberi yapan kim? Sevgili Mustafa Karaalioğlu. Sevgili Mustafa Karaalioğlu o gün yaranmada ölçüyü kaçırınca sonradan Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında bir ihtilaf çıktı ve bu ihtilaftan kendine yer bulabileceğini düşününce hemen Brutusler grubunda ifade edildi. Ne zaman? Daha geçen hafta. Yaranmada ölçü kaçırılınca bu duruma geldi.
Evet, basının tüm fonksiyonları...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADİL ZOZANİ (Devamla) - ...çürütüldü, artık, yandaşı, şuyu buyu kalmadı; basın ahlakı Türkiye'de çürütüldü. Bu konu gerçekten araştırmaya değer, bu konu gerçekten soruşturmaya değer çünkü bu, hepinize kaybettiriyor. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Zozani.