| Konu: | İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 02.04.2015 |
NAZMİ GÜR (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bunca işçi cinayetinden sonra nihayet işçi haklarının, işçi sağlığının ve iş güvenliği konusunun bu Meclisin gündemine gelmesi elbette ki olumlu. Bizim parti olarak da, işçileri, emekçileri ilgilendiren ve onların yararına, onların çıkarına olan bütün maddeleri peşinen destekleyeceğimizi burada söylemek istiyorum. Ancak Hükûmet, her ne hikmetse, hazırladığı taslağı, deyim yerindeyse bir denge oluşturmak üzere kurguladı. İşçiye verdiği kadarının belki 10 katını bu sefer patronlara, işverene vermiş durumda. Oysa, adı üzerinde, İş Güvenliği Yasası. İş Güvenliği Yasası hazırlanırken burada sorumluluk elbette ki iş yeri sahibinin ve o iş yerini işletenin, o şirketin, o patronun, o işletmecinindir kuşkusuz. Bütün güvenlik önlemlerini almak, sağlıklı bir ortamda üretim yapabilmek için işçi güvenliğini ve işçi sağlığını ön plana çıkarmak elbette ki işverenlerin birinci derece sorumluluğudur ama gelin görün ki -şimdi çıkarılan maddelerden de anlaşılıyor ki, ileride de göreceksiniz- Hükûmet, bu yasada bile daha çok işvereni göz önünde bulundurmuş, işçiyi ise ikinci planda tutmuştur.
İş sağlığı konusunda Türkiye elbette ki dünyanın en geri ülkelerinden birisidir. Maalesef bu konuda istatistiklerde bizim karnemiz son derece kötüdür. Sadece son beş altı yıllık sürede iş kazalarında yaşamını yitiren işçileri, emekçileri düşündüğümüzde bunun ne kadar kötü olduğunu, durumun ne kadar vahim olduğunu elbette ki göreceğiz. Sadece kayıtlı ya da sendikalı işçiler açısından bu böyledir ama kayıt dışı çalışan ve özellikle "mevsimlik işçiler" adı altında ülkemizin bir yerinden başka bir yerine göç eden, tarlada ve değişik yerlerde üç aylık, beş aylık çalışan işçiler, emekçiler açısından ise bu yasa, maalesef hiçbir güvence sağlamamaktadır.
Bu yasanın, bu tasarının en önemli eksikliklerinden birisi de iş güvenliği açısından mevsimlik işçileri kapsam dışında tutmasıdır. Biliyorsunuz, bu Meclis bizim de önerilerimizle bir Meclis araştırma komisyonu kurdu mevsimlik işçilerin sorunlarıyla ilgili, bu konuda rapor da hazırlandı, bitti ve elbette ki bu, mevsimlik işçilerin hakları ve özlük hakları açısından, güvenceleri açısından, sağlıklı ortamda çalışmaları açısından ne getirir ne götürür, Komisyon raporunu Genel Kurula sununca anlaşılır. Ancak şu kadarını söylemekte fayda var, özellikle mevsimlik işçiler çocuklarıyla birlikte seyahat ediyor ve son derece sağlıksız koşullarda, sağlıksız bölgelerde, güneşin altında, çoğunlukla tarlada yaşıyor. Özellikle Çukurova bölgesinde, Karadeniz Bölgesi'nde, Ege'nin ve Marmara'nın kimi bölgelerinde tarım işçilerinin yaşadığı sorunlar son derece ağır ve insanlık dışı koşullarda yaşıyorlar. İş güvenliği açısından da işçi sağlığı açısından da emekçi sağlığı açısından da hiçbir güvence söz konusu değil, bu güvencelerden yoksunlar. Aldıkları ücret açısından da neredeyse, deyim yerindeyse modern köleler, çağdaş köleler durumundalar. Bu büyük kesimin ve sayıları milyonlarla ölçülen kesimin de elbette ki bu haklardan faydalanabilmesi için, bu yasadan faydalanabilmesi için kapsam içine alınması gerekiyor ya da gelecekte bunlara uygun bir yasa tasarısıyla özellikle sendikal haklardan yoksun olan, iş güvenliğinden yoksun olan bu kesiminin de kapsam içine alınması ve haklarının korunması bizim için son derece önem taşıyor.
Bu maddenin geri çekilmesi son derece olumlu çünkü bu madde gerçekten patrona, işverene neredeyse dikta yetkisi veriyordu. Bu maddenin geri çekilmesiyle iş güvencesi de sağlanmış olacak.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.