GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubunun, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri arasından belirlenen Ön Seçim Geçici Komisyonunca kabul edilen ve bastırılarak dağıtılan 713 sıra sayılı Komisyon Raporu'nun kırk sekiz saat geçmeden Genel Kurulun 3 Nisan 2015 Cuma günkü gündeminin "Seçim" kısmına alınarak mezkûr rapor doğrultusunda Sayıştayda boş bulunan 7 üyelik için seçimin bu birleşimde yapılmasına; gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan 708, 686, 422, 604, 58, 582, 447, 584, 432 ve 690 sıra sayılı Kanun Teklifi ve Tasarılarının bu kısmın sırasıyla 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve 16'ncı sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:90
Tarih:03.04.2015

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

AK PARTİ Grubunun vermiş olduğu önergenin aleyhinde söz aldım. Zaten çalışma saatleriyle ilgili AK PARTİ Grubunun bugüne kadar getirdiği önergelere katılmak mümkün değil çünkü bu Mecliste işleyişle ilgili bir siyasi nezaket, bir uzlaşma kültürü aslında vardı ama maalesef bu dört yıllık süreç içerisinde AK PARTİ neredeyse -bu uzlaşma kültürünü ve bu siyasi nezaketi tamamen ortadan kaldıracak şekilde- Meclis Genel Kurulunu kendi parti ihtiyaçlarını gözetecek şekilde çalıştırmaya devam etti, bugün getirilen grup önerisinde de yine aynı ruh var. Aslında, son günlerde Meclisin çalışmasıyla ilgili de mevcut anlam tamamen ortadan kalkmış durumda. Çünkü bu Meclisin çalışmalarını bir şekilde artık değersiz gören bir anlayış giderek hâkim kılınıyor ve maalesef bu algıyı da Sayın Cumhurbaşkanı yaratıyor. Sayın Cumhurbaşkanı, parlamenter sistemin rafta beklediğini, buzdolabında beklediğini ima eden cümleler kullanıyor. Böyle cümleler varken, ortada parlamenter sistemle ilgili bu düzeyde ağır cümleler varken bu Meclisin çalışmasıyla ilgili de mevcut işleyiş, mevcut pratik halkımız tarafından artık çok değerli bulunmuyor.

Gönül isterdi ki, muhalefet dışında AK PARTİ Grubundan milletvekilleri çıkıp parlamenter sistemin hâlâ devam ettiğini ve bu Parlamentonun da halkın yararına olacak şekilde çalışmalarını aynı şekilde sürdürdüğünü ifade etsinler. Ama maalesef bugüne kadar ne AK PARTİ grup başkan vekillerinden ne de AK PARTİ'li milletvekillerinden bu konuda tek bir yorum, tek bir değerlendirme cümlesi bile biz duymadık. Dolayısıyla rafta bekletilen bir sistemin Meclisi olarak bugün aslında burada bir çalışma yürütüyoruz. Bunun son derece sakıncalı algılar yarattığını, halk nezdinde Meclisin güvenilirliğiyle ilgili ciddi tartışmaları beraberinde getirdiğini ifade etmek istiyoruz.

Tabii, Sayın Cumhurbaşkanının Meclis iradesine ipotek koyan bu cümlesi kendi bulunduğu konumla çelişen tek cümle olarak tarihe not düşülmüyor. Yani tarafsız olması gereken bir Cumhurbaşkanı seçim meydanlarında "Bana 400 milletvekili verin." şeklinde oy isteyebiliyorsa, "Bana yeni anayasayı yapma yetkisi verin." şeklinde halka propaganda yapıyorsa orada artık ciddi sorunlar var demektir, orada halkın vicdanıyla, siyaset kurumunun güvenilirliğiyle ilgili ciddi birtakım sıkıntılar baş göstermiş demektir. Ama maalesef, dediğim gibi, biz bu konularda muhalefet milletvekilleri dışında AK PARTİ'ye mensup milletvekillerinden hiçbir söz işitmedik.

Zaten Meclisin genel çalışma saatlerine de baktığınız zaman son iki ayda neredeyse ortalama on altı-on sekiz saat çalışan bir pratik var. Bu on altı-on sekiz saatten aslında kimse şikâyetçi değil ama şikâyetçi olduğumuz husus şu: Halkın gerçek sorunlarını çözen, ülkenin gerçek sorunlarına çözüm arayan yasalarla ilgili burada görüşmeler yürütülmüyor. Demin dediğim gibi, bir partinin ihtiyaçları ve daha çok da seçimde kullanacağı bazı taktik yasalarla vakit geçiren bir Genel Kurul pratiği söz konusu. Hani gönül ister ki bu kadar yoğun bir mesainin son iki ayını da demokratikleşme ve özgürlükler konusunda bu ülkeye gerçekten kalıcı birtakım yasalar kazandırmış olarak geçirseydik ya da çalışma hayatı ve emek alanıyla ilgili bu ülkedeki milyonlarca işçinin, emekçinin sorunlarını çözen, yoksulun sorunlarını çözen birtakım yasaları başarmış olarak geçirseydik ya da bu ülkedeki yoksulluk, işsizlik, açlıkla ilgili birtakım sorunlara tamamen olmasa bile palyatif çözümler üreten birtakım yasaları geçirmiş olsaydık. Ama maalesef, bunlara baktığımızda, konu başlıklarını çoğaltabiliriz, Türkiye'deki sorun alanlarını burada saymakla bitiremeyiz. Bu sorun alanlarının hiçbirine çözüm getirmeyen torba yasalarla, özensiz hazırlanmış, bürokratların sipariş ettiği maddelerle bu Meclis maalesef mesai dolduruyor. Son bir iki günü de AK PARTİ Grubu bu şekilde geçirmeye kararlı görünüyor. Bunun yanlış olduğunu ve bunun Meclisin güvenilirliği açısından son derece büyük problemler yarattığını biz tekrar ifade etmek istiyoruz.

Bakın, en basitinden, demokratikleşmeyle ilgili son iki ayda hiçbir şey yapamıyorsak bile seçim barajını ortadan kaldıran bir düzenlemeyi bu ülkeye, bu ülkenin halkına armağan edebilirdik. Darbecilerin çıkarmış olduğu ve bugüne kadar iktidar sahiplerinin arkasına sığındığı yüzde 10'luk seçim barajının ayıbını bile AK PARTİ Grubu son iki ay içerisinde kendi gündemine almadı, Meclis Genel Kuruluna getirmedi. Basın özgürlüğü, düşünce, ifade özgürlüğüyle ilgili, yine hakeza mevcut sorunlar aynı şekilde devam ediyor.

Özgürlükler ve demokratikleşme bu kadar fazla kısıtlanınca, Genel Kurul bu konuda kılını kıpırdatacak bir yasal düzenlemeyle ilgili bir çaba içerisinde olmayınca, bu ülkede, işte, bu saat itibarıyla da avukatlar Çağlayan Adliyesinde yerlerde süründürülerek, gündüz ortası, sokak ortasında işkence görebiliyorlar. Bu tabloları meşrulaştıran sizsiniz. Eğer avukatlar adliye kapısında polis tarafından darp edilecek şekilde işkenceye maruz kalıyorlarsa, burada, bu özgürlük alanıyla ilgili rahatsızlık duymayan pratiğiniz birinci derece suçludur.

Yine, iç güvenlik paketi gibi bir garabeti buraya getirerek, âdeta polis devletine onay çıkaran bir yasayı çıkaran milletvekilleri olarak, hepiniz şimdiden tarihe adınızı yazdırdınız.

Özellikle emek ve çalışma alanıyla ilgili bir yasa görüşeceğiz. Bu yasanın içerisinde de beklerdik ki hani, Meclisin son pratiğinde, iş cinayetleriyle ilgili, yaşanan işçi katliamlarıyla ilgili, emek sömürüsüyle ilgili, gelir dağılımı adaletsizliğiyle ilgili birtakım köklü değişiklikler olsun, ama, maalesef, getirilen düzenleme de dediğim gibi palyatif bile sayılmayacak birtakım seçim taktiklerinin maddeleştirilmiş hâlinin ötesine geçmeyen bir yasa pratiğiyle karşı karşıyayız.

Dolayısıyla, burada halkın gerçek sorunlarını tespit eden ve o sorunlara çözüm üreten bir Meclis pratiğinden giderek uzaklaşan bir çalışma takvimiyle karşı karşıyayız. Bu konuda, AK PARTİ'nin dört yıl boyunca sınıfta kalmış olduğu pratik son iki günde de getirmiş olduğunuz önerilerle net bir şekilde tescillenmiştir.

24'üncü Dönem, bizim gözümüzde Türkiye halklarının sorunlarının çözümü açısından kayıp bir dönem olmuştur, bu ülkedeki gerçek toplumsal barışı sağlama, çözüm sürecinin kalıcı barışa doğru gitmesi ve Türkiye'deki bütün alanlarda yaşanan sorunlarla alakalı olarak yasal düzenlemelerin yapılmasıyla ilgili Hükûmetiniz ve grubunuz tam anlamıyla sınıfta kalmıştır. Artık bunun değerlendirmesini halk 7 Haziranda sandıkta yapacaktır. 7 Hazirandan sonra bu Meclise tekrar geldiğimizde hepimiz halkın vermiş olduğu kararları önümüze koyup ona göre Meclis Genel Kurulunu ve Genel Kurulda görüşülen yasaların nasıl olması gerektiğini değerlendireceğiz.

Şundan eminiz ki dört yıllık pratiğinizle halk size sandıklarda önemli oranda ciddi bir ders verecektir. Bu seçimde AK PARTİ on üç yıllık iktidarı boyunca görmediği bir hezimeti bu pratiği sayesinde Genel Kurulun bu işlevsizliği sayesinde görecektir.

Burada, tabii, olmayan milletvekili arkadaşlar da olacaktır. Bizler de belki bu Meclis sıralarında bir daha olmayız. Acısıyla tatlısıyla 24'üncü Dönemde her ne kadar işlevsiz ve verimsiz bir pratik geçirdiğimizi düşünsek de yine de milletvekilleri olarak Türkiye'nin yararına bazı şeyler yapmaya çalıştık. Hepimiz farklı pencerelerden, farklı dünya görüşlerinden bakabiliriz ama eminiz ki kaygımız ortaktır, halkın ve ülkenin yararına siyaset yapmaktır.

O nedenle, biz şimdiden bu 24'üncü Dönem pratiğiyle ilgili burada genel bir helalleşme sürecinin yaşanmasının da uygun olacağını, bireysel kırgınlıkların...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Devamla) - ...bu şekilde süreçlerle giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.