GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Ankara Milletvekili Levent Gök tarafından, TMSF tarafından el konulan bir şirketin usulsüz yollarla Hükûmete yakın bir şirkete verildiği iddiasının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 17/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun, 2 Nisan 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:89
Tarih:02.04.2015

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, bugün 2 Nisan, Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Otizm Farkındalık Günü olarak ilan edilmiştir. Bu vesileyle geleceğimizin en önemli parçası olan çocuklarımızın temel ihtiyaçları olan eğitim ve sağlık hizmetlerinden en uygun şekilde faydalanmasını diliyor ve bunun bir hastalık değil, farklılık olduğunu ve onların yanında olduğumuzu belirtmek istiyorum.

Tabii, farkında olduğumuz başka şeyler de az önce arkadaşlarımızın bahsetmiş olduğu TMSF ihaleleri, daha doğrusu ihalesiz satışlarla ilgili konular. Ben gerçekten şaşırıyorum, demin arkadaşlarımız böyle bir şey söylendiği zaman kızıyorlardı. Ben merak ediyorum yani bir ihalenin bedeli 985 milyondan 751 milyona inerse yani muhammen bedelden 234 milyon aşağıya tek teklifle verilirse buna vicdanınız sızlamaz mı? Bu, devletin kurumuna, TMSF'ye geçmiş bir kurum borçlarını ödeyemedi diye; daha doğrusu bir yandaş medya oluşturmak için, TMSF bünyesine geçen Çukurova Grubunun basın kuruluşlarını, medya kuruluşlarını yandaşlaştırmak için yapılan bir operasyondu; tamam, aldınız. Burada 234 milyon aşağıya alınmış, sonra siparişler alınmış. Savunma Sanayiiyle beraber anlaşmalar yapılmış yarım devlet kurumu gibi, erkenden de; demek ki Ethem Sancak'a satılacağı belli ki bütün, kılçıksız bir şekilde -basında da yer alan haberler vardı, bunlarla ilgili bir yalanlama duymadık- burada bir hazırlık yapılmış. Arkasından, yüzde 49 hissesini Katar'ın endüstri kurumuna, silahlı kuvvetler kurumuna satmış. Şimdi, diyoruz ki: Acaba kaça aldı, kaça sattı? E, bir taraftan baktığınız zaman, Katar'ın silahlı kuvvetleri Türk Silahlı Kuvvetleriyle ortak oluyor. Ha, sonra bir de baktık bu gündeme gelince, Çin'den füze alınmasıyla da bunun alakası var çünkü füze savunma sistemlerinin fırlatma aracı olarak kullanılacak olan araçlarda, kamyonetlerde yine BMC'yle anlaşma yapılmış. Şimdi, bu kadar aleni bir şekilde, bir yandaş iş adamına böylesine kıyak yapılmasına açıkçası şaşırdık. Tabii, burada bitiyor mu? Bitmiyor.

Hepinizin bu toplumsal olaylarda gördüğü, burada tartıştığımız TOMA araçlarının ihaleleri yapılıyor, daha doğrusu ihalesiz tekliflerle satışı yapılıyor. Şimdi, bakıyoruz, burada bir açıklama gelsin diye milletvekillerimiz soru önergesi vermiş. Biz, burada İçişleri Komisyonunda sorduğumuz sorulara cevap alamadık. "Yazılı veririz." deniyor, onlara da cevap gelmiyor. Bunların içerisinden bakıyoruz, büyük pasta yine aynı şirkete gidiyor, Sancaklara gidiyor. Hakikaten, yani bu kadar "Kör gözüne parmağım." der gibi aynı yere ihalesiz olarak hep bedelinin altında vermeyi hangi vicdana sığdırıyorsunuz, ben anlamıyorum. Zaten, bu, alışkanlık oldu. Kamu İhale Kurumu zaten yok gibi, her kanunun peşinden "Filanca muaftır, filanca istisnadır." diye boyuna hükümler getiriyoruz. E, şimdi, nasıl bir adalet olacak? Nasıl kul hakkı yemeden bunları yapacaksınız? Rekabet içinde olan firmalar var.

Şimdi, aynı zamanda, sadece 234 milyon kıyak geçilmemiş, 220 dönüm de arsası var. Normal şartlarda birtakım patent tescil hakları satın alınmışken, bunların satılması gerekirken arsa da aynı şekilde şirkete kıyak geçilmiş.

Sonra, bakıyoruz... Eğer bu böyle devam ederse zaten hazır siparişlerle şirket o borçlarından kurtulmuş hâle gelir. Peki, niye çalıştırmıyorsunuz da sonra birisine devrediyorsunuz? Açıkçası bunları anlamak mümkün değil.

Tekrar bakıyoruz, Sancak ailesine kıyaklar bununla bitmemiş. TOMA ihalesini geçiyorum, o çok uzun konu çünkü diğer şirketler de var işin içerisinde; 50 birinden almışlar, 50 diğerinden almışlar ama asıl büyük balık 151 TOMA'yla Sancak Grubuna yani BMC'ye verilmiş. Sonra, bir baktık, yine, yeğeni Sancak var; TMSF oraya da kıyak geçiyor. Herhâlde bu Sancak ailesinin Erdoğan ailesiyle bir yakınlığı olsa gerek ki bu kadar korunup kollanıyor, ben anlamakta zorlanıyorum. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı imar tadilatı yapmış, yeğen Mesut Sancak'a kıyak geçmiş. Sonra bir de baktık, yine, Ege Dünya Ticaret Merkezinin bedeli 117 milyon dolardan sonra 90 milyon dolara indirilip yeniden ihaleye verilmiş. Yani hakikaten bu kadar da kayırma... Tamam, ihaleye gelmiş, normal yollarda ihalede alsa anlayacağım ama davet usulüyle gizli yapılan bu ihalelerin hep aynı şirketlere veriliyor olması ve bu yöntemin sürekli, genel kural hâline getirilmesini açıkçası, arkadaşlar, anlamak mümkün değil.

Bütün bunlar olurken Hükûmet kafasını kuma sokuyor. Burada TMSF ne işe yarıyor? TMSF nedir arkadaşlar? Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu. Peki, bir taraftan vatandaşın mevduatını sigortalayıp bunlara emanet ediyoruz ki yarın tekrar gelsin diye. Sürekli olarak yandaşlara kıyak geçen bir kurumdan, yarın bir şey olduğu zaman bu bankalarla ilgili, nasıl olacak, merak ediyorum. Yani bankacılık sektörünün hâli ortada.

Vatandaşların batık kredileri artmış. İhtiyaç kredileri -konutta biraz düzelme var gibi ama- doğrudan ihtiyaç için çektikleri krediler yüzde 58 artmış bir yıl içerisinde. Açıkçası, böyle bir şeyi bu zamanda anlayabilmek mümkün değil. Bunlarla uğraşıp bunlara çözüm bulacak yerde yandaşlara gidiyoruz.

Kredi kartı da aynı şekilde. Geçen seneden bu seneye, arkadaşlar, 3 milyon 103 bin iken şimdi 5,6'ya çıkmış. Kredi kartı borcunun bir yılda arttığı noktaya bakın. Aynı şekilde ihtiyaç kredisi, yüzde 58 artmış.

Vatandaşın ödeyemediği kredilere bakıyorsunuz bunlar takipteki krediler, ödenemeyenler; bakın, toplam aldığı değil, artan, vatandaşın ödeyemediği krediler.

Şimdi bunları çözümlemek, bunlarla ilgili konular üzerinde durmak yerine bizim ekonomi bürokrasisi, bankacılıkla ilgili bürokrasi, bize getirip burada birtakım düzenlemeler dayatıyor, maalesef buradan bir şeyler çıkaramıyoruz.

Peki, bunların çözüm noktasında olan Sayın Hükûmet, Sayın Davutoğlu ne yapıyor? Yine bugün bir paket açıklamış, sanal bir paket -hâlâ eskileri duruyor, dün de burada konuştuk- istihdam ve teşvik paketi. Ne zaman uygulayacaksın, Hükûmet devrin bitiyor? Kaldı iki ay, hâlâ paketle oyalıyor. Yani alınması gereken yapısal önlemleri, dün Sayın Babacan buradayken sorduk, tartıştık ama maalesef, bir cevap tatmin edici bir şekilde veremedi.

Peki, ne yapmak lazım? Burada diyor ki, hâlâ tedbir paketi açıklıyor. Arkadaşlar, artık paketten vazgeçelim, bir şeyler uygulayın diyoruz. Bakanlar Kurulunun yetkisinde olanlar var, kurumların yetkisinde olanlar var, yönetmelikle, tebliğlerle düzenlenebilecek olanlar var. Bunları yapmak yerine hâlâ tedbir paketi açıklıyorsunuz. Yani, biz size şimdi söylemedik ki bunu. Bu paketin gereklerini ne zaman yerine getireceksiniz? Efendim diyor, sektör, teşvik... Defalarca söyledik bunların değişmesi gerektiğini, 49-50 taneyle teşvik verilerek bunların olmayacağını, teşvik sisteminin sektörel teşvik olması gerektiğini, dar bölgesi olması gerektiğini söyledik. Peki, bununla ilgili ne yaptınız? Kararnameyle olabilecekler var, kanunla olabilecekler var. Burada da söyledik, hep yapıcı, yol gösterici bir muhalefet anlayışı içerisinde gelin, bunları çıkaralım dedik ama hiçbirine yanaşmadınız. Sabahlara kadar varsa yoksa şimdi TOMA'ların da alınma nedeni olan iç güvenlik paketi. 350 tane TOMA'yı ne yapacaksınız? Yani, herkes üzerinize mi saldıracak seçim arifesinde? Çıkan kanun gereği, acaba diyorum, milletin üstüne salmak için mi alıyorsunuz? Yani, toplumsal olaylara müdahale aracını nerede kullanacaksınız, bu kadar aracı? Sayın Başbakan "1 tane yanarsa 10 tane alırız." demiş ama kaç tane yandı, öyle çok büyük bir şey bilmiyorum, arkadaşlar biliyorsa bizi aydınlatsın. Bu kadar TOMA aracını ne yapacağız yani bu milletin parasına yazık değil mi?

Bir de fiyatlarıyla ilgili şeyler söyleniyor, bir anda 600 bin liradan milyonun üzerine çıkmış, ciddi bir rakamdan bahsediliyor, birileri bize açıklasın. Milletvekillerinin sorularına cevap verilmiyor, o zaman da şaibe daha da çok artıyor, şüphelerimiz daha da çok artıyor. Dolayısıyla, bırakın bu TOMA'larla, onlarla, bunlarla yandaşlara şey yaparak diyeceğiz ama dün de dediğim gibi, artık sizden bunu beklemiyoruz. Bu konuları araştırın dedik, maalesef araştırmadınız. Bunları çözelim dedik, maalesef çözmediniz.

Artık bu, sizin gidişinizin son düzenlemeleri, son kanunları olacak. İnşallah, 7 Hazirandan itibaren Milliyetçi Hareketin iktidarında bu söylediğimiz önerileri biz gerçekleştireceğiz diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)