GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcu'nun, (9/13) esas numaralı Meclis Soruşturması Önergesi'nin ön görüşmeleri sırasında İçişleri eski Bakanı Efkan Ala'ya sataşma nedeniyle söz vermesi yönündeki tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında
Yasama Yılı:5
Birleşim:88
Tarih:01.04.2015

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, her gruptan bir kişiye söz vermiştiniz.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, İçişleri eski Bakanı burada yapmış olduğu savunmasıyla İç Tüzük'te öngörülen savunma hakkını kullanmıştır. Ona yeniden bir söz verilmesinin, özellikle sataşma üzerine söz verilmesinin doğru olmadığı kanaatindeyim. Lehte söz aldım ama aleyhte ifade edeceğim düşüncelerimi çünkü İç Tüzük'ün 69'uncu maddesi komisyona, bakana ya da ilgili milletvekiline, hükûmete bu konuda yetki vermiştir. Sayın Bakanın tekrar burada söz almasının doğru olmadığını düşünüyorum.

Zaten Sayın Bakan söz alsa da ne söyleyecek, bilemiyorum çünkü soruşturma önergesinin içerisinde bulunan hususların hiçbirine Sayın Bakan cevap vermediler. Sayın Bakan, burada, 40'lardan, 60'lardan, 80'lerden bahsettiler; aynı bu televizyon dizileri gibi, hani, 80'ler, 90'lar var ya; burada hikâye anlattılar...

ŞUAY ALPAY (Elâzığ) - Hasan Hüseyin, darbeler hikâye midir? Yapma ya! Ne ayıp ya!

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - ...hamaset yaptılar, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu mensubu arkadaşlarımızı kendi arkasına almak için, konsolide edebilmek için burada bir şov yaptılar.

ŞUAY ALPAY (Elâzığ) - Yapma Hasan Hüseyin ya! Hasan Hüseyin, darbeler hikâye mi geliyor? Yapma eyleme ya! Ne ayıp ya!

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - Oysa soruşturma önergesine konu olan hususlarla ilgili bilgi verilmesini beklerdik. Hatta bu şovunu yaparken çok da bariz bir hata yaptı. "27 Nisanda verilen muhtırayı kafasına geçirdik." falan dedi, Sayın Bakanın hafızası -benim meslektaşım- aslında iyidir, bunu hatırlaması lazım ama...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bakan olunca karışmıştır.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - 27 Nisan bildirisini kaleme alan paşaya devlet övünç madalyası verildi o bildiriden yedi sekiz gün sonra.

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Herkes biliyor ne olduğunu, herkes biliyor.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - Sonra bir tane de o günkü değeri 1 trilyon 200 milyar olan yani şimdiki parayla, tahmin ediyorum, 2 milyon liranın üzerinde değeri olan bir zırhlı araç tahsis etti Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti. Dolayısıyla, o muhtırayı veren paşayla iş birliği deşifre olmuş oldu.

Şimdi, bu Sayın Bakan İçişleri Bakanı iken PKK'nın kamu düzenini tesis ettiği belli bölgeyi kontrol ettiğini kendisi ifade etmiş idi; Cizre ve Diyarbakır Belediye Başkanlarıyla ilgili, görevlerini yerine getirmediklerini, suç işlediklerini kendisi ifade etmiş idi.

Sayın Bakanın -Sayın Arınç'ın Melih Gökçek'le girdiği bu diyaloğu da hatırlarsanız, temadi eden o 100 dosya, soruşturmayı da düşünürseniz- kendi bakanlığı döneminde o soruşturmaları açmadığı, Arınç tarafından Melih Gökçek'in işlediği ima edilen suçları soruşturmadığı için görevini ihmal ettiği, suçu gizlediği, suçluyu barındırdığı iddialarının gayet yerinde olduğunu, buradaki savunmasında da bunu yapmadığını biliyorsunuz.

Sayın Bakan herhâlde o Mekke'nin fatihlerine, haddini aşarak, kibir yakıştırmıştı. Sayın Bakan tahmin ediyorum kibre boğulmuş, bu boğulma onu 7 Haziranda da, ondan sonraki -eğer bürokrasiye geri dönebilirse- bürokratik hayatında da mevta hâline getirecektir.

BÜLENT TURAN (İstanbul) - 8'inde görüşeceğiz.

ADNAN YILMAZ (Erzurum) - Göreceğiz 7 Haziranda.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

ŞUAY ALPAY (Elâzığ) - Hasan Hüseyin, darbelere "hikâye" dedin; hiç olmadı, yanlış oldu.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Ya Şuay, yürü ya!

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Türkoğlu.

ŞUAY ALPAY (Elâzığ) - 12 Eylülden en fazla ülkücüler zarar gördü. Darbelere "hikâye" dediniz ya! Ayıp olmadı mı yani? Bunu yapmayın.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Paralelle sevişiyorsun, sonra da gelip burada konuşuyorsun.